Kayıp Bir Jenerasyona Ses Veren Akım: Grunge
Bu sırada, seksenlerin ortalarında, o zamanlar baterist olan Layne Staley, Sleze adında bir glam metal grubuyla ilk konserine çıkar. Daha sonra grupta bazı eleman değişiklikleri olur ve yeniden bir araya gelmiş grubun ismini “Alice in Chains” koymaya karar verirler. Ancak ismin çağrıştırdığı birtakım uygunsuz anlamlar sebebiyle bir süre, telaffuzu aynı olan “Alice N’ Chains” ismini kullanırlar. Staley bir süre sonra, prova yaptıkları küçük stüdyolardan birinde gitarist Jerry Cantrell’le tanışır ve ikili, oda arkadaşı olurlar. Çok geçmeden Staley ve Cantrell, farklı grup isimleri altında baterist Sean Kinney ve bas gitarist Mike Starr’la müzik yapmaya başlarlar ve ilk etapta vazgeçtikleri “Alice In Chains” ismine geri dönerler. Yerel mekânlarda müzik yapan grubun çıkardığı demo, Soundgarden’ın da menajerleri olan Kelly Curtis ve Susan Silver’ın dikkatini çeker. Sonunda demo Columbia Records’un bir temsilcisine ulaşır ve grupla şirket arasında anlaşma sağlanır. Grup bu arada, 1989 senesinde isimsiz bir demo daha kaydetmiştir. Nihayet, 1990 senesinde, “We DieYoung” EP’si gelir ve aynı adı taşıyan parça radyolarda hit olur. Çok geçmeden, “grunge” soundunun en belirgin, en tanımlayıcı albümlerinden biri olan “Facelift” çıkar ve müzik listesine oldukça iyi bir giriş yapar. Ancak grubun bu müthiş çıkışı, Layne Staley’nin madde kullanımına bağlı yaşadığı bedensel ve ruhsal sağlık problemler nedeniyle sarsılır ve sonunda, Staley’nin uzunca bir süredir münzevi bir şekilde sürdürdüğü yaşamının 5 Nisan 2002’de sona ermesiyle orijinal kadro uzunca bir süre boyunca dağılır.
Aynı dönemlerde, Washington eyaletinin bir başka şehrinde, Aberdeen Lisesi öğrencilerinden Kurt Cobain ve Krist Novoselic aynı ortamlarda takılmaya başlarlar. Cobain, Novoselic’le müzik yapmak ister, hatta ona Fecal Matter ismindeki grubunun demosunu da verir ama Novoselic’ten uzunca bir süre ses çıkmaz. Sonunda, iki arkadaş tanıştıktan üç yıl sonra Novoselic, Cobain’e demosunu dinlediğini ve birlikte bir grup kurabileceklerini söyler. Böylece ikili, bir iki baterist değişiminin ardından, önce Cobain’in Fecal Matter demosundan bir şeyler çalmaya başlar fakat çok geçmeden yeni grupla yepyeni parçalar yazmaya başlarlar.
Kurt Cobain ve arkadaşları yeni kurdukları grup için, aralarında “Skid Row” da olmak üzere (ne yazık ki bu isim bir başka grup tarafından kapılacaktır) birçok isim düşünürler. Cobain bir açıklamasında, grubu için öfke dolu ya da müstehcen bir punk rock grubu ismi yerine daha hoş bir isim aradığını söylemiştir. Sonunda Nirvana isminde karar kılarlar. Cobain ve Novoselic Aberdeen şehrinden taşındıklarında, baterist Aaron Burckhard’la kısa bir süre görüşemezler. Bunun üzerine ikili, Melvins’ten Dale Crover’la birlikte ilk demolarını 1988’de kaydetmeye başlarlar. Baterist bulma konusunda sıkıntı yaşayan grup bir gün, Seattle müzik dergilerinden The Rocket’a bir ilan verirler ancak pek tatmin edici bir karşılık bulamazlar. Neyse ki ortak bir arkadaşları onlara baterist Chad Channing’i tanıştırır ve grup 1988’in sonlarına doğru ilk demo “LoveBuzz”ı Sub Pop etiketiyle çıkarır. Bundan bir ay sonra ise, prodüktör JackEndino’yla ilk albümleri Bleach’i kaydetmeye başlarlar. Bu albüm, grubun üzerinde müzikal anlamda büyük etkileri olan Melvins ve Mudhoney sound’u ile 70’lerin heavy metal sound’lu gruplarının (özellikle de Black Sabbath’ın) etkilerinin net bir biçimde hissedildiği, oldukça farklı bir albüm olarak öne çıkar.
Grup albümün çıkışının akabinde ilk turnesine çıkar ve Bleach, kolej radyolarının severek çaldığı albümler arasına girer. Ancak grup, bu albümün ardından, Bleach’in istikrarlı çıkışına karşın onu gerektiği gibi desteklemediklerini düşündükleri Sub Pop’tan ayrılmaya ve müzikal olarak biraz daha farklı bir arayışa girmeye karar verir. Bunun üzerine grup prodüktör Butch Vig’le (evet, kendisi aynı zamanda Garbage grubunun bateristidir) stüdyoya girer ve birkaç baterist değişiminin ardından, Melvins’ten Buzz Osborne’un kendilerine takdim ettiği DaveGrohl gruba dâhil edilir. Ve yeni kadroyla Butch Vig prodüktörlüğünde, 1991 senesinde, müzik dünyasının belki de en çok ses getiren albümü, “Nevermind” gelir. Albüm 1992 Ocak ayında, Billboard 200 listesinde Michael Jackson’un “Dangerous” albümünü 1 numaradaki yerinden eder. “Smells LikeTeen Spirit”, MTV ekranlarında çılgınca döner. Gençlik adeta deliye dönmüştür. Ve böylece, punk ve heavy metal esintili bir “grunge” grubunun dünya çapında böylesine büyük bir başarı yakalamasıyla, çok büyük bir başarı gelir. Ta ki Kurt Cobain’in 5 Nisan 1994’teki ölümüne dek.
Tüm bu oluşumların yanı sıra, grunge sound’unun en belirleyici albümlerinden biri olan “Core” da, San Diego çıkışlı Stone TemplePilots tarafından aynı dönemlerde kaydedilmiştir. Geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Scott Weiland’ın başarılı vokalleri ve grubun sağlam sound’u onları Atlantic Records’la anlaşma yapmaya dek götürmüş ve büyük bir başarının yolunu açmıştır. Washington’lı müzisyen Mark Lanegan’ın grubu Screaming Trees ve daha sonra AIC’ten Layne Staley, PJ’den Mike McCready gibi müzisyenlerle kurulan “rehab grubu” Mad Season da ünlü grunge grupları arasında yer almışlar ve isimleri, tarzı tanımlayıcı nitelikte albümlere imza atan önemli gruplar arasında anılmıştır.