Dünya Cehennem’in Kaçıncı Katında?
7 – Maldomini
Ve evet. Alıştığınız Dünya’ya hoş geldiniz. Maldomini tanımı nasıldır bir bakalım.
Katın ana teması çürümüşlük ve yıkılmışlıktır. Sayısız şehir vardır ve hepsi de bu katın tek lordu tarafından beğenilmediği için bir süre ikamet edildikten sonra terk edilmiş ve yok olmaya bırakılmıştır.
Bu katın lordunun temsil ettiği günah da kendini beğenmişliktir. Günümüz kültürel alışkanlıkları ile nasıl benzerlik taşıdığını kolayca fark edebilirsiniz. Şehirlerin olması, içlerinde Cehennem için medeni sayılabilecek kültürel yapıların bulunması da bunun örneğidir.
Kendini beğenmişlik dışında entrikalar, ihanet, diploması, casusluk gibi olayların Cehennem’de şekil bulduğu yer işte bu kattır. Bu kat ile ilgili video değil de doğrudan sitemizdeki Maldomini resmini koyuyorum. Her gün haberlerde gördüğümüz komşu ülkenin yıkıntı şehirleri ile benzerliği fark etmemenize imkan yok.
Temsil ettiği günahlar, kültürel yapısı ve coğrafı benzerlikleri ile insanoğlu çağını çok iyi bir şekilde karşılıyor.
8 – Cania
Cania’da günümüzden biraz daha ileri çağları net bir şekilde gözler önüne serer. Katın lordu gizemli bilgilerin ustasıdır, ateşe dayanıklı olan şeytanları bile yakan bir gücü elinde tutar (Hellfire), katın kendisi de donmuş ancak bir o kadar ıssız ve kuru bir buzul diyardır.
Açıkçası Cania, nükleer kış sonrası Dünya anlatıları ile birebir benzerlik gösterir. Katın lordunun o mutlak ateşi elinde tutuyor olmasının da Dünya liderlerinin elindeki (harbi Dünya liderlerinden bahsediyorum) nükleer silahlar ile olan benzerliği de gözden kaçmaz.
9 – Nessus
Aşağıdaki görüntü internetten nuclear wasteland olarak arattığınızda bulabileceğiniz görsellerden sadece biri. Ve yukarıdaki linklerden sitemizdeki Baator yazısını okuyup Nessus’a ait tasvirleri gördüğünüzde arada hiç bir fark olmadığını rahatça görebilirsiniz.
Nessus, nükleer kıştan sonra iklim normale döndüğünde Dünya’dan geriye kalanlardır. Yüzeyde hiç bir şey yoktur, tamamen ıssız ve çorak bir yer şekline sahiptir. Gözünüze batan tek detay, yerdeki irili ufaklı çatlaklardır.
Fakat bu çatlakların içindeki yer altı koridorlarında, mağaralarda Cehennem’in en tehlikeli şeytanları yaşar. DnD evrenindeki en büyük şehir (Malsheem) ve en kudretli ordu da bu çatlakların altındaki Cehennem karanlıklarında varlığını sürdürür.
Nükleer savaş sonrası saklanan ancak akıllanmayıp aynen devam eden, bilimkurgu yazarlarının defalarca kez çizdikleri karanlık gelecek tanımı ile ne kadar uyuşan bir portre olduğunu söylemeye gerek bile görmüyorum. Cania ve Nessus, Dünya’nın gelecekteki halidir.
Yazının başında da söylediğim gibi Baator, birden çok mitten alıntılarla süslenmiş hayali bir Cehennem’dir. Buna rağmen benzerliklerin korkutucu olduğu da gözden kaçmaz.
Esasında coğrafya kültürü, kültür insanı ve nihayetinde de teknolojisi ile insan da coğrafyayı şekillendirir. Bu yüzden kültürümüzün Dünya’nın var olan çağları ve halen devam eden değişiklikleri tarafından etkilenmemesi düşünülemez. Fakat artık teknolojinin, sanatın her dalında gösterilen ürkütücü gelecek portrelerine bizi götürebilecek gücü olduğu da unutulmamalıdır.
Biz halen Maldomini’de olabiliriz fakat Cania ve Nessus gerçekten o kadar uzakta mı?
Daha da korkutucu olanı, Alous Huxley haklı mıydı?