Bir “Living” Oyunun Ardından…
Kısa zaman önce İzmir’de bir “living” oyunun daha sonuna geldik. Ben de hem bu oyunda olanları anlatmak hem de “bir living oyunu GM’i olmak nasıldır” temalı bir şeyler yazmak istedim. Kule Sakinleri’nde ilk living oyunu yıllar önce oynamış ve halen insanların lakapları olarak kalan “öğrenci, kayıkçı” gibi karakterler hatıralarda kalacak şekilde tamamlamıştık. Sonrasında 2017’de bir kez daha living oyuna başlandı ve yine keyifli bir finalle oyun noktalandı. Son olarak 2018 sonbaharda başlayan “Yaşayan Kule: Derin Sular” adıyla korsanlık temalı, 40’dan fazla oyuncunun aktif olarak oynadığı, 200’den fazla RYO oyununun oynandığı seriyi de geçen ay büyük bir interaktif oyun günü ve finalle bitirdik.
Burada, nedir bu “living” denilen şey diyebilirsiniz. Yaşayan (Living) Rol Yapma Oyunları, çok oyuncunun oynadığı ve çoğu zaman birden fazla oyun yöneticisinin ilerlettiği, oyunların birbirlerini etkilediği ve oyun evreninin yaşanan olaylara göre değiştiği bir oyunlar serisidir. Burada kavramları karıştırmamak adına “Live-Action Role Play” (LARP) ve “Living Role Play” arasındaki farktan da çok kısaca bahsedebiliriz; Live Action oyunlar, oyuncuların oynadıkları karakterlerin kıyafetlerine bürünüp gerçekten bir nevi tiyatro oynadıkları, birkaç saat süren tek oturumluk oyunlardır. Living oyunlar ise masaüstü rol yapma oyunu olarak oynanır (her oturum bildiğimiz RYO oyunlarıdır aslında) ancak normalde olduğu gibi birkaç oyuncu ve bir yönetici yerine genelde 30-40 oyuncu ve birkaç yönetici ile oynanıp 3-5 ay boyunca devam eder. Not: Live Action (LARP) oyunları ile ilgili detaylı bilgi isteyenler yine sitedeki şu yazı dizisine göz atabilir; LARP ve Türkiye’de LARP Kültürü
“Yaşayan rol yapma oyunları Türkiye’de olmaz, yurtdışına gitmek lazım!” diyenleri boş verin. Asıl yurtdışında olmaz, Türkiye’de olur demek istiyorum çünkü oluyor! Ama nasıl oluyor, işte bu yazıda bunları anlatmak istedim… Oyunlar nasıl tasarlanıyor, oyuncular ve yöneticiler arasındaki iletişim ve işbirliği nasıl kuruluyor, oyun nasıl devam ettiriliyor, bunlardan bahsetmek istedim.
Baştan söyleyeyim, hiç kolay bir iş değil. Zaten bir masaüstü rol yapma oyunu yöneticisi olmak bile başlı başına zor bir işken, böyle bir “yaşayan” oyunu idare etmek ciddi anlamda uğraş gerektiriyor. Hikâyeyi yazmak ve oyunları oynatmak işin sadece küçük bir bölümü, böyle bir oyun serisini devam ettirmek için ciddi bir disiplinle işe yaklaşmak gerekiyor. Oynattığınız tüm oyunların özetini yazmalı, beraber bu işi yürüttüğünüz oyun yöneticilerini sizin oyunlarınızda olan önemli olaylardan mutlaka haberdar etmelisiniz. Onların hoşlanmadığınız fikirlerine saygı duymalı ve tam bir “takım oyuncusu” olmalısınız. Oyuncular için de, eğer “lider” bir oyuncu olmak isterlerse işler kolay değil, diğer oyunlarda geçen olayların da takip edilmesi, ortak çalışılan oyunculardan oyun özetlerinin öğrenilmesi ve hatta yöneticilere görev talepleri açarak oyuna yön verilmesi gerekiyor. Ancak sonuçta tüm bu çabaya değen, gerçekten oyuncuların katkıları ile gelişip büyük efsanelere konu olacak maceraların yaşandığı bir hikâye ortaya çıkıyor.
İlk Adım: Oyuncu Beklentileri ve Hikâye
İlk iş olarak oyuncu beklentilerini ölçmemiz gerekiyordu. Küçük bir toplantı, birkaç saat süren bir sohbet bize yeterli oldu. İnsanlar ne oynamak istiyor? Hikâyenin teması ne olsun? Drama yoğunluğu ne düzeyde olsun? Oyun içi rekabet ve çekişmeler, gizli kapaklı işler ne boyutta olsun? Herkesin beklentisi tabii ki değişiyor, çok farklı oyun çeşitlerini seven insanlar var ancak genel ortalamayı görmüş olduk. Bundan sonra ise hikâyeyi tasarlamaya başladık. Zaten aklımızda olan bir “korsan kasabası” öyküsü vardı, bunu insanların beklentileri ölçüsünde biraz değiştirdik ve uygulamaya koyduk.
Oyun senaryosunu oluştururken bunu çok kaba ve genel hatlarla yaptık. Oyuncular hiçbir şeye etki etmezlerse olayların nasıl gelişeceğini belirledik ancak tabii ki bunun böyle olmasını beklemiyorduk. Özellikle lider oyuncuların vereceği büyük kararlar öykünün gidişatını ciddi anlamda değiştirecekti. Bizim öykümüzde, çoktandır kimsenin pek ilgilenmediği ufak bir kasabanın güneyindeki adalarda altın bulunuyor. Bunun üzerine bölgeye akın eden birçok işçi, tüccar, maceracı ve elbette ki, korsanlar, burada bir ticaret gelişmesine yol açıyor. Hikâyenin iç yüzünde ise sürgündeki bir prensin tahta çıkma mücadelesi ve bir ejderin, kardeşini kurtarmak için yaptığı plan yatıyordu. Oyun, topluluğun eskilerinden Ruhi’nin tasarlayıp “KÖZ” adını verdiği, ancak bizden de birçok kişinin katkı sunarak detaylandırdığı bir evrende geçiyor ve tema “low fantasy, sword & sorcery” olarak tanımlanabilir. Sistem olarak Warhammer Fantasy Roleplay 2nd Edition kullanmaya karar verdik ve ismine de “Yaşayan Kule: Derin Sular” dedik. Not: Evrene göz atmak isteyenler için; KÖZ evreni wikia sayfası
Oyun İçi ve Oyun Dışı İletişim
Böyle kalabalık bir oyun hazırlanırken yapılması gereken en önemli işlerden biri, oyunun duyurularının yapılacağı, oyuncuların oyun içi ve oyun dışı iletişimde kalacakları ve oyunda gelişen önemli olayların anlatılacağı bir mecra kurmak. Bu farklı şekillerde yapılabilir ama bizim hali hazırda kullandığımız sistem, internetin eskilerinin aşina olduğu “forum” ortamı. Kule Sakinleri topluluk forumunun bir kısmını bu oyuna ayırdık ve buradan oyuncular tüm oyun içi söylenti ve oyun duyurularını düzenli olarak takip etti. Evet, oyuna katılan her oyuncu için, forumda bir hesap açmasını şart koştuk. Ayrıca tüm oyuncuların dâhil olduğu, biri muhabbet diğeri duyurular için iki Whatsapp grubu da açtık.
Duyuru grubunda sadece, forum linki atarak önemli olayları ve o hafta açılan oyunların duyurularını paylaştık. Muhabbet grubunda ise oyuncular her türlü geyiği çevirebiliyordu. Kısaca, oyuncu forumu aktif kullanmasa bile duyuru grubundan atılan önemli haberi okumak ve oyunların ne gün olacağını görüp oyuna kayıt olmak için forumu kullanmak zorunda kalıyordu. Forumda ayrıca, oyundaki her “faction” veya grup için de bir özel alan vardı, burada oyuncular, liderlerine raporlarını sunup görevlerde olanları anlatıyor ve diğer gruplara karşı nasıl avantaj kazanabileceklerini tartışıyordu.
Oyun içi tartışmalarda “chat” uygulamaları kullanmaktan özellikle kaçındık çünkü aktarılan birçok önemli bilgi yüzlerce eski mesaj arasında unutulup gidiyor. “E, Whatsapp muhabbet grubu kurmuşsunuz?” diyebilirsiniz ama burası da mümkün mertebe, oyun dışı muhabbetler, goygoylar içindi. Gerçekten, iki oyuncunun oyun içi bir pazarlığını veya önemli bir konunun tartışılması Whatsapp’dan kesinlikle yapmadık. Mümkünse yüz yüze, bir GM eşliğinde yapılsın dedik, çok istisnai durumlarda bir GM’in de katıldığı telekonferanslar yaptık.
Oyuncu Toplulukları ve Lider Oyuncular
Oyunculara bir çarkın parçası olduklarını hissettirmek önemli, o nedenle oyunun başında bazı güç odakları ve bunları yöneten oyuncular belirlemek gerekiyor. Temelde birçok rol yapma oyununda görebileceğiniz, “faction, guild, clan” gibi terimlerle anılan, oyunun siyasi partileri görevini de üstlenen gruplar bunlar. Bizim oyunumuzda bu grupları; bölgedeki suları devriye gezen, biri “corsair” diğeri “privateer” tarzı iki korsan gemisi, altın ticaretini ilk olarak başlatan ve bir yandan banka görevi de gören bir tapınak, bir paralı asker grubu ve son olarak bölgedeki güçlü bir çete olarak kurguladık. Genelde korsan veya denizci karakterler gemilere, rahip ve şövalye karakterler tapınağa, savaşçılar paralı askerlere ve hırsız – kaçakçı karakterler çeteye üye oldu ama her grupta farklı işler için de az da olsa farklı karakterler vardı.
Sonrasında iş lider oyuncuları belirlemeye geldi. Her grupta, biri “lider” diğeri “yardımcı” olmak üzere iki lider oyuncu belirledik. Bu oyuncuların karakterleri oyuna ek deneyim puanı ile başladı ve kasaba yönetimi doğrudan lider oyunculardan oluşuyordu. Elbette oyun içi sebeplerle karakteri ölen, oyun dışı sebeplerle de oyuna ara vermek zorunda olan lider oyuncularımız oldu. Korsan gemilerinden birinin kaptanı öldüğünde, 2. Kaptan olarak görev yapan arkadaş kaptan köşküne çıkmış ve grubun yeni lideri olmuş oldu. Grup üyesi olarak oyuna başlayan oyunculardan da zaman içinde “yardımcı” pozisyonuna ilerleyenler oldu.
Burada bahsedeceğim son konu, sponsor karakter konusu. Hikayenin bazı yerlerinde, hem ana senaryoya katkı sunması hem de çeşitlilik yaratması adına bazı sponsor karakterler oyuna dahil ettik. Normalde oyunda “büyücü, elf, cüce” gibi karakterleri oyuna yeni başlayanlara kapalı tuttuk. Bunları zaman içinde az sayıda ve sponsor karakter olarak açtık. Örneğin; oyuna bir cüce karakter dahil olacağının duyurusunu yaptık ve bu karaktere başvurmak isteyenleri değerlendirdik. Çoğu durumda, örneğin eski karakteri ile çok fazla ilerlemiş ancak son çatışmada karakteri ölmüş ve sıfırdan karakter yapıp başlayacak biri varsa, bu arkadaşlara bu rollerde öncelik verdik.
Maceraları Dağıtmak ve GM – Lider Oyuncu İletişimi
Ana senaryonun yanında dallanıp budaklanan diğer maceraları bir şekilde bu oyuncu gruplarına dağıtmak gerekiyor. Bunu da lider oyuncular aracılığıyla yaptık, bu arkadaşlara topluluklarını daha güçlü hale getirmek için yapabileceklerinin bir listesini sunduk ve hangi yolu takip ederlerse ona göre oyunları kurguladık. Arada, diğer toplulukların gizli çevirdikleri işlerin ipuçlarını da, belli şartlar altında lider oyunculara ulaştırdık ve birbirlerine girmelerini keyifle izledik.
Bu noktada oyun yöneticilerinin disiplinli bir şekilde oyun özetlerini ve oynattıkları senaryoların ana çizgilerini diğer yöneticiler ile paylaşmaları çok önemli. Forumda sadece bunun için bir GM özel bölümü vardı, burada tüm GM’ler neredeyse tüm oyunların özetlerini bir paragraf da olsa bir GM’lerin okuyabilmesi için paylaştı. Böylece, bir oyuncu önceki oyunda farklı bir GM ile oynayıp, sonraki oyuna geldiğinde başka bir GM’e “Önceki gittiğimiz adada bulduğum bitkiyi diğer oyunculara gösteriyorum.” dediğinde hazırlıksız yakalanmamış oluyoruz.
Gerçek hayatta her bir ay, oyunda yaklaşık 3 ay geçiriyordu ve biz GM’ler olarak her ay sonunda ufak bir toplantı yaptık. Hikâye nasıl gidiyor, ana senaryo ne durumda, hangi faction’lar neler çeviriyor, yan hikâyelerden gereksiz uzayanlar ve bitirilmesi gerekenler var mı, yeni yan hikâye oluşturmamız gerekiyor mu ve sonraki dönemde neler olacak konularını konuştuk. Bunun yanında lider oyuncular da en az bir GM eşliğinde her ay bir toplantı yaptılar, kendileri oyun dışı nedenlerle toplantıya katılamadıkları durumlarda yardımcılar katıldı. Bu toplantılarda da hem kasabanın yöneticisini seçtiler hem de ana senaryoya dair buldukları ipuçlarını isterlerse diğer liderler ile paylaşarak tüm kasabanın kaderini şekillendirdiler. Özellikle lider oyuncu toplantıları ve lider oyuncu kararları biz GM’ler için çok önemli çünkü onlara göre senaryo gidişatını ve yeni oyunları kurguladık.
Oyun Günleri ve Final!
Gerçek hayatta 1 aylık dönem boyunca tüm yaşanan olayların sonucunda, tüm kasabayı ilgilendiren bazı büyük olaylar oldu. Burada lider kararları da çok çok önemliydi, ilk dönemin sonlarında tüm liderlerin civardaki bir kaleyi mesken tutan haydutlara saldırmak istemesiyle ilk oyun günümüz şekillendi. Sonrasında yine liderler, adalardaki goblinlere yönelik bir sürek avı başlattılar ve bunun sonucunda tüm goblin kabilelerinin toplanıp kasaba halkına saldırması ikinci oyun günü oldu. Oyun günlerinde, en az 4 GM, 4-5 masada 20+ oyuncu ile aynı büyük olayın parçalarını oynadık ve sonunda gelişen olayları tarif ettik.
Hikâye finalinde, neredeyse o güne kadar oyunda yaşanan her olay final oyununa etki etti. Liderler ve oyuncular, kasaba üzerinde hâkimiyet ilan eden bir ejderin hizmetine girmek veya ona başkaldırmak arasında bir seçim yapmak zorunda kaldı. Ejdere başkaldıranlar, yine oyunculardan biri olan yürekli bir insan şövalyenin liderliğinde, bir grup cücenin savunduğu bir cüce kalesinde savunma hazırlıkları yaptı, ejderin hizmetindekiler ise onun kuvvetlerinin yanında yer alıp kaleyi yok etmek üzere saldırıya geçtiler. Sonunda, şövalye ölmüş, ejder ağır yaralanmış ve çekilmek zorunda kalmış fakat kale düşmemişti… Tüm bunlar, KÖZ dünyasında yüzyıllarca anlatılacak bir efsaneye dönüştü…
Son Sözler
Kapatırken eklemek istediğim birkaç konu var. Birincisi, oyun kalitesi… İtiraf etmem gerekir ki böyle bir serinin her oyunu çok da “iyi” bir RYO oyunu olmuyor. Oyuncuların sürekli birbiriyle oynamayan, birbirini iyi tanımayan, çok iyi arkadaş olmayan kimseler olması oyunların kalitesini ciddi anlamda etkiliyor. Her oyuna çok farklı oyuncular katılabiliyor ve herkesin tarzı, keyif aldığı oyun türü farklı. Ama yine de, en azından benim için, oyuncularla beraber oyun sırasında gülmekten yerlere yattığım veya hiç unutmayacağım epik sahnelerin yaşandığı da birçok oyun oldu.
Bir diğeri, bu serilerin özellikle RYO’ya yeni başlayan arkadaşlar için iyi bir öğrenme aracı olması. Pek çok farklı GM ile, farklı kişilerle oyun oynayıp nasıl rol yapma oyunu oynandığını iyice kavramış oluyorlar. Özellikle sıkı RYO’cu bir arkadaş grubunuz yoksa, bir grup bulup, bir GM’le gün belirleyip düzenli oyun oynamak çok zor olabiliyor. Bizim durumumuzda, haftanın neredeyse her günü bir oyun açılıyordu ve faction’lara özel oyunlar hariç hepsine her karakter katılabiliyordu.
“Derin Sular”da bir GM olmaya dair benim şimdilik anlatacaklarım bu kadar… Herkese bol RYO’lu günler dilerim…