Dead of Winter: Survival Horror Masaüstünüze Taşınıyor

Kutu oyunları konusunda 2015’in verimli bir yıl olduğunu kesinlikle söyleyebiliriz. 2014 noelinde çıkan Imperial Assault ve Alchemists dışında, Xcom ve Forbidden Stars gibi bir çok büyük isim ve düzinelerce diğer oyun piyasada yer buldu. Ancak rakamlara göre aslında 2015’in en büyük hype’ını Dead of Winter: A Crossroads Game yarattı. Plaid Hat Games’in ilk baskısını az sayıda yapıp, bir de çıkmadan 2 ay önce en popüler kutu oyunu kanallarından Watch it Played, Tabletop ve Geek & Sundry’ye servis etmesi elbette bunun başlıca sebebi. Ama oyunun atmosferi, kalitesi ve görselleri de bu ateşe benzin atıyor. Evet, oyun 2015 Şubat’ta ilk kez topluca piyasaya sürüldü ancak ilk baskısı bir haftada tükendi ve taa Temmuz’a kadar karaborsaya düştü. Oyunu ballandıra ballandıra anlatan insanlar sağolsun, fena bir hype oluştu ve Plaid Hat, kendinden beklenmeyecek düzeyde ön sipariş alıp müteakip baskıları patlattı.

Adının da çağrıştırdığı gibi DoW bir zombie apocalypse oyunu. Tıpkı The Walking Dead’deki gibi uygarlık çökmüş, sağ kalan bir grup insan da kendilerine koloni kurmuş ve hayatta kalmaya çalışıyor, hem de kara kışta! Her oyunda oyuncular bir senaryo seçiyor ve çoğu oyuncu bir yandan hayatta kalmak için asgari koşulları sağlamaya çalışırken, bir yandan da bu senaryoyu çözmek için uğraşıyor. Bu yönüyle oyun bir co-op ama herkesin gizli birer ajandası da yok değil. Senaryolar hem zorluk hem de oyunun uzunluğunu belirliyor.

Will Wheaton Dead of Winter'ı tanıtırken.

Will Wheaton Dead of Winter’ı tanıtırken.

Çoğu oyuncu diyorum, çünkü grubun içinde, aslında grubun başarısız olmasını arzulayan bir psikopat olabilir. Olmayabilir de. Olma ihtimali %50’den biraz az, ama bu kişi en kritik noktaya kadar kendini belli etmeyeceği için herkes diken üzerinde oynayacak. Bu yönüyle, ve bazı başka yönleriyle oyun bir diğer popüler co-op Battlestar Galactica‘yı andırıyor. Ama bence BSG’nin iyi yönde geliştirilmiş hali. İsterseniz size biraz oyunun nasıl oynandığından bahsedeyim, kendiniz karar verin.

Not: Yazının buradan sonrası kutu oyunlarına yabancı insanlar için fazlasıyla karmaşık olabilir, eğer kafanız karışırsa son paragrafa zıplamanızı tavsiye ederim.

Oyunu 2 ila 5 oyuncu oynuyor ve BSG’nin aksine her oyuncu bir takım lideri. Her oyuncu, oyuna 2 takım üyesiyle başlıyor. Bir de zar havuzunuz var ve bu havuzda kendiniz için 1 zar + her takım üyeniz için 1 ekstra zar var. Bu zar havuzundaki her zar, tur başında atılıyor ve her zarla bir takım üyesi bir aksiyon yapıyor. Bu aksiyonlar: Zombi öldürmek, arama yapmak, barikat kurmak, temizlik yapmak, gürültü yapıp başka yerlerden zombi çekmek ve başka bir oyuncunun takım üyesine saldırmak. Örneğin oyun başında 3 zarınız var ve bu da 3 aksiyon demek. Tabii ki bu çok az ve takımınızı bir an önce büyütmek ve ekipmanlarla güçlendirmek istiyorsunuz. Yapacağınız şey, koloni dışındaki 6 bölgeden birine gidip arama yapmak. Her arama yaptığınızda bir kart çekip elinize alıyorsunuz. Bu kartlarda yeni takım üyeleri olabileceği gibi, yiyecek, benzin, ilaç, ekipman vs. de olabiliyor. Yani aslında işinize yarayacak her şey bu kartlarda; o yüzden de bolca arama yapmak istiyorsunuz. Her yerden her tipte kart çıkabiliyor ama tabii ki ilgili mekanlarda ilgili ürünler (karakolda silah, manavda yiyecek vb.) daha fazla. Ama bu iş o kadar kolay değil. Bol zarım olsun diye bolca takım üyesi topladığınızda, üyeler her tur yemek tüketiyor ve zombi çekiyor. Kısacası hem onları doyurmak, hem zombileri temizlemek, hem gelişmek, hem ana senaryonuzu ve gizli görevinizi oyun bitmeden (ve grubun morali sıfıra düşmeden) çözmek… ve bütün bunlar yetmezmiş gibi her tur çekilen krizleri (yemek krizi, ilaç krizi, soğuk vb.) çözmeye çalışmak. Gerçekten zor, ancak en büyük yardımcınız takım üyelerinizin özel yetenekleri. 30 farklı üyenin her birinin ayrı bir özelliği var. Kimisi arama yaparken ikişer kart çekiyor, kimisi tek atışta ikişer-üçer zombi öldürüyor. İşte tüm bu yetenekleri yerinde kullandığınızda takımınız 2-3 kat performansla çalışabiliyor. Ancak elbette her oyuncunun takımı her işi aynı anda yapamıyor. Kimi oyuncu koloniyi savunurken, kimi yemek bulma işini üstleniyor, kimiyse silah. Ama bu neşeli iş bölümü sırasında payına düşeni gayet güzel yapıyor izlenimi veren bir kişi grubu her an kazık atabilir, o yüzden kimseye güvenemezsiniz.

Genişçe bir masa şart.

Genişçe bir masa şart.

Elbette oyunu güzelleştiren şeylerden birisi biraz da rol yapmak. Diğer oyunculara ticaret teklif etmek, emirler yağdırmak, tehdit etmek, yardım etmek, anlaşmak, her şey serbest. Tek bir şey hariç: oyuncuların kartlarını göstermesi kesinlikle yasak. Böylece oyuncular isterse elindeki kartlar hakkında yalan söyleyebiliyor (abi valla hiç ilacım yok, olsa vermez miyim?). Eğer oyuncular kartlarını göstermeye başlarsa, hain gösteremeyecek ve yakayı ele verecektir – bu da oyunun tüm heyecanını yok eder.

Ancak diyelim ki kuralına göre oynadınız ve birisinin alenen ya da alttan alta grubun aleyhine çalıştığını hissediyorsunuz. Yapacağınız şey basit: sıra kimdeyse o, bir kişiyi hedef göstererek bir oylama yapabiliyor ve çoğunluk OK’lerse o kişi koloniden sepetleniyor. Sepetlenen oyuncu hemen yeni bir görev kartı çekiyor. Eğer bu yeni görev kartı koloninin aleyhine ise dışarıdan iş çevirmeye devam edebiliyor, bu da ufak çaplı çatışmaları beraberinde getiriyor. Hain rolü üstlenen oyuncu dikkat etmezse çok kan kaybedecektir.

Yorumlar