Rol Yapma Oyunlarında Korku Öğesi – Bölüm 2: Histeri ve Sürü Psikolojisi
Tekinsiz Vadi (Uncanny Valley) Etkisi
En açık anlatımıyla, insanlar doğadaki her şeye yüz atfederler. Ayın, güneşin hep yüzleri vardır, daha çocukken boyama kitaplarında görmüşsünüzdür. Bir ara Mars’ta bile yüz gördüklerini iddia edenleri hatırlayın. Ya da bizim ülkeden bir örnek vereyim, her dağda insan yüzü, genellikle Atatürk yüzü görenleri düşünün. Carl Sagan, “Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı” adlı kitabında, bunu beynimizdeki şekil seçme düzeneğinin ilgisiz bir takım ayrıntılar içinden yüz çıkarma konusunda etkin olmasıyla açıklar ve bunun geliştiğini söyler. Yani bir milyon yıl önce doğan bir bebek ona gülümseyen tanıdık bir yüzü ayırt edemezdi, oysa şimdi edebiliyor. Algımız böyle.
Masahiro Mori adlı bir robotbilimci tarafından 1970’de dile getirilmiş Tekinsiz Vadi varsayımı, insanımsı yüz hatları olan ama insandan kesinlikle ayırt edilebilen robot yahut oyuncaklara sempati duyulacağını, ancak insana benzerlik arttıkça tuhaf bir şekilde nesneyi yabancılaştıracağımızı söyler. Yukarıdaki grafikte göreceğiniz çukur bölge, Tekinsiz Vadi’dir ve bir çok korku filminde oyuncak bebeklerin kullanılmasının, günümüzde hızla artan zombili filmlerin de nedenidir. Bu nedenle pek çok insan özellikle porselen bebeklerden tedirgin olur, Madame Tussauds’da tamamen yalnız başına gecelemek isteyecek pek az kişi bulursunuz.
En standart taktik, eğer evinizde varsa oturacağınız yerin arkasına porselen bebekler koyun. Oyuncuların bakışlarının sık sık oraya doğru kaydığını göreceksiniz. Senaryosal olarak, tasvirlerinizde bazı objeleri daha insanımsı anlatmaya çalışın. Oyuncu ormanlık bir alandaysa, ağaçları buruşuk, boğum boğum ve akla kırışık yüzleri getirecek şekilde tasvir edin mesela, çok klasik ama genelde çalışan bir taktiktir. Empati hissi güçlenecektir.
3. yazıda korku tarzları, mekan, ses ve müzik etkisinden bahsedeceğim.