Bu hafta, cehennemin en mühim olaylarından biriyle karşınızdayız. Şimdiye kadar anlattıklarımız hep “yukarıdan emir gelir, aşağılar değişir” şeklindeydi. Peki astlar, üstleri deviremez mi? Cehennemde her şey sarsılmaz bir tiranlıkla mı yönetilir? İşte bu sorulara cevap vereceğiz.

Reckoning in Hell, Monte Cook’un “A Paladin in Hell” macerasında ilk olarak karşımıza çıkıyor. Sonrasında 3rd Edition kitaplarında daha da detaylandırılıyor. O zamana kadar Arşidükler ve kuvvetli şeytanlar, binlerce yıllık tecrübeleri ve perdeler arkasından yönetimleri nedeniyle hep ulaşılmaz ve yenilmez gibi tasvir ediliyordu. Hatta bana göre Planescape setting’inin, tasarımcıları tarafından en sevilen ve “oyuncu bozmasın oynarken” diye korunan yeriydi.

Olayların Altyapısı

Baator’da ilk zamanlar, Asmodeus başta olmak üzere, sadece şeytanlar (baatezular) hüküm sürmekteydi. Çok sonraları, Celestia’nın cennetlerinden büyük melek düşüşleri gerçekleşti. Kötülükleri ve organizasyon yetenekleri sayesinde melekler, Baator’da önemli yerlere geldiler. Özellikle de melek halindeki adıyla Triel, Baatezu ismiyle Baalzebul; iki katı birden yönetecek kadar nüfuz sahibi olmuştu.

Melekler düşüp gelmeden önce, Baator’da önemli yerlere sahip olan orijinal Baatezular ise bu duruma çok tepkiliydi. Yine de; efendilerini açıktan açığa sorgulamak, büyük cezalar getireceği için, gizli ittifaklar kurmaya başladılar. Mephistopheles ve Dispater, Geryon ve Mammon ile birlikte Baalzebul’u devirmek için harekete geçmeye karar verdiler. Ancak; karşı kampın da benzer planları vardı.

Olaylar Başlıyor

Baalzebul, Belial (ile başbakanı Moloch) ve Zariel ani bir saldırı yapmaya karar verdiler. Zariel, sözde Kan Savaşı’nda kullanılacak çok büyük bir ordu topladı. Tanar’ri ile savaşa gideceğine herkesi ikna ettiği sırada, aniden ikinci kata inip Demir Şehir Dis’i kuşattı. Aynı anda da Belial ve Moloch da, Stygia’ya saldırılar düzenlediler.

Mephistopheles’in tarafı hazırlıksız yakalanmıştı. Ancak kurnaz Mephistopheles, zaman kazanmak için sayısız şeytanı feda ederek, kendini toparlamayı başardı ve gelugon birliklerini Baalzebul’u alt etmeleri için Maladomini’ye gönderdi. Mammon da Dis’e yardıma gitti.

İçten içe Baalzebul ve Belial’ın yenilmesini isteyen Zariel, Mammon’un desteğe gelmesiyle Avernus’a çekildi. Savaşın odağı artık Maladomini olmuştu ve bütün ordular son ve belirleyici bir savaş için buraya toplanmaya başladı. Görünüşe göre artık savaşın galibi, Baator’un hakim politik gücü haline gelecekti.

Cehennemin Efendisi

Çok açıktı ki, savaşı kazananın bir sonraki adımı, elindeki güçlerle doğrudan Nessus’a yürüyecek ve kendisini Cehennemin yeni efendisi, yandaşlarını da Cehennemin ortakları yapacaktı. Ya da kim efendi olacak diye yeni bir savaş daha çıkacak ve cehennemde kimse kalmayana kadar bu mücadele sürüp gidecekti, o sırada da Abyss’in orduları Baator’u dümdüz edecekti.

Savaşın kızışmaya iyice yüz tuttuğu anlarda, Geryon’un aslında iki tarafla da anlaşmalı olduğu ortaya çıkmaya başladı. Kısacası, Geryon aslında olayın belirleyici tarafı olabilirdi ki; öyle de oldu. Savaşta artık arşidüklerin kişisel orduları da işe karışmaya başladığında Geryon, devasa borusunu çıkardı ve tüm ordular tarafından duyulan sinyali verdi.

Boru sesi Maladomini’de ilk yankılandığında kimse ne olduğunu anlamadı. Ama üzerinden dakikalar geçmeden görüldüğü üzere, orduların baş komutanları olan pit fiendlar, efendilerine baş kaldırıp onları alt ettiler. Arşidüklerden bazıları tutuklandı, bazıları ise kaçıp saklandılar. Görünüşe göre Asmodeus, herkesten daha önce bu durum için çalışmalara başlamış ve gerekeni yapmıştı.

Cehennemde Hesaplaşma’nın sonlanması ile, politikada büyük boşluklar oluşmuştu. Ancak daha yeni, büyük bir hamleyle, hem de kolayca Cehennemin en büyük isyanlarından birinin bastırılmış olmasından dolayı, kimse ön plana çıkmak istemedi. Bu da, Asmodeus’a büyük bir hareket serbestliği sağladı.