Rol Yapma Oyunlarında Korku Öğesi – Bölüm 3: Korkunun Türleri

Korkunun Türleri Üzerine…

Korku taktiklerine devam etmeden önce, genç okuyucularımız ya da bu türe ilk kez bulaşanlar için bazı temel noktaları açıklamam gerekiyor. Önceki iki yazıda, ağırlıklı olarak insanların hayatta kalma içgüdüsüne yönelik korkutma taktiklerini anlattım. Sürü psikolojisi ve histeri gibi psikolojik etkenlere de girdim, ancak her iki konuyu da derinleştirmeden önce dünyada bugüne kadar bu işin nasıl yapıldığını açıklamam yerinde olacak. Korku türü çeşitleriyle başlayabiliriz.

Öncelikle, bugünlerde liselerdeki müfredat nasıl bilmiyorum, ama ben korku edebiyatını asla okulda öğrenmedim. Lisedeki edebiyat öğretmenimin Stephen King ve H.P. Lovecraft’e burun kıvırıp önüme divan edebiyatı kitabını dayadığını hatırlıyorum (Dersteyken sıranın altında bunları okumama da kızmış olabilir tabii). Anlattığı konu bir öğrencinin ilgisini çekmiyorsa, ilgi uyandırmanın başka yöntemlerini aramaktansa notla korkutmak, ne yazık ki Türk eğitim sisteminin klasiklerindendir. Nitekim üniversitede de durum değişmedi. İkinci sınıftaki edebiyat öğretmenim, açık açık korku romanlarını edebiyattan saymadığını söylemişti. Bu beni çok şaşırtmıştı, aşk romanları edebiyattan sayılıyordu da, korkunun suçu neydi? Acaba kendisi ilk gotik korku yazarı olarak kabul edilen Horace Walpole’un Shakespeare hayranı olduğunu ve Macbeth’ten ne kadar etkilendiğini biliyor muydu? Ya da sinema endüstrisinde kullanılan ilk canavarlardan birinin Victor Hugo’nun Quasimodo’su olduğunu? Korku edebiyatı denince, neden sadece belli yazarların isimlerini hatırlamak sığlığını gösteriyorduk? Neden ilk aklımıza gelen kişi Stephen King’di de, Bronte Kardeşler değildi? İnsanoğlunun entrikalarını, karmaşık hatta varoluşsal duygularını betimleyen kitapların ve filmlerin en başarılılarının da korku öğeleri kullandığını neden gözardı ediyorduk? Tabii ki benim bu soruları sorduğum zamanlar 90’ların ortaları, 2000’lerin başlarıydı. Bugün genel algı çok değişti. Bu sorular elbette başkalarının da aklında varmış ki, korku öğelerinin ana akıma yansıtılışını çok daha sık görmeye başladık. Korkunun türlerini de değişen bu algıları gözeterek inceleyeceğiz. Öncelikle söyleyeyim, bu çeşitlendirme kesin öğeler içermiyor. Bir korku hikayesi,  sayacaklarımdan bir kaç tanesini içerebilir.

Castle of Otranto

Castle of Otranto

Gotik Korku

Bilinen en eski ve popüler korku türüdür. Çoğu araştırmacı, bilinen ilk korku eserinin 1764’te Horace Walpole tarafından yazılmış Otranto Şatosu olduğunu kabul eder. Bu tür genellikle “bilinmeyenden korkmak” üzerine şekillenir, hikaye örgüsü yine genellikle dedektiflik (Morgue Sokağı Cinayetleri,  Edgar Allan Poe) , bilim-kurgu (Frankenstein, Mary Shelley) , gizemcilik (Ubbo-Sathla, Clark Ashton Smith) gibi faktörlerle ilerler, güçlü bir romantizm de (Bram Stoker, Dracula) içerebilir, özellikle mekan kullanımı çok etkilidir. Terk edilmiş köşkler, eski şatolar, lanetlenmiş köyler, ağaçları kanayan ormanlar gibi. Korkunun kaynağı bazen tasvir edilir, bazen edilmez ve kişinin hayalgücüne bırakılır. Genellikle insani olmayan varlıklar ya da başkalaştırılmış insanlar kullanılır ki, bir önceki yazımda bahsettiğim Tekinsiz Vadi Etkisi’ni tecrübe etmeniz mümkündür. Gotik korku türü  1920’lerde zirve yaşamasına rağmen rağmen, ilerleyen yıllarda fazlasıyla yalnız kalmış bir türdür. Bunun önemli nedenlerinden biri, çoğu 18. yüzyılı yansıtan tektipleşmiş karakterlerin hızla değişen değerler ve gelişen teknoloji nedeniyle topluma hitap edemeyişidir. Günümüzün popüler korku yazarları, gotik korku akımından miras aldıkları varlıkları yahut atmosferi, yabancılaştırma faktörünü koruyarak hikayelerine dahil etmişlerdir. Ancak 2000’lerin ortalarına doğru Uzakdoğu sinemasından edindiği korku malzemelerini de tüketen Hollywood devreye girince, işin renginin değiştiğini görüyoruz.

Blair Witch'in afişi olan ünlü monolog sahnesi ve Heather. Korkunun gözlerden yansıtılmasının en iyi örneklerindendir.

Blair Witch’in afişi olan ünlü monolog sahnesi ve Heather. Korkunun gözlerden yansıtılmasının en iyi örneklerindendir.

Bu yazı, "Rol Yapma Oyunlarında Korku Ögesi" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar