Progressive Rock 101 – 70’ler Progressive’ine Giriş #1
Rush – Moving Pictures
Rush denince aklıma şarkı olarak 2112 albüm olaraksa Moving Pictures gelir ve bunun için fazlasıyla sebebim var. Tom Sawyer, Red Barchetta, YYZ, Limelight… devam edersem bütün albümü sayabilirim. Pek çok Rush efsanesi olan şarkı bu albüme aittir. Çıkış yılı 1981 olsa da 70’ler progressive’inin ruhunu taşıyan ve o dönem kökenli bir grup olduğundan bu listede yer buldu.
Rush hep özel bir grup olmuştur. Zira progressive’in enerjik kısmı bu adamlardan sorulur. Ve bu kadar kaliteli progressive’i sadece üç kişi yapmaları da ayrı bir şaşkınlık sebebidir. Bunun en büyük sebebi hem klavyecileri hem bas gitaristleri Geddy Lee olsa da (ki konserlerde de şarkılarda bu iki enstruman arasında geçiş yapar yani konser için ayrı bir dördüncü eleman kullanılmaz bu iş için) Neil Peartman (bkz: Progressive bateristinin hası nasıl olunur) ve Alex Lifeson da kalitelerini oldukça konuşturan isimlerdir. Özetle Rush demek enerji demektir ve bu albüm bunun en iyi yansımalarından.
King Crimson – In The Court Of The Crimson King
Bu beş albümün en ağırına hoşgeldin sevgili okuyucu. Hani yeni başlayan için biraz yüksek bir dozaj ama bu albümü böyle bir listeye koymamakla küfretmek aynı şeylerdir. Çıkış yılı 1969 olsa da 70’ler progressive ‘inin en büyük yapı taşlarındandır. King Crimson genel olarak muhteşem bir grup ama yıllardır her fanı bu albümü ayrı bir yere koyar. Sadece beş şarkıdan oluşuyor ama beşi de ayrı birer efsane. Can ile oturup bu albüm üzerine konuşurken dönen muhabbeti size özetleyerek anlatmam yetecektir.
Ben: “Ya herkes bu albümde ’21st Century Schizoid Man’ ve ‘Epitaph’ der ama ben favori şarkım olarak In ‘The Court Of Crimson King’ derim. Her o şarkıyı dinleyişimde cidden Crimson King karşısında duruyormuşum gibi hissediyorum.”
Can: “Ben iki şarkı bir arada söyleyeceğim. ‘I Talk To The Wind’ ve ‘Moonchild’. Senden de ‘Moonchild’ beklerdim açıkçası.”
Ben: “Biliyorum ‘Moonchild’ da mükemmel bir şarkı. Aslında hepsi mükemmel ama dediğim hissiyattan dolayı ‘The Court of Crimson King’ derim. Listeye koymak istesem de biraz ağır bir albüm değil mi?”
Can: “Böyle bir liste yapıp bu albümü koymamak çok büyük ayıptır.”
Ben: “Haklısın.”
Muhabbeti toparlarsak cidden bu. Özetle her şarkısına aşığım ve bu yüzden öne çıkan şarkı yazamayacağım. Çünkü hepsi bu sıfatı hakeder. progressive’in ağır yönünü görmek isterseniz ilk dinleyeceğiniz albüm bu olsun. Zaman ayırın ve oturup hepsini tek seferde dinleyin. Bir de dipnot Youtube’da hiç düzgün versiyonlarına denk gelemedim ilk dinleyişinizi oradan yapmamanız daha sağlıklı olacaktır. Yine de merak ederseniz ucundan diye bir youtube linki koydum daha iyisini bulamayınca.
Yazının sonlarına gelirken diyebileceğim şey bunlar sadece başlangıcın başlangıcı olan albümler. Progressive rock içine girilince uçsuz bucaksız bir diyardır. Bu diyara hoşgeldiniz. Umarım bu muhteşem türü siz de en az benim kadar seversiniz. Bu yazılar daha devam edecek ama yorumlarda ekstra sormak istediğiniz bir şey olursa elimden geldiğince yanıtlarım. İyi dinlemeler.
Son olarak bu yazıda bana yardım eden ve progressive rock müzikte bildiğim pek çok şeyi öğreten dostum Can Bayramçavuş’a sonsuz teşekkürler.