Scythe – Alternatif Bir Avrupa Tarihi Oyunu
Son yıllarda çıkan pek çok bağımsız kutu oyunu gibi Scythe da, 2016’da piyasaya çıkmış, çok ses getirmiş, ama bir türlü makul fiyatlara evlerimize girmemişti. Nitekim son aylarda oyun karaborsadan bir nebze olsun kurtuldu ve (özellikle doların önlenemez artışıyla) biraz pahalı olsa da alınabilir noktalara geldi. Ben de bu sayede oynama fırsatı buldum. Dediğim gibi, yine de ucuz bir oyun değil ve almayı düşünüyorsanız, önce bu yazıyı okumanızı tavsiye ederim.
Kickstarter’sız Oyun Yapamayan Bir Nesil
Scythe, Jamey Stegmaier’ın ikinci oyunu (ilki de Viticulture idi) ve 2015’te çok ses getiren bir Kickstarter kampanyasıyla hayat bulmuştu. Özellikle sanat fışkıran görselliği, steampunk-ımsı teması ve bir Euro-game olması ile ilgi çekmişti. Kampanya bittikten bir yıl sonra destekçilerine kavuşan oyun, Board Game Geek’te o dönem iki numaraya kadar yükselmişti; ama artık Board Game Geek sıralaması benim için pek bir şey ifade etmiyor. Zira Kickstarter’da proje destekleyen oyuncular, daha oyun eline ulaşmadan 10 puan vermeye başladı. Sanırım yatırımları değerlensin diye bunu yapıyorlar ama sitenin kredibilitesi yerlerde.
Gel gelelim, Scythe hiç de balon bir oyun değil. Aksine gayet eğlenceli. Peki içinde bulunduğu hype’ı hakediyor mu? Çok tartışılır. Gelin tartışalım hatta.
Bir kere iyi işleyen bir “engine building” yani makine kurma oyunu. Hayır oyunda makine yapmıyorsunuz; bir tür ismi olarak engine building, çeşitli şekillerde (kaynak toplama, üretim, savaş gücü, lojistik vb.) yeteneklerinizi geliştirerek en optimize çalışan taraf olmaya çalıştığınız oyunlara denir. Scythe, ciddi bir biçimde kendinden önceki Terra Mystica ve sonraki Terraforming Mars ile benzeşiyor. Ama önemli bir artıyla. Oyunda üretim yaptığınız haritada aynı zamanda ünitelerinizi de gezdiriyorsunuz ve bu sayede hem sınırlarınızı genişletip üretim kapasitenizi artırıyorsunuz, hem de savaşıyorsunuz.
4X Gibi Görünen Euro: Scythe
Peki bu haritada gezinme durumu ne kazandırıyor? Bir kere lojistik faktörünün denkleme girmesi; yani bir yerde üretim yapmadan, bina dikmeden önce oraya bir işçi götürmek gerekliliği oyuna renk katmış. Kaldı ki oyun nereden nereye gidebileceğiniz konusunda hem çok sınırlayıcı, hem de çok yaratıcı. Oyunun başında haritanın her yerini kaplayan nehirlerden bile geçemezken, kısa bir süre sonra haritanın bir ucundan diğer ucuna ışınlanabilir hale gelebiliyorsunuz. Bu gezinebilme durumu oyuna biraz 4x havası da katmış (ki bu olumlu) ama oyun özünde bir 4x oyunu değil.
Ayrıca savaş dinamiklerinin üniteler yardımıyla yapılıyor olması zevkli olmuş. Oyunun başında savaşabilen sadece 1 lider figürünüz var, ancak oyun içerisinde 4 adet üretebildiğiniz mech’ler var ki, her üretim bu mechlerin yeteneklerine yetenek katıyor. Ancak bu mech basma durumu, sanmayın ki oyunu bir sürü figürü yürüttüğünüz bir savaş oyununa dönüştürüyor. Savaşlarda kazanan taraf yine savaş gücü üretiminize bağlı ve üretiminiz yetersizse 4 mech ile de saldırsanız yenilirsiniz. Gerçi yenilsenizde oyun kısa sürdüğü için üniteleriniz ölmüyor, ana üssünüze dönüyor ve lojistik gücünüz güçlüyse derhal yeniden aksiyona döndürebiliyorsunuz (ya da güçsüzse pratikte o ünite oyun dışı kalmış oluyor).
Scythe’ın mekaniğinden çok kısa bahsetmem gerekirse, oyun haritasında, tıpkı Catan gibi 5 çeşit üretim yapılan altıgen bölgeler var. Bunların biri köylü, diğerleri de ahşap ve metal gibi farklı hammaddeler. Oyunda seçilebilecek her fraksiyonun ayrı bir ya da iki özel gücü var. Ayrıca mech gelişimleri de birbirinden farklı. Bu belirli ölçüde oyuna asimetri katıyor. Ancak asıl asimetri, fraksiyondan bağımsız olarak oyunculara dağıtılan oyuncu tahtaları. Bu tahtalar, sizin “engine building” işini yapmanızı sağlayan alanlar ve hepsi birbirinden farklı.
İki Kat Asimetri
Oyuna başladığınızda yapabileceğiniz 8 aksiyon var. Bunların dördü, oyuncu tahtasında üst sırada yer alan birincil aksiyonlarınız (üretim, savaş gücü kazanma, lojistik ve ticaret). Diğer dördü ise alt sıradaki ikincil aksiyonlarımız (geliştirme, inşaat, mech üretme ve subay atama). Özünde üstteki aksiyonu (genellikle ücretsiz olarak) yaptığınızda, altında yer alan ücretli aksiyonu da yapma şansınız oluyor, tabii ki gerekli malzemeniz varsa. Ancak alttaki dört aksiyon her oyuncu tahtasında ayrı bir birincil aksiyona denk düşüyor. Bu da yetmiyor, her oyuncu tahtasında ikincil aksiyonlar birbirinden farklı bir miktar para veriyor. Üç para veren aksiyonu (hele ki geliştirirseniz) sürekli yapmak sizi hem çok güçlendiriyor, hem de oyun sonu puanınızı şişiriyor. Zira oyun sonunda her para bir puan.
Geliştirmek demişken, ikincil aksiyonlarınızın üçü yaptığınız diğer aksiyonları geliştiriyor. Geliştirme ile aynı anda hem birincil, hem de ikincil bir aksiyonunuzu boostlarken, subay atama ile alttaki aksiyonlarınızı, inşa ile de üstteki aksiyonlarınızı daha verimli hale getiriyorsunuz. İşte işin burası “engine building” kısmı. Oyunda en hızlı şekilde aksiyonlarının verimini artırabilen oyuncu avantaj sağlıyor. Tabii ki oyunun bir savaş mekaniğinin de olması, bir oyuncunun kopup gitmesini engellemek için var.
Savaşarak hem alan kontrolü sağlıyorsunuz, hem materyal çalabiliyorsunuz, hem de karşı oyuncuya lojistik zarar vermiş oluyorsunuz (hem köylüleri, hem de mechleri ana üsse dönüyor). Özellikle haritanın ortasındaki fabrika bölgesine girmek size özel bir fabrika aksiyonu sağlıyor ve bu kareye erken girmek oyunu lehinize çevirebiliyor. Dolayısıyla fabrika bölgesinde bolca savaş dönebiliyor. Ancak çok saldırgan olursanız, köylü ezmek size popülarite kaybettiriyor ki oyun boyunca kazanıp kaybedebildiğiniz popülarite skorunuz oyun sonunda bazı diğer puanları çarptığı için önemli. Gerek ticaret, gerekse geliştirebildiğiniz diğer hamleleriniz oyunda size popülarite getirecek.
Oyun Sonu
Tüm bu yaptığınız hamleler (geliştirmeler, savaş, kaynak toplamalar, popülarite, askeri güç vs.) belirli bir noktada size bir başarım (achievement) gibi bir yıldız veriyor. 6 yıldızı alan oyunu bitiriyor ama bitiren değil en yüksek puanı toplayan kazanıyor. Elinizdeki para ve materyal, popülariteniz, yıldız sayınız ve oyun sonunda kontrol ettiğiniz bölge sayısı oyun sonu puanınızı belirleyen başlıca etmenler. Tahmin edebileceğiniz gibi bunca etmenle ciddi bir stratejik derinlik sunulmuş.
Fraksiyon ve oyuncu tahtalarının asimetrik olması, aynı fraksiyonu başka bir oyuncu tahtası ile oynadığınızda oyunun kökten değişecek olması anlamına geliyor. Mesela kuzeylileri oynarken bir tahtayla savaş gücü-üretim ikilisine koşarken, başka bir tahtayla üretime kasmadan hareket-ticaret ikilisinden yürümek ya da daha dengeli bir yaklaşım izlemek daha iyi sonuç veriyor. Bu iki farklı asimetri öğesi oyunun yeniden oynanabilirliğini muazzam ölçüde artırıyor ve benzersiz bir stratejik derinlik kazandırıyor ama %100 dengeli işleyen bir Euro game mekaniği kurmayı da engelliyor. Doğru eşleşmelerle oyuna avantajlı ya da dezavantajlı başlamak mümkün.
Yazının başında bahsettiğim diğer iki oyundaki belki de en büyük problem, grubunuz çok deneyimli değilse oyunun çok uzun sürmesiydi. Scythe bu konuda biraz daha başarılı. Haritanın küçük olmasının ve oyunun hızlı bitmesinin etkisi de büyük. Açıkçası bolca zamanınız varsa oyunu 2-3 kere oynamak, uzun süren bir oyun oynamaktan daha zevkli olabiliyor.
Sanatsal Boyut
Daha önce değindiğim gibi Scythe kampanyasının bu derece başarıya ulaşmış olmasındaki en önemli etkenlerden ikisi, teması ve görselliğiydi. Scythe’ın harita ve kartlarının sanat yönünden çok çok iyi olduğunun altını çizeyim. Kesinlikle bağımsız bir oyun gibi değil, hatta piyasada Fantasy Flight Games harici bu derece iyi görsellikli oyun yapabilen pek yok. Yalnız özellikle mech minyatürleri ve binalar beni hayal kırıklığına uğrattı. Binalar zaten aceleye gelmiş gibi, Catan seviyesinde. Mechler’de ise tasarımsal bir dokunuş var ama gerek minyatür kalitesiyle, gerek düşük detay seviyesiyle, gerekse tasarımlarının tematik anlamda oynanış ile bağlantılı olmamasıyla gereksiz geldi. Bence ya çok daha iyi olmalılardı, ya da basit birer küp olup fiyatı şişirmemelilerdi.
Gelelim Scythe’ın genişleme paketlerine ve oyuna neler kattığına. Oyunun beraberinde çıkan ilk genişleme paketi Invaders from Afar ile oyun hem 7 kişiye kadar oynanabiliyor, hem de tek kişilik olarak oynanabiliyor. Bu ikisinden biri sizi ilgilendiriyorsa mutlaka edinmelisiniz. İkinci genişleme paketi, The Wind Gambit de yine iki ayrı paket gibi işliyor. Biri oyuna 6 yıldız harici alternatif sonlar getiren “resolution” kartları (ki bu kartlar oyunu erken ya da geç bitirebildiği gibi oyunculara belirli koşullarda bonus puanlar sağlayabiliyor). Diğeri de oyunun başında rastgele bir ofansif, bir de defansif güç açılan hava gemileri. Resolution’lar bir miktar denedikten sonra oyunu çok renklendirdi, gayet iyiler. Hava gemileri ise görüntü olarak güzel bir atmosfer katmış, ayrıca da abartılı olmayan şekilde oyun dinamiklerini manipüle ediyor ama çok önemli de değiller. Bu sene çıkması beklenen üçüncü ve son genişleme paketi The Rise of Fenris’te ise oyuna oynanabilir 8 farklı senaryo ile bir nevi bir “legacy” modu ekleyecekmiş.
Yazımın kısa bir özetini geçmem gerekirse Scythe çok eğlenceli, yeniden oynanabilirliği muazzam yüksek ama komponent olarak bence fiyatını haketmeyen bir oyun (nakliyesi-gümrüğü derken 100 dolardan fazla bir fiyattan bahsediyorum). Zamanla fiyatı biraz daha düşecektir ama kutusunun boyutu nedeniyle çok da düşeceğini sanmıyorum. Oyunun yapımcısı, My Little Scythe adında daha basit ve daha az komponentli bir oyun da yaptı ama o da henüz karaborsa aşamasında ve ucuza alınması en az bir sene alacaktır. Siz en iyisi bu oyunu 2-3 kişi birlikte alın, doya doya oynayın.