Vahşi Kartlar Serisi – George R. R. Martin’e Doyamayanlara
-
Cihan Türe
- Kitap
- 12 Temmuz 2016
Hikaye
Esasında absürd denilebilecek bir hikaye başlangıcı var. 1946 yılında, bir çeşit yapay/deneysel uzaylı virüs New York semalarına salınır. Virüs insanlarla temas ettikten sonra korkunç ve bir o kadar harika şeyler olmaya başlar. Virüse maruz kalan insanların %90’ı hemen ölür. Geri kalanlar ise değişir.
Değişenlerin büyük kısmı Joker olarak isimlendirilirler. Jokerler hem bazı güçler kazanırlar, hem de fiziksel deformasyonlar edinirler. Dört bacak, sırttan çıkan yarasa kanatları, böceğe enzer görünüm, Yüzüklerin Efendisi’ndeki cücelere benzeyen bir adam, üç metreyi aşan boy ve yeşil deriye sahip biri gibi Jokerler, virüsten ucu ucuna sağ kalanlardır.
Sahip oldukları güçler de çeşitlilik gösterebilir. Bazıları yok denecek kadar az sıradışı güce sahipken, bir kısmının önemli yetenekleri olabilir. Yine de Jokerler, dış görünüşleri nedeniyle kolayca tanınırlar, bu da yanında bazı sosyal zorlukları getirir.
Aslar ise güçlere sahip olmakla birlikte, bunu belli edecek bir dış görünüşleri yoktur. Tamamen normal insan gibi görünürler (hatta bazı Jokerlerin normalden çok daha güzel/yakışıklı görünme mevzuları vardır ki bu da onları temelde Joker olmaları gerekirken As haline getirir, ironik…), fakat bunun yanında güçlere, çoğunlukla da önemli güçlere sahiptirler.
X-Men ve tüm diğer “güçlere sahip özel insanlar” konusunun karikatürü gibidirler. Fakat Vahşi Kart serilerinin çizgi romanlardan temel farkı, tüm bu süper güçlülerin gerek güçleri, gerekse kendi arkaplanları yüzünden ciddi handikaplara sahip olmalarıdır. Yani Vahşi Kart serilerinde pelerin ve tayt giyen süper kahramanlara pek rastlanmaz.
İlk kitap 1946 yılında başlayıp, İkinci Dünya Savaşı ve sonrasındaki soğuk savaş dönemine yayılırken ana hikayesi tüm değişime uğramışların haklarını, Jokerkent’in kuruluşunu, toplumda kabul görmelerini ve Asların popüler kültür üzerindeki etkilerini konu alır.
İkinci kitap ise daha yakın döneme aittir. Sonradan birleşecek iki ana hikaye eşiğinde ilerler. Bu hikayelerden biri psişik bir As tarafından yönetilen tehlikeli bir Mason cemiyetinin komploları ve onlara karşı durmaya çalışanlar hakkındadır. Diğer ana hikaye ise Sürü Anası olarak bilinen uzaylı organik bir varlığın Dünya’yı istila etme çabasını konu alır. Doğal olarak Sürü Anası’na karşı verilen mücadeleler ile Mason Cemiyeti hikayesinin kesişme noktaları vardır ve temelde aynı hikayeye bağlıdırlar.
Şahsen ben, yukarıda da dediğim gibi, orada yaşamadığım için Amerika’nın son 70 yıllık gündemine o kadar hakim olmadığımdan mıdır bilinmez, ikinci kitabı çok daha fazla sevdim. Ancak bundan ilk kitabın vasat olduğu sonucunu çıkarmamalısınız, tekrarlıyorum, mutlaka ilk kitaptan başlanması gerekiyor.
Karakterler
Yukarıda anlattıklarımdan sonra bazı karakterlerden bahsetmemek olmaz sanırım. Çok fazla karakter olduğundan, hepsini anlatmak çok fazla vakit alacaktır; ben hem iki kitapta da olan, hem de dikkatimi daha çok çekmiş olanlardan kısaca bahsetmeye çalışacağım.
Dr. Tachyon
Vahşi Kart virüsünü Dünya’ya getiren, Takisli soylu bir evin prenslerinden olan uzaylı. Esasında iyi niyetli olsa da ister istemez kötü sonuçlara yol açan, Dünyalılar için absürd bir moda anlayışına sahip, Dünyalı kadınlara zaafı olan, tüm bunlara rağmen hem As hem de Jokerler için elinden geleni yapan, telepatik güçlere sahip sevimli uzaylımız.
Uykucu
Croyd olarak da bilinen, bir kaç ayda bir oldukça uzun süren bir çeşit uykuya yatan ve kalktığında tamamen farklı bedene ve güçlere bürünen bir karakter. İlk kitapta en çok ilgimi çeken hikayelerden bazıları Uykucu’nun geçtiği yerlerdi. Uyandıktan sonra sahip olduğu güçleri bulmaya çalışması, yaptığı denemeler ve kanun dışı olaylara çekinmeden bulaşması ile dikkat çeken bu karakter, bazen pek bir gücü olmayan tuhaf bir Joker olarak uyanırken (ki öyle olunca bir süre evde takılıp hızla tekrar uyuyor) bazen de oldukça kuvvetli as güçlerine sahip olarak kalkabiliyor.