Agricola – Şehir Hayatına Kısa Bir Ara…
Occupation açıp bir avantaj kazanmadığınız sürece bir karelik çit içerisine aynı cinsten iki hayvan konabiliyor. Tahtaları kullanıp çitlerin içerisine stable koyarak ikiye katlayabiliyorsunuz kalan hayvan sayısını. Çitle çevrilmeyen stable’a da bi hayvan konabiliyor. Yani etrafını çevirmek gerek, öyle açta açıkta bırakmak olmaz. Hayvanlarımız koyun, domuz ve sığır. Hem victory point (VP) getiri miktarları hem de kesildiklerinde getirdikleri food da bu sırayla artıyor. Ekmek pişirmek beslenme sorununa çok iyi bir çözüm olabiliyor, ama fırın yapması, pişirmesi var, epey meşakkatli. Hayvanları kesmek çok kolay ama pirzolaya dönüştüler mi de gidiyor müstakbel VP’ler. Oyun bittiğinde her üründen fazla fazla bulundurmak gerekiyor ama bir yandan da aç kalmamak için tüketmek gerekiyor. İşte oyuna heyecan katan dilemma da bu. Dengeli beslenen, eti, ekmeği fazla kaçırmayan oyunu kazanır. Sağlık, her yerde sağlık benden söylemesi.
Genelde oyuncular bir strateji belirliyor. Tarım ya da hayvancılık ya da hazır yemek üzerine gitmek gibi… Gerçek hayattakine benzer değil mi? Bu stratejiyi sonuna kadar ilerletmeye çalışırken bir yandan da hangi stratejiyi seçersen seç evini geliştirmeli ve aileni beslemelisin.
Oyunun başında iki odalı ahşap bir barakada yaşayan iki kişilik bir aileyken, aileyi 5 kişiye çıkartıp, odaları olabildiğince arttırıp önce kerpiçten sonra da taştan yapılmış, bahçesi geniş, fırını mutfağı yemek, çitleri hayvan dolu bir çiftlikle oyunu bitirmeye çalışıyoruz. Arazide tek kale maç yapacak kadar bile yer bırakmamak, her bir kareyi doldurmak önemli. Oyunda hayatın gerçekleri bize çiftlik sahibi olmanın o kadar da kolay olmadığını gösteriyor. Aileni besleyemedikçe VP düşürmek için alınan her bir “begging kartı” birer ikişer götürüyor kazanma şansını.
Oyunda yemek sorununu çözmek için, mutfak, fırın gibi üretim temelli; biriken kaynakları VP’ye dönüştürmek için de sepet ürettiren, tuğla yaptıran majör improvementler mevcut. Bu hamleler oyunda hayati öneme sahip olsalar da, Agricola’yı defalarca oynanacak hale getiren şey kesinlikle sürprizlerle dolu occupation ve minor improvement kartları. Her oyuncuya 7’şer adet dağıtılan bu kartlarda gerçekten size oyunu kazanmak için yardımcı olan cevherler gizli. Bu kartlar sana diğerlerine karşı avantaj sağlayan hamleler kazandırıyor. Bazen yemek kazanabileceğin ve aileni besleyebileceğin alternatif yollar bazen de çiftliğini büyütmek için ihtiyacın olan atlamaları sağlıyor.
Oyunun en güzel tarafı zeka ve şansı çok dengeli bir şekilde birleştirmesi. Kartlarının sana yarattığı şans ortamını akıllı hamlelerle birleştirmen gerekli. Ayrıca hamle sırası da çok önemli. Kendine kurduğun stratejiyi ilerletmeni sağlayan o hamleyi eğer sıra sende değilse çok rahatlıkla karşındaki alabilir. Agricola’nın bize hayallerimizi yeniden değerlendirme imkanı veren bir tavrı var. Bir yandan hiçbir şeyin o kadar kolay olmadığını gösterirken bir yandan şans yanımızdaysa ve doğru stratejiyi kurarsak bu kaçış planının işe yarayacağının sinyallerini veriyor.
Agricola oyun mekanizması olarak çok dengeli ve değişkenliğiyle heyecanını zor kaybettiren bir oyun. Oyunu isterseniz solo, isterseniz de beş kişiye kadar grup olarak oynayabilirsiniz. 4 kişi ideal dengeli oyun sağlıyor. Oyun süresini, oyuncu sayısı çarpı yirmi dakika olarak hesaplayabilirsiniz. Oyun kolay öğreniliyor, zor vazgeçiliyor. Boardgamegeek 8,1 puan vermiş olsa da ben grup oyunu olarak çok eğlenceli bulduğum ve hala arşivimizin en değerli oyunlarından olduğuna inandığım için 9 puan veriyorum.
Yemyeşil bir oyunda, hayal, şans ve aklı buluşturmak isteyenler için bulunmaz bir fırsat. Bizi hem bir an olsa da hayatın dışına taşıyacak hem de hayatın tam ortasındaki gerçekleri hatırlatacak bir oyun. Hadi şimdi şehirden kaçma zamanı, aklınızda ve masanızda biraz yeşillik için yer ayırın ve büyütün çiftliklerinizi.