Rol Yapma Oyunu Dosyaları – Eclipse Phase
Zihnin bir yazılım; Programla.
Bedenin bir kabuk; Değiştir.
Ölüm bir hastalık; Tedavi et.
Yok oluş başlıyor; Savaş.
21. Yüzyıl’da dünyanın durumu beklenenden daha kötü bir hal almıştı. Devletler, kendi aralarında süren petrol ve enerji savaşlarıyla zayıflamaya devam ediyordu. Elbette bu küçük çaplı savaşlar, sonradan gerçekleşen kuraklık savaşlarının yanında bir hiç sayılırdı.
Zaman geçtikçe insanlık, su ve birkaç parça ekmek kırıntısı için birbiriyle savaşan devletlerin uyguladığı ağır politikalarla günden güne isyana sürükleniyordu. Devletlerin arasında süren savaşlar sayesinde, her dönemde olduğu gibi bu karmaşadan da kazançlı çıkanlar yine şirketler olmuştu. Savaş teknolojileri geliştikçe, şirketler bitmek tükenmek bilmeyen savaşlar sayesinde gerçek birer güç haline gelmeye başlamışlardı.
Düşüşten on yıl önce, insanlık birbirini yok ederken şirketler büyüdü. İnsanlığın kontrolünü devletlerin elinden alıp, kendi politikalarına uygun halde dünyayı yönetmeye başladılar. Artık Hypercorps olarak anılan bu güç, her biri kendi alanlarında çok daha fazlasını elde etmek için sürekli çalışıyorlardı. Sadece dünya değil, açlıkları Güneş Sistemi’nde Mars’ın ötesine kadar uzanmıştı. Geçmişte, uzaya gönderilen robotlar ve insansız uzay araçları ile dünya dışında yaşanabilecek her türlü bölgeyi araştırdılar ve yavaşça Güneş Sistemi’ne yayılmaya başladılar.
Bu süreç içerisinde, Şirketler kendi içlerinde tıpkı devletler gibi farklı görüşlere ayrıldılar. Sosyalist, Anarşist ve daha bir çok farklı görüş sahibi şirket, biyoteknoloji ve nanoteknoloji alanında yeni teknolojiler araştırmak ve geliştirmek için rekabete girdi. Hatta bu süreç içerisinde, insanlığın Pod İnsan adını verdiği, yarı biyolojik-yarı robotik yaşam formları türetilmişti.
Şirketler, yeni oyuncakları ile eğlenirken, zavallı Dünya yavaşça ölüyordu. Elbette Dünya’yı kurtarmak, beklenilenden daha tehlikeli ve pahalıya mal olacaktı. Yine de insanlık hala bir iyileşmenin olacağını düşünüyordu. Elbette, Titanların varlığı hesaba katılmamıştı. Haklarında hiçbir bilgi yoktu, kim olduklarını kimse bilmiyordu, buna rağmen ellerinde kritik bilgiler vardı. Dünya’ya gönderilen nörolojik virüsler yüzünden, milyonlarca insan öldü ya da Titanların kontrolü altına girdi. Savaşlar büyüdü, insanlık yok olmanın eşiğine gelmişti.
İnsanlar kaçmaya başladı, hala yeterli teknolojiye sahip olmasalar da, ellerinde başka bir seçenek yoktu. Bir zamanlar Güneş Sistemi’nin başka bölgelerinde kurulan kolonilere doğru, Dünya’yı geride bırakarak ayrıldılar. Düşüşte yaşanan savaşlarda ve kaçış döneminde, dünya nüfusunun %95’i yok olmuştu ve geride kalan insan sayısı yarım milyarı bile bulmuyordu. İnsanlık, yeni geleceğini bulmak adına Güneş Sistemi’ne dağıldı.
Oyunun tarihi, basitçe oyunun konseptini bize anlatmakta yeterli aslında. İnsanlık Dünya’yı kendi eliyle yok etti ve uzayda kendine yeni bir yaşam kuruyor. Elbette bunu yaparken, bitmek bilmeyen soğuk teknoloji savaşları devam ediyor. Oyunda oynayabileceğiniz karakterler de, yeni nesil insanlar olarak bilinen Transhumanlar.
Temel olarak bilinen Transhümanizm’in dışında, artık insan bedeni mekanik ve sentetik bir takım dönüşümler geçirmiş varlıklar halini almış bulunuyor. Belki de, oyunu en çok çekici kılan bilim kurgu özelliği de bu. Karakterinizin yapısını belirlerken, birçok oyunda var olan fakat biz oyuncuların pek üzerinde durmayıp, hızlıca atladığımız “Background” kısmı, oluşturacağınız karakterin temel taşlarından biri. Oyundaki bir diğer farklılıksa, sabit ve kısıtlı bir “Sınıf” mantığının olmaması. Başlangıçta seçeneğiniz Öz geçmiş (Yani geldiğiniz gezegen veya habitat) ve Hizipler (ki bunlar genelde Hypercorps denilen şirketler) karakterinizin konseptini belirliyor. Diğer oyunlardaki “Irk-Sınıf” mantığının biraz daha farklı ve çeşitli versiyonu diyebiliriz.