Liveplay: Rol Yapma Oyunu İzlemek

Geek olmak için günümüzden daha iyi bir zaman yok muhtemelen. Son birkaç yıldır sinemada milyar dolarlık hasılatlar getiren süper kahraman filmlerinden tutun olimpiyat sporu olma yolunda ilerleyen bilgisayar oyunlarına, bir zamanlar “normal insanlara” anlatmakta zorlandığımız hobiler artık popüler kültürde geniş bir yer tutuyorlar. Bu furyadan rol yapma oyunlarının da (RYO) nasibini alması elbette kaçınılmazdı. Stranger Things’de Dungeons & Dragons canavarlarının temel bir rol oynaması, Community ve Futurama gibi dizilerde rol yapma oyunlarının konu edilmesi derken gittikçe daha fazla insan RYO’nun adını duymaya başladı.

Ancak bu tanınma beklenmedik bir yerden de geliyor olabilir. Türkiye’de çok bilinmese de yurt dışında gittikçe daha fazla insan RYO ile “liveplay” adı verilen oyun yayınlarıyla tanışıyor. Hatta tartışmasız en büyük RYO oyunu olan Dungeons & Dragons’ın (D&D) tasarımcıları bu tür yayınları yapanlarla oyunun liveplayciler için nasıl daha uygun yapılabileceği hakkında paneller düzenliyorlar. (Bu panellerden birini buradan izleyebilirsiniz.) Kendi RYO grubunda da çoğu insanla Critical Role muhabbeti üzerinden tanışmış biri olarak bu tür yayınların varlığının bir çok insanı hobiye kazandırdığını kendi gözlerimle görüyorum diyebilirim. Ancak bu popülerliğin her ne kadar getirileri olsa da, RYO’nun oynanan bir şeyden izlenen bir şeye dönüşmesinin beklenmedik etkileri de olabilir.

Liveplay de Neymiş?

Bilmeyenler için bu liveplay’ler nedir açıklayalım: Masada arkadaşlarınızla oynadığınız RYO’yu olduğu gibi kaydedip Twitch veya Youtube gibi bir platformda yayınlamak şeklinde tanımlayabileceğimiz bu programlar, özellikle son birkaç yıldır epey revaçta. Kimisi özel hazırlanmış bir stüdyoda çekilip durgun anları montajda kesilerek konuyor, kimisinde insanlar evlerinde masanın kenarına bir kamera koyup her şeyi olduğu gibi gösteriyorlar. Bu yayınların en ünlüsü Geek & Sundry’de her perşembe gecesi yayınlanan Critical Role. Hepsi ses sanatçısı olan (ve içlerinde Warcraft’tan Illidan ve Jaina, Overwatch’tan McCree gibi karakterlere ses veren ünlü isimlerin de bulunduğu) bir grubun D&D maceralarını konu alan program, haftada 100.000-150.000 arası izleyici topluyor.

Özellikle her bölümün standart bir RYO oyunu gibi üç buçuk-dört saat sürdüğünü (ve bırakın izlemeyi, normalde oynamak için insanları o kadar süre masada kalmaya ikna etmenin ne kadar zor olduğunu!) düşünürsek bu yayınların kayda değer bir popülariteye sahip olduğu belli oluyor. Critical Role dışında Acquisitions Inc., The Adventure Zone, Force Grey gibi belli başlı programlar de olsa da, buzdağının görünmeyen kısmında keşfetmeye değer yüzlerce farklı yayın var.

RYO yayınlarının Türkiye’de pek bilinmediğini söylemiş olsak da benzer girişimler ufaktan ufaktan geliyor: Kapı Rünü Savaşları, Toobuyplays’in canlı yayınları ve Attack Roll’ün teke tek oyun yayını gibi örnekler bunlardan bir kaçı.

Rick & Morty’nin yaratıcısı Dan Harmon’ın Harmonquest adlı bir liveplay programı olduğunu biliyor muydunuz?

Gelelim Fasulyenin Liveplay’in Faydalarına

Bu tür yayınları çok tanımayan bir RYO’cu iseniz “Arkadaşlarla toplanıp oynamak varken niye başkalarının oynamasını izleyeyim ki?” diyebilirsiniz. Ancak nasıl oturup futbol izlemenin bir zevki varsa, başkalarının oyunlarını görmenin de ayrı bir tadı olabiliyor.

Bir kere RYO oynamak (hele Türkiye’de) her zaman her durumda mümkün olan bir şey değil:

  • Çevrede ilgilenecek yeterli sayıda insan bul
  • Bu insanlarla aynı tarz oyundan zevk alacağından emin ol
  • Oyuna hazırlık için belli bir zaman ayır (hele oyun yöneticisiysen!)
  • Herkese uyacak bir gün ve saat ayarla

…derken bir bakıyorsunuz ayda yılda bir oyun oynuyorsunuz. Ancak liveplay’ler düzenli bir şekilde (genelde haftada bir) yeni bir RYO macerasıyla kapınızda oluyorlar. Hele bir de podcast formunda indirebiliyorsanız arkada başka işlerle ilgilenirken bile RYO ihtiyacınızı gidermek mümkün oluyor. Kısacası mütemadiyen meşgul modern insan için liveplay hobilerini araya sıkıştırmada güzel bir imkân sunuyor.

Dahası, bu tür bir yayında genellikle yüksek kalite bir oyun göreceğiniz neredeyse garanti. Arkadaşlarla oyununuzda kimse karaktere girmekle uğraşmıyor olabilir, ya da belki oyun yöneticiniz acemi ve sık sık kurallar konusunda tartışmalar yaşıyorsunuz. Ancak (özellikle bunu profesyonel bir şekilde yapan) RYO yayınlarında aklınıza gelebilecek her şeye daha fazla dikkat verilmiş oluyor. Özel yapım minifigürler ve setlerle oynanan savaş sahneleri, arkaplan müziklerini geçtim, oyunu oynayan ekibin sahip oldukları deneyim, rol yeteneği ve sinerjiyle beraber (yoksa niye liveplay yapsınlar?) kimi zaman kaliteli bir dizi veya filmle yarışacak yayınlar ortaya çıkabiliyor. Hele bir de oyuncuların aktör veya ses sanatçıları olduğu Critical Role gibi yapımlarda… Yayındaki profesyonellikle RYO oynamak gibi çok daha “arkadaş arasında” olmasına alıştığımız bir aktivite birleştiğinde ortaya kayda değer bir kaliteye sahip, ancak samimiyetinden şüphe duymadığımız hikayeler çıkıyor.

Kaç oyun yöneticisi bu yüze bakıp kendini yetersiz buldu kim bilir…

Herkes Matt Mercer Olmak İstiyor!

Her ne kadar bu yayınların RYO’yu yaygınlaştırmaları ve insanlara etkileyici bir eğlence programı sunmaları kayda değer getiriler olsa da, böyle yeni bir program türünün gelmesinin beklenmedik, hatta masada oynanan oyunlar için zararlı etkileri de olabilir.

En büyük (ve internette bu tarz yayınları eleştirenlerin çoğundan duyacağınız) risk, liveplay oyunların ulaşılamaz beklentiler yaratması. Normalde masada göremeyeceğimiz malzemeler, eğitimli oyuncular tarafından oynanan rol yapma sahnelerini ve daha nicelerini gördükten sonra kendi masasında bunun aynısını bekleyen insan ister istemez hayal kırıklığına uğruyor. İnternette (artık yazıda kaçıncı kere bahsettiğimi bilmediğim) Critical Role’un oyun yöneticisi Matt Mercer’a ithafen “Herkes Matt Mercer Olmak İstiyor” olarak da bilinen bu durum, insanları RYO’ya başlamaya teşvik etse de eğer ilk seferden aynı kalitede bir oyun beklerlerse iyi olmadıklarını düşünüp pes etmeye de yönlendirebiliyor.

“Doğru Tarz Bu mu?” Sorunsalı

Liveplay’lerdeki oyuncuları örnek almanın tek sorunu bu da değil. Yayında gördüğünüz oyun tarzının tek doğru oyun tarzı olduğunu düşünmek gibi bir risk de mümkün. Aynı kural sisteminde bile her masanın bir oyunu oynama tarzı farklıyken RYO hakkında katı bir fikir edinmek insanların kendi tarzlarını bulmalarını engellediği kadar hobinin gelişmesini de kısıtlayan bir şey. Belki sizin masanız (çoğu yayının aksine) herkesin 7/24 karakterini oynadığı bir yer değil de, herkesin yaptıklarını üçüncü kişi ağzından anlattığı, esprilerin havada uçuştuğu bir yerdir. Eğer masadaki herkes bu tarzdan keyif alıyorsa bunda yanlış olan hiçbir şey yok. Ancak RYO yayınları masada oynanandan daha üstün ve daha sahici oldukları hissini verdiği sürece bu hipergerçeklik nedeniyle kendi arkadaş grubunuzun gerçekliğini unutmak ciddi bir risk.

Liveplay yayınların yaygınlaşmasının topyekûn bütün hobiye etkileri de bir o kadar kestirilemez. D&D’nin isim sahibi Wizards of the Coast, gözle görülür bir şekilde liveplay yayınlara daha fazla önem vermeye başladı. Bu RYO oyunlarının kimler için yapıldığında bir değişikliğe neden olur mu diye sormadan edemiyor insan. İleride çıkan oyunların kuralları liveplay izleyicisi daha rahat anlasın diye basitleştirilir mi? Hele Türkiye gibi gençler arasında yaygın olan her şeyin şiddete sevk ettiği düşünülen bir yerde bu yayınlar popüler olursa bunun bütün RYO camiasına etkileri olur mu? Bu trendin nereye gideceği belli olmadığından bu soruların cevapları spekülasyonda kalsa da, zaman geçtikçe RYO üzerinde kalıcı etkileri olacak bir hadiseye baktığımız kesin.

Ben haftada bir 8 oyuncuyu toplamakta zorlanırken adamlar oyunlarına binlerce izleyici topluyorlar…

Şampiyonlar Ligi Ayrı, Halı Saha Ayrı

Bütün bu risklerine rağmen liveplay yayınlarının değinmediğimiz bir büyük yararı var. RYO ’ya yeni gelen insanlar için çok zengin bir kaynak sunuyorlar. Şu zamana kadar RYO ’yu merak edip hobiye girmeye çalışan insanların yapabilecekleri oldukça kısıtlıydı. İnternetten kendi çabalarıyla bir şeyler okuyup nasıl oynamaları gerektiğini deneye yanıla anlamak (ki bu da düşününce futbol oyun kurallarını indirip sadece okuduklarına göre mahallede futbol takımı kurmaya eşdeğer bir şey), ya da halihazırda RYO bilen bir gruba katılıp (ister convention tarzı etkinliklerde, ister arkadaş çevresinde) o insanların yardımıyla öğrenmek. Hangi yolu seçerseniz seçin yine de zorlu bir süreçten geçiyordunuz. Ancak artık “Bu sizin zarlı elfim orkum falan dediğiniz oyununuz ne ya?” diyen arkadaşınıza kısa bir liveplay bölümü atıp masaya geldiğinde kendisini ne beklediğini az çok gösterme imkânınız var (yine futbol metaforunu devam ettirirsek bu da bir Şampiyonlar Ligi maçının linkini atmak oluyor sanırım).

Sözün özü, eğer RYO ile ilgili tüketecek içerik arıyorsanız liveplayler size saatlerce eğlence sunabilecek materyal sunuyorlar. Sadece izlediğinizin RYO ’nun olması gerektiği hali değil de olabileceği hallerden sadece biri olduğunu unutmayın. İyi seyirler!

Yorumlar