Rol Yapma Oyunlarında Korku Öğesi – Bölüm 2: Histeri ve Sürü Psikolojisi

Kendi oyunlarımdan bir örnek vereyim. Açık havada oynadığımız bir LARP’tı. Oyuncuları bir geceliğine kamp yapmaya Erikli Yaylası’na götürmüştüm ve senaryo bir kazı alanında geçiyordu. Gerçek arkeologlar gibi kazı evlerimiz yoktu, bu nedenle çadır kurduk ve kamp ateşi yaktık. Atmosfer takviyesi yapmama hiç gerek yoktu, yayladaki ağaçların altına dahi sinmiş sisler bana fazlasıyla yardımcı oluyordu.  Bir önceki yazımda bahsettiğim gece ve gündüz etkisini denemeye niyetliydim. Oyuncuları alana gündüzken getirmiştim, çadırları kurarak yerleşmişler ve öğleden sonra sularında karakterlerini canlandırmaya başlamışlardı. Daha önceden masa üstü stili bir kaç ön oturum oynayarak onları hem bölge hakkında bilgilendirmiş, karakterlerine alışmalarını sağlamıştım. Köylüler, kazı alanında düşmüş bir savaşçının ruhunun dolaştığını söylemişlerdi. Oyuncularıma yapacağım bir sürpriz vardı. Oyunda olmayan bir kişiyle anlaşmıştım; alanın biraz ötesinde çadır kurmuş ve bir savaşçı gibi görünmesini sağlayacak zırh, kılıç, pelerin giymişti. Gündüz olsa olsa yanlışlıkla bölgeye gelmiş bir tiyatro oyuncusu gibi görünürdü, oysa gece, sislerin arasında böyle değildi.

Ormanlar, gece gündüz etkisinin oyuncular tarafından en çok hissedileceği yerlerdir. Resimdeki bir Park Orman, ama Karadeniz ormanı bile olsa, gündüz cennete benzese dahi gece verdiği gerilim etkisi değişmez.

Ormanlar, gece gündüz etkisinin oyuncular tarafından en çok hissedileceği yerlerdir. Resimdeki bir Park Orman, ama Karadeniz ormanı bile olsa, gündüz cennete benzese dahi gece verdiği gerilim etkisi değişmez.

Planın ikinci aşamasıysa, sürü psikolojisiydi. Bu adamı birdenbire tüm grubun ortasına çıkarırsam, bütün oyuncular görecekti ve hepsinin birden nasıl tepki vereceğini hesaplamam mümkün değildi. Ben daha güvenli yolu seçtim, orman içinde tuvalet için uygun yer bulma gerekçesiyle bir kaç tanesini benimle ormanın derinliklerine doğru yürümeye ikna ettim. Daha önceden yürüyüş mesafesini dakika tutarak hesap ettiğim için, aktör dakikası dakikasına ne zaman geleceğimizi biliyordu (10 yıl önce cep telefonları bu kadar iyi çekmiyordu, çekseydi de kullanmazdım, bu yine şanstı çünkü mahsur kalmışlık hissini tetikliyordu). Alanı da seçmiştim, karşıdan gelenin tabak gibi görüneceği doğal ağaçlık bir kavşaktı. Oyuncuları her yerden sis fışkırırken karanlıkta oraya yürüttüm, sonra da “işimi görmek” bahanesiyle kendim de ortadan kayboldum.

Ben bir kaç dakika ortaya çıkmayınca tedirgin olup seslenmeye başladılar; bu ilk kademeydi. Aktörün ayak sesleri ikinci kademe tedirginliği yarattı, bir an sessizlik oldu. Onları da anlamak lazımdı, birden tanımadıkları zırhlı kılıçlı, pelerinli biri karanlıkların içinden beliriverince neye uğradıklarını şaşırdılar. Sessizlik uzadıkça telaşlanmaya başladım, nasıl tepki vereceklerini %100 kestirmeme imkan yoktu. Neyse ki en sonunda aralarındaki bir kız bağırdı; “Bu kim yaaa?!” Sonrası beklediğim korku ve adrenalin patlamasıydı, diğerlerinin olduğu alana doğru koşmaya başladılar ve ben de yerimden çıkıp onlarla koştum, sürü psikolojisi etkisini göstermişti; olayın içyüzünü biliyordum, korkulacak bir şey olmadığını biliyordum, kendim ayarlamıştım. Ama döndüğümüzde hepimizin elleri ve sesi titriyordu. Gerçekten filmlerdeki gibi olmuştu; bir grup insan bir şey görür, ne olduklarını anlayamazlar ve panikle bağırarak olanları anlatırlar. Burada oyuncuya da şans verirsin; inanmak ya da gülüp geçmek. Oluşturulan bir arama partisi, o oyunda gerilimin devamlılığını sağlamıştı. Kendi senaryonuza ve ortamınıza göre doğru ve az risk içeren ayarlamaları yaparsanız, genellikle sonuca ulaşırsınız. Başaramazsanız da yılmayın, başarısızlıklar olmadan nasıl yapmanız gerektiğini öğrenemezsiniz zaten.

Şimdi, tabii ki cinsiyet ayırımcılığı yaparak masanızda kız varsa önce onu korkutun demeyeceğim. Ama kız oyuncular böyle durumlarda daha fazla havaya girerler, bu bir gerçektir. Bu kolay korkmalarından çok, konsantrasyonlarının daha yüksek olmasından kaynaklanır, tedirginlik eşiğini çabuk aşarsınız. Ancak unutmayın, kadın çığlığının insan psikolojisi üzerinde güçlü bir etkisi vardır. Bunun tam nedenini bilip de açıklayacak bir uzman değilim, yine insandan insana değişir elbet. Ama avcı hayvanlarının çoğunun kükreyince tiz ses çıkarmasından kaynaklanan içgüdüsel bir alarm etkisi veya doğurgan/ hassas olanı koruma içgüdüsüyle karıştığını sanıyorum. Kadın çığlığı çok sık kullanılan bir efekttir. Dikkat edin, özel efekt sitelerinde kadın çığlıkların çok daha fazla olduğunu göreceksiniz.

Bu yazı, "Rol Yapma Oyunlarında Korku Ögesi" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar