Evrenin En Büyük Savaşı : Blood War
Bu sebeplerden dolayı tanarri orduları, baatezu tarafına göre çok daha kalabalık ve yıkıcıdır. Oldukça da kontrolsüzdürler ve daha güçlü tanarriler tarafından yönlendirilseler de, her zaman üzerine düşeni yapmayabilirler.
Yine de, bizim kültürel bakış açımıza göre Tanarri tarafının güçsüz olabileceği algısı oluşabilir. Fakat tanarrilerin akıl almaz derecede kalabalık olabileceği, türlerinin doğası gereği hareketlerinin ve güçlerinin hesaplanamaması gibi faktörler yüzünden durum eşitlenir. Öyle ki; savaşta pek çok seferler üstünlük değişse de, durum milyon yıl öncekinden çok farklı değildir.
Nerede Savaşıyorlar?
İşte en önemli konulardan birine geldik. Baatezu ve Tanarriler HER YERDE savaşıyorlar. Bilindiği kadarıyla savaşın sıçramadığı herhangi bir düzlem kalmamıştır.
Savaşın en büyük sahnelerinden birisi; şüphesiz Baator’un ilk katı olan Avernus’tur. Zaten doğası gereği Avernus, lawful evil’ın savaşa ait olan yanını temsil eder.
Abyss tarafında ise savaşın en aktif olarak geçtiği yer; yine giriş katı olan Pazunia’dır.
Bu iki önemli ve olması gereken yer dışında, savaşın en aktif şekilde sürdüğü yerlerin başında da, savaş düzlemi de sayılabilecek olan Acheron gelir. Zaten Acheron, Blood War dışında, ork / goblin tanrılarının ve sayısız ordularının savaşlarına da ev sahipliği yapar.
Diğer dış boyutların da herhangi bir yerinde, herhangi bir amaç için savaş devam ediyor olabilir. Carceri’nin bilinmez bir yerindeki hapis bir yaratığın peşine iki taraf da takılabilir. Önemli bir yugoloth grubunu kendilerine katmak için, Hades’in tozlu ovalarında savaş devam edebilir.
Bu saydığımız dış boyutların dışında, Blood War’ın tüm madde düzlemlere de sıçradığı bilinmektedir. Bu yüzden DM’lerin oyun oynattığı herhangi bir setting’de (Forgotten Realms, Ravenloft, Dragonlance, Dark Sun vs…) Blood War teması kullanılabilir. Ancak her düzlemde, yukarıdaki üç yerde geçtiği haliyle yüz binlerce, belki de daha fazlası kötücül yaratığı içeren savaş geçmeyebilir. O düzleme gönderilmiş bir kaç yaratık arasında bir savaş ya da o düzlemdekilerin ruhunu ayartmaya çalışan insan biçimindeki Tanarri ya da Baatezuların entrikaları da olabilir.
Bu yüzden DM’ler eğer isterlerse, Blood War’ı her yerde rahatlıkla kullanabilirler. Ancak Blood War’ın ne kadar büyük olduğunu ve epik seviyeleri görmüş oyuncuların bile bu savaşın içinde aktif bir rol oynayamayacağı gerçeğini unutmamaları salık verilir. Zira savaşın esas aktörleri milyonlarca yıl yaşında, akıl almaz güçlere sahip yaratıklar ve onların sayılamayacak büyüklükteki ordularıdır.
Hani Bitmişti Blood War?
Evet bitmişti. D&D 4 edition’da savaşın en azından görünürde bittiğini ve daha çok soğuk savaş benzeri bir durum aldığından bahsedilir. Ancak 4 edition’da “farklı boyutlar” konusu komple değiştirilmişti. Hikaye ağırlığının Shadowfell ve Feywild’a verilmesi için dış boyutların etkinliğinin ve en büyük dış boyut hikayesi olan Blood War’ın bitirilmesi gerekli görülmüştü.
Hikayeye göre Asmodeus tanrılardan birinin tanrı özünü ele geçirip, sadece(!) bir boyutdışı olmaktan çıkıp gerçek tanrı seviyesine ulaşıyor ve bu güçle bastırıp Abyss’in bir ucundan girip diğer ucundan çıkıyordu.
Açıkçası bu tecrübeli oyunculara pek makul gelmemişti. Asmodeus gibi bazı boyutdışıların, özellikle de kendi düzlemlerinde tanrılardan çok çok daha kuvvetli oldukları, diğer düzlemlerde bazı güçlere erişemeseler de yine aşırı kuvvetli oldukları, ellerinin altında sayılamayacak kadar çok büyülü nesne ve tanrılarınkilerden çok daha geniş ordular olduğu gerçeğini atlamamak gerekiyor. Yani Asmodeus’un savaşı bitirebilmesi için tanrı özüne ihtiyacı yok, zaten çok daha fazlasına sahip.
Ayrıca Asmodeus’un tanrı olup, savaşı bitirdiği söyleniyor. Demon Prenslerinden Orcus zaten uzun süredir tanrı özüne sahipti. O zaman Abyss’i basmak bu kadar kolaysa Orcus önce kendi rakiplerini (Demogorgon ve Grazzt başta olmak üzere) yok edip sonra da Baator’u ezip geçerdi.
Bu yüzden Asmodeus’un Abyss’i dövdüğü senaryoyu kabul etmek, hikayelerin tutarlılığı açısından çok makul görünmüyor. Tabi esas sebep, Blood War gibi bir temanın çöpe atılmasının gereksizliğidir, o da ayrı konu.