Yeni Tabular: Geleceğin Tehditleri Bir Arada

Geleceğin dünyasının ne denli karamsar bir biçimde önümüze serileceğiyle ilgili envai çeşit kitap okuduk, film izledik. 1984 olsun, Fahrenheit 451 olsun, Cesur Yeni Dünya olsun, Equilibrium olsun. Daha başka bir çok şekilde deneyimlediğimiz üzere gelecek pek de güzel günler getirmeyecek gibi.

Sosyal hayatın bu denli kontrol altında olduğu, özgür düşünüp hareket etmek adına pek fazla seçeneğimizin olmadığının ileri sürüldüğü bu yapımların bir ortak bir noktası var. Hemen hepsi, özgür ya da özgürlüğü için bir şeyleri göz ardı etmek zorunda kalan insanların başına gelen olaylar şeklinde sunuldu. Özgürlük kavramını burada uzun uzun tartışabiliriz pekala ancak benim kast ettiği şey parmaklıklar ardında olmama durumu. Gerçek manada özgür olma haline ait kurgular tanık olduk.

Şimdi ise diğer tarafa, yani toplum düzenini tehdit ettiği gerekçesiyle tutuklu halde tutulan insanların olduğu tarafa ve bu “gelecek korkusuna” dair yazılmış bir kitaptan bahsetmek istiyorum. İçinde bulunduğumuz karantina vaziyetlerinde okuduğum kitaplardan biriydi Yeni Tabular ve geleceğin özelleşmiş toplumunun en yakın komşusu ve de oldukça yakın bir örneği diyebileceğim bir eser.

Hapishane Raconu

Kitap, tek bir anlatım yerine öykü ve denemelerden oluşuyor. Aynı zamanda John Shirley’in okuduğum ilk kitabı. Kitapla ilgili düşüncelerimi yazmaya giriş kısmında bahsettiğim hapishane vaziyetler<le ilgili olan metinden başlayacağım.

Geleceğin -bayağı yakın geleceğin hemde- hapishanelerinin bir örneği olarak size Arizona eyaletini takdim etmeme izin verin. Evet, bütün bir eyalet ülke çapında hizmet veren bir hapishane kompleksi. Üstelik bu işletmenin gerçekten bir işletme olduğunu, devletin kontrolü yerine özelleştirilmiş olduğunu okuyoruz. Yani ilk hedef hizmet değil para kazanmak. Bütün ülkenin en büyük ceza-infaz kurumu ve yönetiminde özel bir şirket var. Haliyle iç işlerinde yozlaşma ve insan haklarına aykırı bir sürü olay cereyan ediyor.

Tutukluluk Hali adlı öyküyle okuyoruz bu hapishanede ne denli garip işlerin döndüğünü. Evvela teknolojinin bütün imkanlarından faydalanıyor bu kompleks. Gardiyanlarının dahi robot olduğu, günün her saati güvenlik kameralarıyla gözlem altında tutulan bir tesis. Mahkumlara takılan mikro çipler her birinin nerede, ne halt ettiğinin izlenmesine olanak veriyor. Bütün bunlar yetmezse de devreye Solucan giriyor. Solucan ise… O kısmını anlatmıyorum, okuyarak tecrübe etmekte fayda var.

Bu öykünün içeriğinin ne denli gelişmiş bir tutuklu kontrol sistemi olduğunu ya da toplumun artık çok daha güvenli olduğunu söylemeyeceğim. Tam tersine toplum asıl bu ve benzeri yapılar nedeniyle tehdit altında. Arizona hapishanesinde düşmesi ya da herhangi bir yerde tutuklu olması için insanın elbette bir suç işlemesi lazım. Bunda bir problem yok. İşin asıl çetrefilli tarafı içeriye girdikten sonrası. Bu gelecekte, bir insan içeride kaldığı sürece yerine getirmesi gereken vatandaşlık görevleri ve ödemesi gereken vergiler bir kenarda birikmeye devam ediyor. Söz konusu borçlar ödenmediği takdirde yeni bir suçluluk hali ortaya çıkarıyor.

Anlayacağınız istisnai durumlar dışında kimse tutukluluk haline son verip özgür olmayı başaramıyor. Geleceğin toplumu bize bir şeyler verirken bizden çok daha fazlasını götürme eğiliminde. Hiç kuşkusuz bu bir şekilde olacak. Daha şimdiden envai çeşit teknoloji ile sarmalanmış durumdayız ve bu, buz dağının görünen kısmı. İlerleyen yıllarda başımıza neler gelecek, iş işten geçmeden durumun farkında olabilmekte pek tabi ki fayda var. Öyküyü sevmemin asıl sebebi buydu; toplum o denli yozlaşıp kontrolden çıkıyor ve devlet o denli umursamaz davranıyor ki kontrol altında tutulması gereken suçlularla baş edemiyor. Ya da baş etmek yerine daha karlı bir çözüm yolunu seçiyor. Okuyunca eminim çok daha fazlasını fark edeceğiniz, başarılı bir öyküydü

Tabu Demişken

Kitaba adını veren Yeni Tabular adlı deneme, bu kitabı okumak için başlı başına yeterli bir metin. Dünyanın hızla felakete ya da geri dönülemez noktaya doğru ilerlediğine değinen, hem toplumsal hemde küresel anlamda bir şeyler yapılması gerektiğini dile getiren bir metin. Bu noktada yazar yapılması planlanan şeyler, alınması gereken kararlar için tabu mekanizmasının kullanılmasını öneriyor.

Yazar John Shirley

Nedir tabu? Çoğunlukla geleneksel yollarla öğrenilen, yapılmasının ya da dillendirilmesinin toplumun olumsuz tepkisiyle sonuçlanacak her türlü durum. Mesela ülkemizde cinsellik ile ilgili konuşmak çok ciddi bir tabudur ve sağlıklı psikolojik hayatı olumsuz etkileyen bir tabu örneğidir. Shirley, toplumun ve geleceğin dünyasının refahı için bu gibi faydalı ya da faydasız olduğunu bildiğimiz tabulara yenilerini eklemeyi öneriyor. Bu tabu örneklerinden bazıları şu şekilde:

  • Doğayı zehirlemek
  • Para kazanmak için yalan söylemek veya ne şekilde olursa olsun bu amaçla karşı tarafı aldatmak
  • İnsanların üzerinden para kazanmak için onları kandırma fikri
  • Politik nüfuzu kişisel çıkarlar için kullanmak

Daha bir çok tabu önerisi var kitapta. Baktığımız zaman aslından bunların ve daha fazlasının kesinlikle yapılmaması gerektiği konusunda hemfikiriz. Ancak içinde yaşadığımız bu “global köy” tamamıyla bu gibi usülsüzlüklerden ibaretmiş gibi gözüküyor. Kanser her yıl milyonlarca insanın ölümüne neden oluyorken, ürünlerinde kanserojen nitelikli kimyasallar kullanan fabrikalar hala faal. İnsanların emeğinin “alın teri kurumadan” verilmesi gerekirken sadece ülkemizde bile milyonlar maaşlarını zamanında alamamak gibi çeşitli yolsuzluklara boyun eğmek zorunda bırakılıyor. Toplumlar, dünyanın her yerinde kendi kendilerini yok edecek faaliyetlere hız kesmeden devam ediyor.

Yazarın ele aldığı öneri yöntemi ve örneklerin de işe yaramaktan uzak şeyler olduğunu fark etmemek elde değil. Nasıl ki bir ailede tabu nitelikte eylemler ailenin büyüklerinin kontrolünde ve ceza mekanizması onlarsa, her toplum biriminde bu durum değişmiyor. Hangi yazılı olmayan kural ya da tabu düşünülürse düşünülsün, elbette ki kontrolü yine onun açıklarına sahip olacak “büyüklerin” elinde olacaktır.

Tekillik tehdidi

Kırk Yıllık Cehennem Neden Gerekli, kitapta yer alan bir diğer makale. Gelecekte gerçekleşmesi muhtemel olan ve beklenilen tekillik kavramının olası tehlikeleri üzerine kaleme alınmış.

En anlaşılabilir haliyle tekillik; makine ile insan arasında bir sınırın olmadığı bir hal, durum olarak düşünülebilir. Her geçen gün yeni ilerlemelerin kaydedildiği teknoloji dünyasının karşı karşıya kaldığı ve aşılacağı bilinen bir eşik. Özetle bu durum vuku bulduğunda, insanlar, dijital dünyada bir şeyler yapmak istedikleri vakit makinelere yani aracılara ihtiyaçları kalmayacak.

Yazar John Shirley, bunun önümüzdeki kırk yıl gibi bir sürede gerçekleşeceğini düşünüyor. Ancak o kırk yıllık süre içerisinde, tüm dünyanın görmezden gelinemeyecek iklim sorunlarıyla baş etmek zorunda olacağını da ekliyor. Küresel ısınma öyle bir hal alacak ki insanlar şu anda yaşadıkları çoğu coğrafi bölgeyi terk etmek zorunda kalacak. Özellikle yoksul halkın en fazla etkileneceği bu köklü toplumsal değişiklik, sonu gelmez göç dalgalarıyla devam edecek. Teknolojiyi tekelinde bulunduran ve onun nimetlerini en çok kullanan zengin azınlığın yol açtığı çevresel kıyametin faturasını yine fakir halkın ödeyeceği bir zaman diliminde tekilliğe ulaşılacağını ileri sürüyor.

O zaman geldiğinde ne olacak peki? Yazara göre, artık dünyada hem tüketim ve besin maddeleri içinde hemde barınma için şehir-devlet formunda yapılar ortaya çıkacak. Sahip olan azınlık, yoksun olan çoğunluktan kendisini korumak için ne gerekiyorsa yapacak. Toplum geri dönülemez bir biçimde değişime uğrayacak…

Son Söz Niyetine

Gelecekle ilgili karamsar düşünceleri var John Shirley’in. Hem kurgularında hemde makalelerinde bunu net bir biçimde hissediyoruz. İnsanlığın gelişen teknoloji ve onun kontrolden çıkan kullanımına ilişkin endişelerini kaleme almış Yeni Tabular’da. Yazarın okuduğum ilk kitabı olduğunu söylemiştim ve baktığımda da ne yazık ki çok az kitabının dilimize çevrilmiş olduğunu gördüm. Okunması, özellikle yeni yazacağı metinlerin takip edilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Ayrıntı Yayınları etiketi ile piyasada bulunabilen bir kitap Yeni Tabular. Yayın evinin başladığı ancak ağırdan aldığı bilimkurgu serisinin bir üyesi. Umarım ilerleyen günlerde bu kitaba benzer daha fazla kurguyu okurla buluştururlar.

Ayrıca kitabın en sonunda yazarla yapılan bir söyleşi yer alıyor. Kitabın genel havasını biraz dağıtan, keyifli denebilecek bir metin olmuş.

Yorumlar