Rol Yapma Oyunlarında Korku Öğesi – Bölüm 2: Histeri ve Sürü Psikolojisi
Histeri ve Sürü Psikolojisi…
Sürü psikolojisi’ne genellikle sosyolojik açıdan bakılır ve insandaki yalnızlık korkusu üzerine temellenen, başkalarını izleme eğilimi incelenir. Toplumu doğru okuyup, doğru zamanda doğru çıkışı yaparsanız, aynı anda herkesi yakalayamasanız bile muazzam etki yaratmanız mümkündür. Tabii biz bunu genellikle küçük bir grup insanın katıldığı rol yapma oyunları üzerinden ele alacağız.
Şimdi anlatacaklarıma benzer bir kaç örneği illa ki siz de yaşamışsınızdır. Bir gün, motorla karşıya geçiyordum. Pek gitmediğim bir istikamet olduğunu hatırlıyorum, Eminönü olabilir. Neyse, deniz aşırı dalgalıydı. Motor, özellikle boğazın ortalarında iyice sallanmaya başladı. Çoğu insan buna alışıktı, seslerini çıkarmadılar, hatta ben lunaparktaymışım gibi keyiflenmiştim. Ancak sanırım motorla fazla karşıya geçmemiş 5-6 kişilik bir grup kadın, önce gözle görülür şekilde titremeye, sonra mırıldanmaya, sonra panik içinde bağırmaya başladılar ve bu yolculara da sirayet etti. İnsanlar önce kadınlara baktılar, onların sesi perde perde yükselirken dalgalar da arttı ve herkesin yüzünde aynı panik ifadesi belirmeye başlamıştı; “Birileri bağırıyorsa durum hakikaten korkulacak gibi!” O kadar güzel bir geçişti ki, bugün hala kameraya çekmediğime yanarım. Tabii üç saniyelik heyecan dalgası, motordaki adamlardan birinin gelip bas-bariton sesiyle “Hanımlar, bağırmayın yav, yok bi şey! Aaaaaa!” diye bağırmasıyla çözüldü. Bu kısa an, benim açımdan toplumsal histerinin nasıl şekillenebileceğine dair Türkiye’de edindiğim pek çok gözlemden biri olmuştu.
Bazı oyun yöneticileri, masadaki her oyuncuyu aynı anda korkutmaya çalışır. Ancak çoğu zaman, önce bir oyuncuyu korkutmak daha güçlü etki yaratır. Bir kişi korkup konsantre olduğunda, sürü psikolojisi etkisini göstermeye başlar ve diğer oyuncular da havaya girer. J.K. Rowling’in Harry Potter’da anlattığı, farklı kişileri aynı anda korkutmaya çalışırken hiç de korkunç olmayan karmaşık formlara bürünen Böcürt’ü anımsayın. İnsanların korkuları parmak izleri gibidir, herkesinki farklıdır, kelime olarak aynı şeyden korksalar bile zihinlerindeki imgeler değişiktir. Eğer şansınız tutarsa aynı anda birden fazla frekansı yakalayan bir radyo gibi olabilirsiniz, ama belirsiz cızırtılardansa, tek ve net bir ses her zaman daha etkilidir, ne söylerse söylesin. Bırakın sadece bir kişi korksun, öbürleri zaten havaya girecektir. Oyuncularınızı iyice tanıyana kadar her oturumda gruptaki değişik bir kişinin üzerine de odaklanabilirsiniz.
Bu söylediklerim tabii ki her oyunda geçerli olacak diye bir şey yok. Oyunun çizgisine ve oyunculara göre hepsi değişkendir. Ancak bu işe yeni başlıyorsanız, olabilecek en güvenli yöntemlerden birisidir. Başka popüler taktikler de, tehdit kaynağını asla göstermeyerek her oyuncuyu kendi hayalgücüne yönlendirmeyi, ya da oyuncunun fazlasıyla tanıdık bulacağı bir şeyi korku öğesine çevirmeyi içerir ki, bundan ilerde bahsedeceğim.