Teknolojisi Gelişik Üç Fantastik Diyar

Büyü ve teknolojinin ilişkisini, hikaye öğesi haline getiren üç kurguyeri sizinle paylaşmak istedim.  Her biri ayrı bir dünya görüşünü temsilen seçildi, hepsi rol oyunları tarihinde mühim yeri olan eserler.  “Bilim nedir? Büyü yenir mi?” gibi sorulara hiç girmedim, zira o meseleler pek net değil ve bu tartışma aralarındaki ilişkiyi keskinleştirmek yerine bulandıracaktır. Onun yazısı ayrı olacak. Sonuçta saban da teknolojdir, tavuğun evcilleşmesi de teknolojidir, metamagic featlerinin ilk kez icad edilmesi de teknolojidir. Teknoloji, büyü ve bilimden bağımsız bir olaydır.

Sonradan eklenen açıklama: İşbu yazı kesinlikle adı geçen ürünlerin derinlemesine incelemesi değildir. Hakkaniyetli inceleme arayanlar için dip tarafa STK sayfasına giden düğme koydum.

Eberron

Eberron, özelllikle alışılagelmiş fantazi edebiyatı kalıplarını yıkmak hatta o dönem yeniden yükselişe geçen *punk akımları üzerinden prim yapan bir diyardır. Dünyanın bazı yerlerinde büyü gücü kullanımı tabana nispeten yayılmıştır. Yaygınlaşan büyü kullanımı ile bu toplumların düzeni şekillenmiş, bizim kişisel seviyede daha alışık olduğumuz toplum düzenleri oluşmuştur. Hatta büyülü gözetlemenin bolluğu üzerine kurulu Orwellvari bir  toplum bile vardır.

Buna karşın Eberron bir sosyoloji çalışması gibi okunmamalıdır. Yazar yanyana gelmesi saçma olan bazı toplum modellerini aynı kıtada yanyana koymuş. Bunun nasıl mümkün olduğunun açıklamasını da “büyü var ondan oldu” diyerek geçiştirmiştir. Bizim toplumumuzdaki ürünlerin muadilleri, büyüsel bilgi ile uyumlu olacak şekilde yeniden hayal edildiği için, işbu ürünlerin yarattığı toplumsal düzenin aynen oluşacağı varsayılmıştır.

Büyüyle uçan gasp çetesi.

Büyüyle uçan gasp çetesi.

Castle Falkenstein

Castle Falkenstein bir alternatif tarih eseridir. Mike Ponsmith “Dünyada büyü olsa nasıl olurdu?” sorusuna cevap aramıştır. Tabi, asıl amaç, ilginç hikayeler vasıtasıyla kitap satmak olduğu için yine de bir sosyoloji çalşması değildir, ama Eberrondan daha iyi temellendirmeler vardır. Ejderhalar doğal bütü yetenekleri sonucu zeka evrimleştirmiş uçan sürüngenler olarak kurgulanmıştır. Deli bir büyücü avrupayı ortadan ikiye yardığı için büyük kara savaşları yaşanmamıştır.

Sanayi devrimi gerçek geçmişte olduğu gibi gerçekleşmekte, büyü de hem üretim hem de savaş için kullanılmaktadır. Büyü, evrenin fiziğinin bir uzantısı gibi ele alınır, makinalar büyü üretebilir ve büyüler makinaları etkileyebilir. Büyü analiz edilmeye açıktır. Yazar büyü ile dengelenen bir sanayi atılımının gerçek viktoryan dönemin aksine mutlu ve parlak bir dönem olacağını varsaymıştır.

Buhar çağı ve elfler.

Buhar çağı ve elfler.

Shadowrun

Shadowrun, büyüsü öldükten sonra teknolojide çok ilerleyen bir dünyada büyünün yeniden doğmasıyla meydana gelen elfli, goblinli cyberpunk bir düzeni anlatır. Burda büyü ve teknolojinin etkileşimi daha çetrefillidir. Çünkü; bizim evrenimizden kopya edilen teknoloji ile fantastik büyü hem aynı evrende var olur, hem de birbirleri ile etkileşebilirler.

Bu mevzu üstüne pek kafa yorulmamıştır, kitaplarda derin açıklaması yoktur. Hikayenin olduğu şekliyle harika olduğu varsayılır ve oyuncuların çok didiklememesi önerilir. Bu büyü ile teknolojinin aynı dünyada bulunmasına verilen kaçamak bir cevaptır. Büyü varken teknolojinin gelişmesi yerine “büyü bi ara yoktu o ara teknoloji kastılar” denmiştir.

SR519201080_s

Sonuç?

Yukarıda örneklediğim gibi, toplumun kullandığı alet edevat ille de bilimsel bilgi ile oluşturulmak zorunda değil. Mühendis de, büyücü de evrenin temel kuvvetlerini manipüle ediyor. Evrenin temel kuvvetlerini nasıl manipüle edeceğini anlayan adam, kullandığı metodlardan bağımsız olarak, hayatı kolaylaştıracak ürünler ve fikirler üretebiliyor. Yoksa sokak çeteleri birbirine ha barettayla kurşun sıkmış, ha wandla magic arrow atmış, ne farkeder?

Evrenin temel kanunlarının değişmezliğine veya değişkenliğine bakmak lazım. Büyücülerin ve tanrıların kudretinin sınırlarını incelemek lazım.Eğer eserin derdi özellikle büyü hakkında fikir beyan etmek değilse bu zor olacaktır. Ondan çok kasmamakta da fayda var. Her eser bir İMÇ’yi tatmin edecek kadar tutarlı yazılmıyor.

STKdan uzun inceleme okumak isteyenler buraya.

Yorumlar