Rol Yapma Oyunlarında Sınırlar Yaratıcılığı Besler!
Selam! Rol yapma oyunlarında önemli bir konudan konuşacağım bugün sizlere: Sınırlar!
RESTRAINT ENCOURAGES CREATIVITY – day[9]
Bazı kişiler, sınırların yaratıcılığı yok ettiğini, rol yapmanın sadece tamamen özgür olduğumuzda yapılabildiğini; aksini iddia edenin ise ahlaksız ve rol yapma düşmanı munchkinler olduğunu iddia eder. Bu bazı kişiler halt eder!
Özgürlük düşmanı olduğum zannedilmesin, bu yazıda onu savunmayacağım. Bu “bazı kişiler”in aslında rol yapmadan kasıtlarının Chaotic Neutral – Chaotic Evil arası bir yere denk geldiğini ve diğer hiç bir rol yapma çeşidini akıllarına dahi getiremediklerinden kısaca bahsetmiş olayım. Halbuki, istedikten sonra çok daha geniş imkanlarımız var. Peki bu imkanlara nasıl ulaşacağız?
Sınırlar
Rol yapmanın gerçek zevkine varabilmek için, oynayacağımız karakterimizi iyi tahlil etmemiz gerekiyor. Bunu da yine bizim insanımız “zayıflıkları belli olsun” diyerek geçiştirir. Ama mesele, zayıflıklardan daha derine iner. Bir paladinin iyilik uğruna çektiği zorluklar “zayıflık” değil, “sınırlar”dır. Yani kendisi olması ile gelen bazı özelliklerdir aslında.
Sınırlar, karakterimizin durumlara karşı nasıl tepkiler vereceğini belirlemeye yarar. “Suçlu bile olsalar hiçbir akıllı canlıya kötü davranılması, onların suistimal edilmesi bana uymaz” gibi kriterler koymamız, yerine göre bizim karakterimizle kendimiz arasında farklılıklar oluşturabilir. Çünkü gerçek hayatta bunu savunmuyor olabiliriz, fakat oyun dışı olarak farklı düşündüğümüz konularda değişik karakterler canlandırmak, yaratıcılığımızı geliştirir ve olaylara farklı açılardan bakabilmemizi sağlar.
Bazı kişilere göre (daha öncekinden farklı bazı kişiler olabilir bunlar) rol yapma, gerçekte olmadığımız kişileri canlandırmaktan ibarettir. Her zaman için bu doğru olmasa da, çoğunlukla doğrudur. Çünkü böyle yaptığımız zaman bir orcun, bir kara elfin, bir hobbitin gözlerinden dünyaya bakma konusunda beynimizi zorlar ve dünyaya/olaylara karşı özgün fikirler geliştirebiliriz. Hatta benim görüşüme göre, bu sayede farklı insanlara karşı empati bile geliştirmek mümkün.
Gönüllülük ve Mücadele
Sınırların belirlenmesi konusunda ince bir nokta var. Belki de en önemli konu bu. Sınırları oyuncunun “kabul etmesi”. Yani dayatılandan ziyade, üzerinde düşünüp neden orada olduğu belli olan sınırlar ancak işe yarar. Diğer türlüsü çoğunlukla işe yaramaz. Yani sınırlar konusunda en önemli şey, sınırların gönüllü olması.
İkinci ince noktamız ise mücadele. En kolay yaptığınız ve sürekli tekrar ettiğiniz rol yapma, sizin yeteneklerinizi geliştirmez. Farklı ve belki alışkanlıklarınıza ters gelen rolleri hakkıyla yerine getirmeye çalıştıkça, yeni fikirler bulma konusunda o kadar gelişeceksiniz. Bu yüzden sürekli kendinize meydan okumalı ve özellikle “rahatlık”la mücadele etmelisiniz. Çünkü aslında “rol yapma şöyle olur, böyle olmaz” diyenler, sadece kendi rahatlık alanlarını rol yapma sanan tipler oluyor.
Kitaplarda Yazan Sınırlar
Sınırlar kitaplarda yazarsa ne olur? Bir şey olmaz. Örneğin; bir elfin insandan farklı olduğunu, kafasının farklı çalıştığını kabullenmek yaratıcılığı öldürmez. Yazmasa da düşünmen gereken bir şey bu zaten. Geceleri, gündüzleri kadar iyi görebilen bir ırkın yaşamının insandan farklı olacağı kesin. Bunu yazıp yazmamasının aslında rol yapmayı etkileyecek bir yanı yok, tabi üzerinde düşünenler için.
Kitapta yazan sınırlar arasında en büyük tartışma konusu olanlar, tabi ki yönelim/ahlak sistemleri. Karakterlerin ahlaki tutumlarını belli bir mantığa oturtmaya çalışan bu kural ya da öneriler, genelde tepkiyle karşılaşıyor. Çünkü ne kadar detaylı hazırlanırsa hazırlansın, ahlaki sınıflandırmalar, yaşayan bir insanın detaylı karakterini bize sunamaz. İster yönelim olsun, ister ahlak, ister başka bir şey; temelde bu sistemlerin içeriği, tasarlandıkları oyunun içeriğindeki mevzulara verilen cevaplarla ilgilidir.
Yönelim sistemleri, her ne kadar (eşyanın tabiatı gereği) gerektiği kadar detaylı olamasalar da, kendimize koyacağımız sınırlar açısından önemli ipuçları verirler. Kafamıza göre bir an iyilik, bir an kötülük, çıkarımıza göre adam öldürmek ya da yardım etmek gibi seçenekler yerine, bunları kendi içinde tutarlı ve bir hikaye çerçevesinde yapmamızı sağlarlar. Hatta, D&D’de olduğu gibi bazen iyiler ve kötüler arasındaki farkları bile belirterek karakterlerin detayları ile ilgili harika fikirler verebilirler.