Baator 6 – Cehennemin Arşidükleri
Cehennemde Hesaplaşma’dan önce, bir süre Mephistopheles’in yerinde Molikroth isimli bir arşidük yer aldı. Görünüşe göre Mephistopheles’in yandaşlarından bazılarıyla birlikte bir darbe yapıp başa geçmiş, korkak ve şişman bir şeytandı bu. Ama sonradan, bunun aslında Mephistopheles olduğu ve hainleri tespit etmek için böyle bir numara çektiği ortaya çıktı. Bu da Mephistopheles’in ne kadar zeki olduğunu gösterir.
Cehennemde Hesaplaşma’nın sonrasında, Asmodeus’un öfkesinden Mephistopheles’i kurtaran şey, gözdesi olan Baalphegor’un kurnazlığı ve cehennemdeki saygınlığıydı. Muhtemelen bu yüzden de Mephistopheles, kendi becerileri ile hayata tutunmak isteyerek cehennem ateşine yönelmiş durumda.
Asmodeus
Asmodeus tam bir muammadır. Dış görünüşü konusunda bir ihtilaf olmasa da, geçmişi konusunda çok enteresan söylentiler dolaşır. Gerçek hikayesini anlatanların bir gün bile geçmeden, iz bile bırakmadan ortadan kaybolduğu da göz önünde bulundurulduğunda, bu sırrın gerçekten mühim bir şey olduğu da anlaşılabilir. Ama hangi gerçek açıklandığında ortadan kayboldukları ise işi iyice karıştıran bir durumdur. Gerçek ne olursa olsun, kesin bilinen bir şey var ki, Abyss’in iblis-prensi Demogorgon’un kütüphanesindeki özel bir bölmede bu gerçeği içeren bir kitap olduğudur.
Asmodeus’la ilgili teorilere gelecek olursak ilki, Cehennemin eski efendisini (Lucifer ya da Satan diye isimlendirilebilir) devirip yerine geçtiği ve o gün bu gündür orada kaldığıdır. Bu sırada da kendisine bağlı yeni bir şeytani ırkı başa geçirmiş ve Baator’un eski hakimlerini ya yok etmiş, ya da saklanmaya zorlamıştır.
İkinci teori ise, evrende iyi-kötü yokken sadece kaos ve düzen vardı. Düzenin en büyük savaşçılarından biri ve kumandanı ise Asmodeus’tu ve tanrıların kaos’a (iblislere) karşı yaptığı savaşta öncülük ederdi. Zamanla işine kendisini çok kaptırdığı için iblislerin bazı özelliklerini göstermeye, onlardan aldığı güçleri yine iblislere karşı kullanmaya başladı ve bu, tanrıları rahatsız etti. Bunun üstüne, düzenin bozulmaması için Abyss’e yakın bir yerden savaşı devam ettirmeyi teklif etti Asmodeus. Tanrılar ise bunu kabul ettiler. Karşılığında ise, kötülüğe saplanmış ve tanrıların işine yaramayan, istemedikleri ruhları savaşta yakıt olarak kullanacaktı. Tabii, tanrılarla yaptığı anlaşmada hileli maddeler vardı ve bu Asmodeus’u Baator’un tartışılmaz hakimi ve Tanrıların gözetiminden uzak bir diktatör haline getiriyordu. Bu anlaşmaya Pact Primeval deniyor ve Nessus’un, hatta Malsheem’in en derin yerlerinde, çok özenle korunuyor.
Asmodeus’un sürekli kanayan ve bu kanlardan kuvvetli şeytanlar çıkıp durmasına neden olan yaraları ile ilgili en mantıklı fakat garip hikaye ise, Asmodeus’un gerçek formunun görünen şey olmadığı yönünde. Evren daha yokken ve sadece kaos ve şekilsizlik varken, Jazirian ve Ahriman isimli iki kuralcı (Lawful) varlık (ejderhaya ya da yılana benziyorlar) birlik olup bildiğimiz evrenleri ve boyutları oluşturan halkayı kurdular. Planescape’de her şeyin dairesel olması kuralını da bunların getirdiği söylenir. (Tabii, herkes söylemez. Bu çok mühim bir sır olduğu için az kişi bilir)
Evrenler oluştuktan sonra kendi istediği gibi yönetmek isteyen Ahriman, ortağı Jazirian’ın kuyruğundan çekiştirmeye başlar (birbirinin kuyruğuna ağızlarıyla tutunmuş yılanlar düşünün). Oluşan mücadele evrenleri tehdit etmeye ve kurdukları şeyleri yok edecek gibi olmaya başlayınca jazirian, Ahriman’ı bırakır. Kanatları olduğu için uçabilen Jazirian, yaralarını sarmak için Celestia’nın tepesine konar ve oradan ışığını yaymaya devam eder. Bu sırada akan kanlarından ise couatl’lar oluşur. Ahriman ise o zamanlar boş bir arazi olan Baator’a düşer ve dokuz sonsuz boyut oluşturarak buraya gömülür. Nessus’ta yaraları kanayarak ve yarı baygın halde sayısız binyıllardır yatmaktadır. İradesinin bir avatarı olarak da Asmodeus’u yaratmış ve onun aracılığı ile, kanından doğan şeytani varlıkları yöneterek gücünü tekrar toplamaya çalışmaya başlamıştır. Bir gün yeterince şeytanı biraraya getirdiğinde, ruhları topladığında, yaraları iyileşecek ve tekrar savaşmak için ayağa kalkacaktır. Her bir pulu dünyalar kadar büyük, korkunç bir yılanın dirilecek olması ise en korkusuz meleklerin bile gönlünü burkacak bir olaydır.
Son teoriye göre de Asmodeus, eskiden ışığın, adaletin ve iyiliğin en büyük tanrılarından birinin kişisel hizmetkarıydı. Efendisinden daha iyi bir tanrı olacağını düşünerek hırsa kapıldı ve efendisini öldürdü. Bunun üzerine düşmüş bir melek olarak Baator’a fırlatıldı ve arkasından gelenler, binyıllar içinde Baatezulara dönüştüler.
Her bir teori, kendi içinde tutarsızlıklara sahip ve Baator’un mevcut halinde “ya o öyleyse bu neden böyle” diye soracak şeyler bırakıyor. Belki de bu, Asmodeus’un planının bir parçasıdır. Çünkü, cehennemin en büyük efendisinin iç içe, binyıllar ve onlarca nesil süren acayip planları olduğu, bunların da başarı oranının çok büyük olduğu bilinen bir gerçektir. Daha önceki yazıda bahsettiğim dükler, bu yazıda bahsettiğim arşidükleri de katarsak milyonlarca şeytanın kendisini devirmek isteyip deviremediği, her konuda herhangi bir şeytandan daha üstün gelebilen bir varlık asla küçümsenmemeli.
Asmodeus’un görüntüsü ise, tahminlerin ötesinde zengin giysiler içindeki yakışıklı bir adamdır. Kızıl teni, orta boyutta, alnından çıkan boynuzları vadır. Ayakları keçi ayağı şeklindedir ve bazen kuyruğu olduğu da söylenir. Asla kanatlı tarif edilmez. Bazı kaynaklarda, cübbelerinin altında kanayan yaraları olduğu ve yürüdüğü yerde arkasından şeytanların bu kanlardan peydah olup durduğu da bahsedilir.
Diğerleri
Düşmüş arşidükler ve diğerleri için ayrı bir yazı yazacağım. Düşmüş düklerle ilgili yazıyı da yazamadım, o ikisini bu hafta yollamaya çalışacağım. Yazdıktan sonra buraya linkini atar ve bu paragrafı düzeltirim.