Dungeons & Dragons Oyunlarınız için Alternatif Orta Çağ Hazine Fikirleri

Eğitim Litapları (Instruction Manual)

Orta çağda eğitim usta-çırak ilişkisi üzerinden yürüyordu ve neredeyse tüm meslekler, ekmeklerini kaybetmemek için bilgileri sınırlayan loncalar ile yaşıyordu. Yine de gerek lonca-içi eğitimlerde; gerekse (örneğin mason teşkilatı gibi) farklı ülkelere yayılan meslek gruplarında teknikleri daha etkili yayabilmek için bazı kitaplar hazırlatılırdı. Bunlar genelde mesleği A’dan Z’ye öğreten kitaplardan ziyade, zaten halihazırda temelleri bilen ve belli bir tekniği öğrenmek isteyen kişiler için hazırlanan teknik yönergeler gibiydi.

Eğitim kitaplarının tabii ki en değerli olanları, detaylı resimlere sahip dövüş kitaplarıydı. Günümüzde HEMA (Historical European Martial Arts) sektörünün tamamı bu eğitim dökümanlarından bulabildikleri üzerine kuruludur. Aşağıda bir video daha paylaşıyorum, manuallerin ne kadar etkili olduğunu oradan da görebilirsiniz.

Basitçe, oyunculara direkt etkisi olmayan ama doğru kişiye satıldığı zaman araba dolusu altın edecek kitaplar çok güzel hazineler olabilir. Özellikle de Dungeons & Dragons dünyalarında kitap olayının dünyamıza göre daha yaygın olması ve bir çok ırkın birbirinden gündelik yaşam olarak son derece farklı olması nedeniyle, uzak diyarlardan özel işlem görmüş buçukluk tütünü getirmek yerine aynı işlemi yerel tütüne uygulayıp ucuza getirerek buçukluk tütünü diye pahalıya satmak isteyenler bir kitaba araba dolusu altın verebilirler. Bu tabii, örneklerden sadece biri.

Biliyorsunuz, fantastik evrenlerin en önemli mevzularından biri de kayıp medeniyetlerdir. Neredeyse her zaman, eski kayıp medeniyetler günümüz medeniyetinden her konuda üstündür. Büyüleri daha güçlü, teknolojileri daha ileri, halkları daha müreffehtir. Bu kayıp medeniyetlerin yıkıntılarından alınan, onlar için zamanında ufak değere sahip şeyler, çağımızda paha biçilemez sayılabiliyor. Antik medeniyetlerden kalma teknik kitaplar, parşömenler gibi eğitim materyalleri de yine müthiş hazineler sayılabilir.

Soyluluk Belgesi

Bu hazine biraz enteresan ve önereceklerim arasında en ikircikli konu. O yüzden iyice açıklayayım:

Hollywood’un 100 dakikaya film sığdırmak zorunda kalması ve zaten sığdırma derdi olmadığında da o kadar umursamaması yüzünden orta çağ soyluluğu, kolayca elde edilebilen bir şey gibi algılanıyor. Bir kral ya da soylu kılıcını kafana değdirdiğinde lank diye soylu sınıfına dahil oluyorsun, oldu bitti.

Ne yazık ki işler o kadar kolay değil. orta çağda soyluluk bir “sosyal sınıf”tı. Kan bağıyla gelirdi ve kuralları kolayca değiştirilemezdi. Aynı zamanda, sosyal sınıflar arasında etkileşim de şimdilerde ayıp sayacağımız kadar az ve çirkindi. Ne kadar iyi dövüşen bir köylü olursan ol, ne kadar büyük kahramanlık yaparsan yap, ciddi bir isyan ya da entrika tehlikesini göze almayan bir kral kimseye kafasına göre soyluluk bahşedemezdi. Çünkü öngörülemeyen bir şekilde soyluluk kazanmak demek, öngörülemeyen şekilde kaybetmek demekti ve kimse yarın elinden alınabilecek bir şatoda rahat edemez.

Çoğu soylu, yukarıda saydığım sebeplerden dolayı birbirlerini çok iyi tanırdı. Kendi topraklarının köylülerinden çok birbirleriyle vakit geçirir, aylar süren misafirlikler; haftalar süren av partileri düzenlerlerdi. Bu sayede kim soylu kim değil bilir, birbirleriyle dedikodu yapa yapa tüm diyarın soylularını detaylıca tanırdı. Tabii, soyluların aldığı eğitimlerde de diyarın mühim aileleri ve onların bireylerini tanımak da vardı.

Diğer yandan, bir yerden bir yere gitmenin haftalar, aylar aldığı ve belki de hayatın boyunca hiç görmeden yaşadığın, sadece ismini duyduğun soyluların olduğu zamanlar bunlar. Dungeons & Dragons’nin büyülü orta çağı için bile bu durum pek farklı değil. Krallığın öteki ucundaki soylu aileden kimseyle üç-beş nesildir muhatap olmamış soylular, kapılarına “Ben Karakapılı sülalesinden Mortingen Ştrayze” diye gelen kişinin doğru söylediğini nasıl anlar?

Soyluların diğerlerini tanımasını sağlayan önemli meselelerden biri, kişisel semboller. Soylu bayraklarını yetkisiz olarak taşımak cezası olan bir suçtu. Çoğu soylunun yanında ve eşrafında bayrakları, eğer yaptırabilecek kadar zengin ve nüfuzlu iseler direkt olarak “o kişi” olduklarını gösteren özel yüzük, kolye, mühür gibi mücevheratları olurdu.

Herkes yüzlerce soylu ailenin ve bunların binlerce üyesinin işaretlerini bilmek zorunda mı? Tabii ki değil. İşte burada iki doğrulayıcı devreye giriyor. Biri, çoğu soylunun kütüphanesinde bulunan soy defterleri. Bunların içinde o hanedanın üyelerinin isimleri, eşkalleri, varsa belirleyici işaretleri filan olurdu. Aynı zamanda detaylı soy ağaçları bulunabilirdi. Gelen kişiye soy ağacını say, şunu say bunu say deyip kitapla karşılaştırma yapabilirdiniz.

Ayrıca soylular yanlarında soylarını belli eden, özellikle şövalye ünvanını aldıklarında verilen özel belgeler taşıyabilirlerdi. Bunlar da yine yukarıda anlattığım defterlerden kontrol edilip kimlikleri onaylanabilirdi.

Bu kadar anlattığım şeyler neden önemli ve nasıl hazine yerine geçer?

Telefonla babasını arayıp “Buraya birisi geldi, oğlun olduğunu söylüyor.” diyemediğiniz zamanları düşünelim. Bu kişinin bir soylunun evine geldiğinde rahat ettirilmesi, hıyarın teki olsa bile saygıyla karşılanması, cebine harçlık, isterse yatağına kadın verilmesi mühim görevlerdendi. Bir soyluyu kendi toprağında dilenir durumda bırakan kişinin onuru zedelenirdi. Aileler arasında savaş sebebi olurdu. Sadece prestij değil, hayatta kalma meselesi de anlayacağınız.

Doğal olarak prestij kaybetmemek ve savaş çıkmasını önlemek isteyen soyluları sömürmek isteyenler çıkar. Ya da ölmüş bir soylunun yerine geçip üst sınıfların imkanlarından yararlanmak isteyenler. Bu kişiler soyluluk belgesi gibi şeylere güzel para verebilirler. Tabii soylular da böyle kişilerin eline belge geçmesin diye, kayıp belge bulup getirenlere ödül verebilirler. Ağırlığı yok sayılabilecek kadar, tek sayfalık bir kağıt parçasının belki de zindanın en önemli hazinelerinden biri olması bu yüzden büyük ihtimaldir.

Bu hazine türünün kullanılmasında da yine iki sorun var.

Birincisi, oyuncular eğer soyluluk, orta çağ bürokrasisi, etik kurallar gibi mevzulara çok girmek istemezlerse cıvıklık yapabilir, bu hazineyi kullanabilmek için dünyaya katacağınız detayın içine sıçabilir. Böylece hem kendilerini, hem sizi oyundan soğutabilirler. Oyuncularınızın böyle detaylara hazır olduğundan mutlaka emin olmalısınız.

İkinci mesele de böyle detayların oyunu raydan çıkarma ve bambaşka mecralara götürme ihtimali. Aklınızdaki hikayede bir soyluluk belgesi bulacaklar, bunu kullanarak kötü lordun kalesine girip onu öldürecekler diye giden hikaye, krallık içi entrikalar zincirinin halkası olmaya evrilebilir. Bu açıdan da detaylarda boğulup konudan sapmayı göze almak önemli.

Yazı yeterince uzun olduğu için şimdilik burada bırakalım. Kısaca özetleyecek olursak, orta çağın ortamına daha uygun hazineler vermek, dünyanın detayını ve oyuncuların hikayeyle bağını çok artırabilir. Ancak bunun için oyuncuların da buna hazır olması gerekir. Eğer bu tarz detaylardan hoşlanan bir grupsanız, oyunlarınızda önerdiğim hazine fikirlerini deneyip yorumlara sonuçları yazarsanız sevinirim. Diğer yazılarda görüşmek üzere.

Bu yazı, "Rol Yapma Oyunları Bilgilendirme ve Köşe Yazıları" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar