Dünyanın sonu geliyor! Elimizde yapacak hiç bir şey yok gibi gözüküyor. Durum vahim ve konuyla birilerinin ilgilenmesi gerekiyor. Biz de, dünden gönüllüyüz. İşte böyle bir durum var bilim kurgu filmlerinde sıkça karşılaştığımız.

Uzaylılar dünyayı basar, uzay gemileri yörüngede konumlanır. Ya hemen saldırmaya başlarlar ya da dost gibi görünüp, saman altından plan uygularlar. Virüs tüm dünyaya yayılır. Virüsü asıl tehlikeli kılan; virüsle değişen dna’ların, insanların zombiye dönüşmesini sağlamasıdır. Tek çare gibi gözüken, hastalığa kapılıp dna’sı değişmeyen 8 yaşındaki kız çocuğudur.

Uzun süre yer altında yaşayan eski tanrılar, hüküm sürmek için yeryüzüne geri dönmektedir. Akıl sağlığını yitiren insanlar, olası bir çözüm için bir araya gelmeye başlarlar. Gelecekten gelen makineler dünyayı istila ederler. Asıl amaçları ise John adındaki bir Amerikalı genç ve çevresindekilerin yok edilmesidir.

Nükleer patlamaların etkileri sürmektedir. Hayatta kalan insanlar, yerin onlarca metre altındaki eski metro istasyonlarında yaşam mücadelesi vermektedir. Asıl tehlike ise; mutasyona uğrayan hayvanlar, açlıklarını insanlardan gidermeye çalışmaktadır.

Konular belli, çok da severek izleriz. Çoğu da klişedir. Ama “Dünyanın yok olacak olması” konusu her zaman bizi içine çeker. Bu yazıda; bunu incelemek istedim. Böyle bir senaryonun temeli nasıl kurulmalıdır? Zevk alınacak bir rpg oyunu bu temel üstüne nasıl kurulur?

Öncelikle şunu söylemek gerekir. Bu tarz bir senaryoya oyuncuları bağlayan ana unsur, kahramanların sizin, bizim gibi insanlar olmasıdır. Aman aman bir özelliğimiz, bir süper gücümüz yoktur. Sadece bilinçli ve hayatta kalmaya çalışan bir bireyizdir.

Bu yüzden de kendimizi bizzat oynayabileceğimiz yegane oyun tipidir bu tip post-apokaliptik oyunlar. Kişiyi kendi yerimize rahatlıkla koyarız ve ilk defa RPG ile tanışan birisi bile, çok kolayca adapte oluverir. Oyuncular için “arka plan/özgeçmiş” kavramının da, en önemli olduğu RPG türüdür. Zira diğer tüm oyunlarda, önemli olsa da en azından şart değildir.

Bu oyunda ise geçmişteki “polis” arka planınız, burada her aşamada ilk düşündüğünüz şeydir. “Bir polis bu durumda ne yapardı?” Sorusu hep kafanızda olur. Bunu kafanızdan çıkartmazsınız. O yüzden de arka plana çok dikkat edilmelidir.

Oyuncularda bir araya aynı amaç doğrultusunda geldiklerinden, birbirlerinden kopmaları zordur. En kötü birey bile, hayatta kalmak için tutunacağı bir dal aramaktadır ve tek kalırsa öleceğini bilir. Adam ne yapsın milyonlarca doları, dünya gitmiş elden zaten. Bu yüzden; partinin dağılması ihtimalini de oyun yöneticisi olarak düşünmek zorunda değilsiniz.

Hassas nokta ise; senaryo görevi, her meslek erbabına yönelik bazı noktaları yakalamaktır.

Doktorun iyileştirebileceği bir kız çocuğu, ancak hack edilerek geçilebilecek bir bilgisayar programı, kilitli bir kapı, gaz sızdıran borunun tamiri vb. aşılması gereken problemlerin uygun çözümlerinin grup içinde olması gerekir.