Rol Yapma Oyunlarında Sınırlar Yaratıcılığı Besler!
İyice Abartmak
Rolümüzü ne kadar çok belirler ve sınırları iyi çizersek, o kadar özgün bir karakter oynarız. Hatta, oyun dışı bu aşırı belirli durum; oyun içi kaotik karakterler için bile geçerli. İki karakterin aynı durumlara tepkilerini belirleyelim. İkisi de “iyi” ama, biri kuralcı (lawful) iyi diğeri kural tanımaz (chaotic) iyi olsun.
Masumların zarar görmesine ikisi de tepkisiz kalmayacak. Bunu nasıl yapacakları konusuna gelirsek, kuralcı karakter zararlıları yakalayıp otoritelere teslim etmek ya da (dönüşü olmayacak kadar kötü veya acil tehditlerse) öldürmek konusunda oldukça nettir. Kaotik karakterin ise masumların zarar görmesine ne şiddette müdahale edeceği olayın yarattığı duygu yoğunluğuna bakabilir. Dikkat edin, ikisi de yakaladıkları kötülere, masumlara zarar verdiler diye işkence etmez. Bu, kaotikliğin/kuralcılığın değil iyinin sınırlarındandır.
Başka bir örnekte; kendisiyle evlenmek isteyen iki kişiden daha çok sevdiği A ile ya da ailesinin desteklediği B ile evlenme konusunda karakterlerin tutumlarını ele alalım. Kuralcı bir karakter, eğer ki B karakterinden nefret etmiyorsa “neredeyse her zaman” değerlendirmeye alır. Çünkü toplum bağları da bencil istekleri kadar, belki daha önemli gelir kendisine. Kaotik karakterin ise bu konuda “neredeyse her zaman” kalbinin sesini dinleyeceğini ve daha çok sevdiği A ile evleneceğini söyleyebiliriz. Dikkat edin, bu sefer daha çok seçeneği olan kuralcı karakter oldu.
Sadece iki örnekte bile iyi karakterler arasında çok temel farklar oluşturduk. Bunu, herhangi bir oyunda sadece ahlaki değil, kafayı kullanmak gereken her konuya aktarırsak oldukça önemli bir konu haline geliyor.
Mesela seçtiğimiz sınırlara bir örnek olarak ırkları ve hatta sınıfları verebiliriz. Savaşa girdiğimizde elf savaşçı ile elf korucunun davranışları ve seçimlerinin farklı olacağı gibi, insan büyücü ile cüce barbarın yaklaşımları bile tamamen farklı olabilir. Hatta iki “kuralcı insan savaşçı” arasında yaklaşım farkları koyabiliriz. “Benim tekniklerim rakipleri güçsüzden-güçlüye öldürmeyi gerektiriyor.” deyip güçsüz gördüğünden dövüşmeye başlayabilir. Diğeri ise “öncelikle büyü kullanıcılarından başlarım” diyerek taktiğini buna göre belirleyebilir.
İşin Zevki
Kendimize sınırlar koymamızın zevki, oyunu oynadığımız hikayenin içine iyice girmemizden (immersion) kaynaklanır. O seçimleri yaparken karakterimizin neler düşüneceğini, geçmişinde bu seçime neden olacak neler yaşamış olduğunu, sonuçlar konusundaki beklentilerini filan düşünürken iyice hikayenin bir parçası oluruz. Ve zaten rol yapma oyunları oynamaktaki EN BİRİNCİ amacımız o hikayenin içinde hissetmek değil mi?
Velhasılı kelam, “kafama göre takılırım”dan daha detaylı rol yapma yöntemleri için, kendimize bazı sınırlar koyup bunlara riayet ediyoruz. Bunlara riayet ettiğimiz müddetçe de daha çok keyif alıyoruz.
Bu konudaki fikir ve yorumlarınızı bekliyorum. İyi oyunlar.
EKSTRA OKUMA İÇİN TIKLAYIN!