Rol Yapma Oyunları 2: Descartes ve Wittgenstein

“RYO nedir?” sorusu hakkında konuşmadan önce iki filozof hakkında konuşmak istiyorum. Descartes aydınlanmanın babasıdır. Hem mekanik ve deterministik bir varoluşta yaşıyor olabileceğimiz ihtimalini kendisi sindirip, hem de bunun anlam ve önemini başkalarına anlatacak kadar iyi kavramış ilk insanlar arasındadır. Hızını alamamış, aydınlanmacı düşünürlere has o akılcılık kibri ile insan zihninin, varoluşun gerçekliğini anlamdan arınmış en çıplak nesnelliği ile anlayabileceğini savunmuştur. Bu anlayış dahilinde evrenin objektif gerçekliğine dair her çıkarım, yazılar ve sayılarla insandan insana aktarılabilir. Mesele en doğru aktarım yolunu belirlemektir.

Wittgenstein doğduğunda, insan zihninin her şeye muktedir olmayabileceğine dair bazı kanıtlar çoktan irdelenmiş, Kartezyen düşüncenin imkansızlığına dair homurtular yükselmeye başlamıştı. Wittgenstein trajik bir figürdür. En büyük tutkusu olan “insan deneyimini objektif zemine oturtup kanıtlama” çabası onu en istemediği noktaya çekmiş, “İnsan deneyimi tamamen özneldir, iki insanın iletişim kurması imkansızdır, ancak ortak deneyimleri oranında ortak iş yapabilirler” temalı çalışmaları, ancak öldükten sonra derlenip yayınlanmıştır.

orta

Bugüne kadar okuduğum her “FRP nedir?” yazısı eldeki soruya Wittgenstein’cı yaklaştı. Okurun sahip olduğunu düşündükleri imgelere yöneldiler. Evcilik dediler, doğaçlama tiyatro dediler, bilgisayar oyunundan ve yeşil plastik askerlerden örnek verdiler. Lakin Wittgensteincı “ortak tecrübeye dayanma” iletişimi, hitap edilenin kafasındaki tecrübenin, aktarılmaya çalışılan oyun tecrübesine yakınlığı kadar başarılı olacaktır.

Wittgenstein’cı yaklaşım ne yazık ki RYO oyuncusunun hissiyatını aktarmasının tek yolu. RYO’nun oyuncuda uyandırdığı hissiyat, Kartezyen düşünce ile analiz edilemeyecek kadar karmaşık ve kendine hastır. Kartezyen iletişim, oyunun 5 duyuya hitap eden özellikleri, matematiğe dökülebilen öğeleri ve içince barındırdığı sebep sonuçlarını aktarabilir. Ama sadece bu bilginin aktarıldığı bir yazı kendi başına RYO’nun hakettiği şekilde ilgi çekici olmayacaktır.

Anlatan ve dinleyen arasındaki ortak karşılaştırma örneği evcilik oyunu veya doğaçlama tiyatro ise iletişim yine yetersiz kalır. Wittgensteincı anlatım RYOnun özünü bir zihinden diğerine aktaramaz. İletişim için kullanılan imgelemler SADECE dinleyenin sonradan edineceği deneyim birikimini anlamlandırmasını ve bağlama oturtmasını kolaylaştırarak faydalı olabilir. RYO’yu öğrenmenin tek yolu RYO’yu deneyimlemektir. Kişinin bizzat kendisinin oyuna teşrif etmesi şarttır.

İki iletişim türü de, tam bilgi vermekten aciz olduğu için, ikisini aynı yazıda kararak kullandım. Kişisel deneyimim ve eğilimimden ötürü Kartezyen düşünce ve anlatıma yatkın olduğum için elbet Kartezyenlik ağır basmıştır. Sürç-i lisan ettimse affola.

Önceki yazı RYO hakkındaydı. Sonraki yazı RYO sistemleri hakkında olacak.

Bu yazı, "Rol Yapma Oyunları Hakkında" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar