Rol Yapma Oyunları 7: Yüksek ve Alçak Kavram
Kurguyerler “High concept” ve “Low concept” diye ikiye ayrılır. Bunları kendimce yüksek ve alçak kavram diye çevirdim ve açıkladım. Bu ayrım önemlidir, çünkü bu iki kurguyer kümesi hikayecinin karşısına farklı zorluk ve kolaylıklar çıkarır. İnsan azmederse Lego ev yapıp içinde yaşayabilir ama tuğla ev daha pratik ve uzun ömürlü iken ne gerek var?
Peki Ya Bunlar Nedir?
Büyük olaylar ve yeni fikirler üstünden giden hikayeler “yüksek kavram” hikayeleridir. Kişiler ve onların ilişkileri üstünden giden hikayelere toplu olarak “alçak kavram” hikayeleri denir.
Yüksek kavram: Abi bak şunu düşün, Marsta çok aşırı gelişmiş bi medeniyet var, ama kıtlıktan baya barbarlığa geri inmişler. Bir dünyalı kendini Marsa nakledecek bir alet bulup oraya gidiyor, orada çeşitli güç savaşları falan var onlara karışıyor. Yerlilerle takılıyor, aksiyonlar, maceralar yaşıyor.
Alçak kavram: Abi şimdi toplumun süregelen düzenine isyan eden bir asilzade düşün, Ben bu asilzadenin iç çelişkilerini, aidiyet arayışını, türlü değişik karakterle olan münasebetini falan inceleyen bir hikaye yazacağım.
Barsoom serisini var eden, John Carter isimli şahsın, Marsa gidebilmesidir. John Carter yerine rastgele başka bir kahraman koysak, Mars üstündeki maceraların içeriği az buçuk değişse de hikayenin çekiciliği azalmaz. Orada hikayeyi satan marsın üstündeki fantastik ortam kurgusudur.
Ama Drizzt kitaplarından ana karakteri çıkarıp yerine başkasını koyarsanız o seri biter. Hem de öyle böyle değil feci biter. Topluma uyum sağlama sorunu çeken sivilceli ergen kendini ne kadar Drizzt ile özdeşleştirir, onun asaletinden kaynaklı yalnızlığını kendine ne kadar derinden maledebilirse o kadar çok Drizzt kitabı okur.
Burada yüksek-alçak zıtlığı ufaktan bir kalite ölçüsü ima etse de, olay kesinlikle kalite ile alakalı değildir. Birisi olayların öne çıkması ile diğeri de karakterlerin öne çıkması ile tanımlanır. Mesela Kara Elf üçlemesi doğrudan bir karakterin iç çelişkilerini anlatır ve alçak kavramdır, İblis Savaşları üçlemesi bazı apokaliptik olayları anlatır ve yüksek kavramdır. Lakin ikisini de aynı yazar yaklaşık aynı kalitede yazmıştır.
Peki Benle Tam Ne Alakası Var?
Alçak kavram kurguyerlerde genelde mesaj kaygısı yoktur. Bir kısım ilginç karakter vardır, bir de bunlar etkileşime girsin diye uydurulmuş bir dünya vardır. Dünya ekseriyetle bu karakterler çevresinde döner ve bu karakterlerin uğramadığı köy ve şehirleri kimse sallamaz bu tür kurguyerlerde. OYlerin kendi oyuncuları için nispeten orijinal maceralar uydurması daha kolaydır, çünkü çok fazla boş alan vardır, yeni hikaye, halihazırda devam eden hikayelerin tekerine çomak sokmadan mutlu mesut devam edebilir.
Yüksek kavram kurguyerlerde mesaj kaygısı vardır. Bu mesaj okuyucuya kesin ulaşsın diye bütün dünyayı etkileyen olaylar bu mesaj etrafında şekillendirilir. Dünyanın kaderi bellidir, çünkü dünyanın kaderi verilen mesajı haklı çıkaracak, okura ibret verecek şekilde tasarlanmıştır. Bu tür dünyalar edebi olarak çok daha doyurucudur. Oyuncular hikayeye daha derin gömülüp, daha kolay role bürünebilirler.
Bu iki formül tamamen farklı ihtiyaçlara cevap verdiği için aradaki seçim dikkatli yapılmalıdır. Yoksa ya yüksek kavramda “abi dünya yok olurken biz neden at hırsızı kovalıyorduk.” ya da alçak kavramda “abi tamam dünya yok oluyor da bana ne ben atımı istiyorum.” kafasını yaşarsınız.
Neticede ergen abartısı ile beslenen bir edebi tür üzerine konuşuyoruz. Gelen savaş illa ki gezegendeki hayatı bitirecek bir savaştır, kitabın kahramanı gerekirse 1000 adamı tek tek kesecek kadar güçlüdür, kahramanın yancısı ile baş kötü arasındaki aşk çok aşırı destansıdır vs. vs. Ammaaa mantık gereği sadece bir öğe “EN ÖNEMLİ” olabilir. Bir öğe “EN ÖNEMLİ” olarak belirlendikten sonra, kalan herşey bu öğeyi bozmadan etrafında şekillendirilmelidir. Birden fazla “EN ÖNEMLİ” öğe olursa ya hikayede çelişkiler oluşur, ya da öğeler eksik kalır “EN ÖNEMLİ”liklerini kaybederler.
Son Bir Not
Yazıyı ciddi ciddi okuyanlar “Peki ya Ejderha Mızrağı serisi ne ayak? Hem çok iyi belirlenmiş bir küresel apokaliptik olaylar zinciri var, hem de Raistlin var?” diye düşündüler. O seri çok uzun bir zaman diliminde yazıldı. İlk kitaplarda Raistlin düpedüz yan karakterdir, kitaplar ilerledikçe o dünyanın en önemli varlığı haline gelir. Başlangıçta mühim olan Krynn dünyasının kaderiydi; Raistlin karakterinin yaşadığı arabesk kafası tamamen arz-talep ilişkileri içinde merkeze oturtuldu.
Ondan her kitabı ayrı ayrı ele almak aslında daha sağlıklı. Ben kısa yoldan laf anlatmak için seri isimleri kullandım.