D&D Oyunları İçin 3 Enteresan Ana Hikâye Fikri – Bölüm 1
Normal kişilerin akıl bile edemediği, çok çok değişik bir konunun tanrısı, doğmadan bir sebepten ölmüş ya da öldürülmüştür. Öfkeli cesedi ise dirilmiş ve bir Atropal olarak dehşet saçmaya başlamış.
Oluşamamış konsept, sadece deliler ve çılgınlar tarafından anlaşılmıştır (ya da anlaşıldığı sanılmıştır). Dünyayı yeniden şekillendirmeye çalışan bu korkunç varlığın takipçileri ise dünyanın hastalıklı ve sakat olduğunu düşünerek, komple yok edilip baştan yaratılması gerektiğine inanmaktadır. Tanrılar ise bu utanç verici ve dehşetengiz varlığa yaklaşmaktan imtina etmekte, gerçekliği bozan güçlerinden ya korkmakta ya da kendi gizemli kuralları nedeniyle uzak durmaktadır. Dünyanın kaderi, ölümlülerin elindedir.
Sıradan “cehennemin kapıları açıldı, kötü tanrı gelip herkesi köle yapacak” hikâyesinden farklı bir hikâye. Bütün varlığı sona erdirecek ve sıfırdan yaratacak bir tanrı-fetüs ile mücadele etmek ve aynı zamanda oluşamamış bir konseptin verdiği sanrılar yüzünden delirmemek için büyük bir mücadele verirler. Bu, iyiyle kötünün mücadelesi değil; var olanla, olmuş olması gerekenin mücadelesi.
Bu ana hikâyede bir sürü değişik seçeneğimiz var. Acaba bu yeni tanrıyı kim doğmadan öldürdü ya da neden öldü? Oluşmamış konsept çok önemli bir şey miydi? Atropal’i bir tanrı olarak diriltmenin yolu var mı? Tanrıları bile öldürmek imkânsıza yakın zorluktayken, ne idüğü belirsiz yaşayan ölü tanrı-fetüsü abomination’ı nasıl öldüreceğiz? Bir sürü çözülmesi gereken problem var ve oyuncuların kafasını gerçekten kurcalayacak türden şeyler.
Karanlığın Sonu – Ya Da Başı
En son büyük kötüyle kapışmaya gittiniz, hem baş kötüyle hem de sürekli sağdan soldan üzerinize atlayıp duran minyonlarıyla dövüşe dövüşe galibiyeti elde ettiniz. Savaş devam ettiği müddetçe üzerinize atlayıp duran minyonlar, siz savaşı kazandıktan sonra ne oluyor? İşte bu oyunda bu soruyu sorabiliriz.
Oyuna, baş kötünün düşük seviye, harcamalık minyonları olarak başlayacağız. Oyuncuların illâ kötü olmasına gerek yok ama baş kötünün ordusunun bir parçası olsunlar. Orc, drow gibi kötü ırklardan olurlarsa daha iyi. Oyuna tam da baş kötünün yenildiği anda başlarsak, ilk başta güçlü kahramanlar ve muzaffer ordularından kurtulmakla uğraşmak gerekecek.
Normalde hep handa, belli bir düzenli ortamda, bu barışı bozmaya çalışan yaramaz mı yaramaz küçük şerefsizleri döverken “Aa! Arkasında daha büyük yaramaz şerefsiz varmış.” diye giden oyunlara değişik bir alternatif olabilecek bir oyun bu.
Oyuncular kötü karakterlerse, kötülüğün ordularını tekrar toplamak ve eski efendilerinin bitiremediği işi bitirmekle uğraşabilirler. Kötü değillerse, bunu anlatmak, ön yargılı düşmanların fevri hareketlerinden kurtulmak ve parçası oldukları kötülüğün yaralarını sarmakla uğraşabilirler. Daha enteresan, değişik alternatifler üretilebilir. Mesela, iyilik-kötülükle uğraşmadan doğrudan eski efendilerinin gizli hazinelerini aramaya gidebilirler ve bu sefer hem eski yoldaşları hem de eski düşmanları karşılarına çıkıp durur.
Böylece üç adet enteresan ana hikâye üretmiş olduk. İleride daha değişik ana hikâyeler ile karşınıza geleceğim. Eğer bunları oynatırsanız, oyunlarınızı bana anlatmak için aşağıdaki yorumları ya da Facebook sayfamızı kullanabilirsiniz. Oyunlarınızı merak ediyorum!