Bu dünya kişilikli bir dünya. Doğrusu yanlışı çok belli. Çok kendine özgü bir dünya. Karaktersiz bir sistemi Ilgana’ya çevirmek bu yüzden her seferinde yetersiz kaldı. Örneğin GURPS ve d20, belli bir dünyaya yönelik sistemler değil de, istediğin dünyaya uyarla diye yapılmış sistemler. Ama yine de değiştirilemez varsayımları var. Halbuki, Ilgana’nın ihtiyacı kendi radikal tavrı yüzünden, buna uygun bir yaklaşım ve dünyayı temeline alan bir sistem gerekiyordu. Mehmet’in bunu Sagu’da becerdiğini düşünüyorum.

S: Şunu merak ediyorum. Mesela, bir sistemi ele alıp onun öğelerini çözümleyip uyarlamak dakikalarımı alıyor. Ben Sagu’yu karşıma aldığımda, çekirdek mekaniğini çözümleyip uyarlamam aynı derecede kolay olacak mı? Mesela batılı hikâye sergilemek ya da hakiki bir Dede Korkut hikayesine uyarlamak ne kadar kolay?

M: Şöyle anlatayım, sistemimizde 6 tane Ilgana’ya spesifik rolümüz var. Oyuncular bu rolleri oynuyor.

S: Yeni bir rol yaratmak çok mu zor mesela?

M: Hm; yeni bir rol yaratmak, mesela Pathfinder’da yeni bir sınıf yaratmaktan daha zor değil.

Ö: Ama daha kolay da değil.

M: Sagu bu şekilde yeni roller yaratarak başka tarz bir setting oynatmak için eksik veya fazla değil. Ilgana’ya has yapılmış mekanikler ve roller dışında çok zorlanmazsın. Rol üretme süreci biraz zaman alacaktır. Çünkü dünyaya çok bağlılar, ve başka bir settinge götürdüğünde bazı şeyler kullanılamayacak.

Nasıl Ulaşılacak?

S: Peki Sagu’nun kitabı ne zaman çıkıyor?

M: Sagu’nun şu anda kitap olarak çıkmasını planlamıyoruz. Şu anda bir web sitesi var. Aslında kitaplara başka sebeplerle gerek olmazsa, veya istek gelmediği sürece; Sagu, SRD olacak.

S: Neden?

Ö: Kitabı yayınlayıp da sonra kitaptaki kuralları 2 ay sonra değiştirmemiz gerektiğinde bunları yama notları yapıp kitapların üstüne yapıştırma yaklaşımını doğru bulmuyorum. Bu bir. Bunu kitap haline getirmenin tek bir sebebi olabilir; satmak. Ne kadar satar belli değil, masrafını çıkarmama tehlikesi var. 200 tane satarsan öpüp başına koyman gerekir, Türkiye’de kaç tane FRP’ci var sonuç olarak? Zaten alan da grup şeklinde alır, bir tane alır.

Playtest

S: Peki, alfa test grubundan gelen geri bildirimler nasıl?

M: Test grubundan gelen geri bildirimleri başka bir arkadaşımız yönetiyor. Belli bir sayıya geldiğinde bize iletecek kendisi. Anladığım kadarıyla henüz yeterli sayıya gelmemiş. Ben de gerekli ayarlamaları yapmak için gelecek olan raporu bekliyorum. Şu an alfa diyebiliriz.

Ö: Kurallar halka açıldı, herkes oynuyor, ben açıldığı anda oluşabilecek kaosu tahmin edebiliyorum. Herkesin fikirleri olacaktır. Hele ki geek camiasında. Çünkü, bu camiada herkesin yayınlanmamış bir romanı ve bir oyun sistemi vardır. Yani, bu 3 bin kişide de “uzatmalı” projeler vardır. O yüzden herkes konuşmak isteyecek ve bunların bir bölümü boş laf olacaktır. Bunların ayıklanması, toparlanması ve paketler halinde de tartışılıp ve yama haline getirilmesi zaten bir düzen getirecek. Wiki’de en yeni değişiklikler sayfasına çok da gerek olmayacak.

Camiada Üretim Yok!

S: Ben başka bir şey soracağım. Bu camiada herkesin projesi var dedin ya, peki sence bunlar niye hiç ortaya çıkmıyor?

Ö: Yayıncılık zor bir süreç. Bir şeyleri, özellikle talepkâr ve alt kültür olan Ilgana gibi projelerde en baştan fikri hayal edip ve o fikri uygulayacak insanları toparlamak hem o kadar geekle projeyi yürütmeyi başarmak, hem onların konsantrasyonun bozulmamasını, hem birbiriyle kız yüzünden kapışmamasını sağlamak, hem de ondan sonra bu ürünü bir yolunu bulup insanların ilgisini çekecek şekilde bir ortama hazırlamak bir kâbustur. Ben bu kâbusu 4-5 faklı şekilde yaşadım.

Böyle şeyler bir veya iki kişinin, inanç ve tutkusuna bağlıdır. Eğer bu kadar karışık bir süreçte, o kişinin inanç ve tutkusu zedelenirse, ya da o kişi bundan komple vazgeçerse, o proje yürüyemez.

S: O zaman kapalı devre mi çalışmak lazım? Çünkü, insanın inancını zedeleyen şeyler, genelde dışarıdan gelen yorumlar olmuyor mu?

Ö: O iş seçtiğin insana bakar. Doğru söylüyorsun. Ama mesela geek camiasını biraz tanıyan bir insan, Sagu veya Ilgana gibi projeler için o camiadan olumlu bir yorum almanın çok nadir bir şey olacağını bilir. Zaten, ben mesela geek camiasının önüne herhangi bir şey koyarken, 100 kişiden 10’unun büyük bir hayranlıkla şakşaklık yapacağını, geri kalanın da “benim oyun çıkana kadar en iyi oyun bu” Gözüyle bakacağını ya da “Hele benim bir romanım çıksın da, görürsün sen” diyeceğini biliyorum. Buradaki herkes her şeyi bilir, diğer herkesin yaptığı her şey yanlıştır. Ama bu mesele, belli bir süre sonrasında beni etkilemiyor. Mehmet’in de etkilendiğini düşünmüyorum.