Larp ve Türkiye’de LARP Kültürü – Bölüm 3

Bu bölümde, 2000’lerin başlarındaki Türkiye’de FRP’ye nasıl bakıldığını anlatacağım. Bu kısmı atlarsam,  LARP’ın altın çağını, yani 2000’li yılların başında patlayıp sönüşünü anlamak mümkün olmaz diye düşündüm. Konu son derece hassas olduğu için isim ya da fotoğraf vermedim, bunun yerine Türkiye’de yapılan LARP’ların resimlerini serpiştirdim.

2000’lerin Başında “FRP”nin Linç Edilmesi

Takvimler 15 Ocak 2002’yi gösteriyordu. 16 yaşında liseli bir genç kız, kendini Boğaziçi Köprüsü’nden aşağı atarak intihar etti. Bir taksiye binmiş, köprünün ortasında şoföre durmasını söyleyerek kendini arabadan aşağı atmış ve köprünün kenarına doğru koşmaya başlamış, gidiş o gidiş. Sonradan Fatih Altaylı tarafından “İlginç… çok ilginç,” diye yorumlanacak intihar, günlerce manşetlere çıktı ve konuşuldu. Özellikle liseli gençlerin anne-babaları dehşet içindeydi. 16 yaşında gencecik bir insan niye canına kıymak isterdi? Araştırmacı medyamız cevabı çoktan bulmuştu. Polis incelemesinde kızcağızın bilgisayarındaki chat kayıtlarına erişilmiş, bir kaç arkadaşıyla satanizm ve FRP’den bahsettiği ortaya çıkmıştı.

Üstelik, bu ilk değildi: 2000 yılının Eylül ayında bir kız daha intihar etmişti. O da 16 yaşındaydı, dersleri çok iyiydi, tenis oynuyordu, dereceleri vardı. İntiharından sonra, ailesi tarafından bir web sitesi açılmış ve kızın ölümüne neden olan sebepler belirtilmişti; satanizm, internet, chat ve FRP. ICQ konuşmalarında şeytanlı resimler paylaşılmış ve FRP’den bahsedilmişti. Arkadaşlarının söylediği kadarıyla kız FRP oynamıyordu, ama konu chat konuşmalarında geçiyordu. Zehir hafiye medyamız, bağlantıyı kurmuştu. Kızları intihar eden iki acılı baba bir araya gelmiş ve demeçler vermişlerdi. Özellikle siteyi açan ailenin üslubu çok keskindi; “Bu oyun başka canlar almasın!” demiş, Milliyet gazetesine manşet olmuştu.

Pelin Pelister Akyürek tarafından yazılıp yönetilmiş Yüzyılın İcadı,, CONAN 2010.

Pelin Pelister Akyürek tarafından yazılıp yönetilmiş “Yüzyılın İcadı”. CONAN 2010.

FRP terimi birden duyuldu ve Fatih Altaylı’nın “Gençler Niye İntihar Ediyor?” konulu 21 Ocak 2002 tarihli Teke Tek programında tartışıldı. Çok aramama rağmen programın arşiv kayıtlarına maalesef ulaşamadım. O yıllarda Milli Reasürans Çarşısı’nda FRP kitapları satan Gerekli Şeyler’in sahipleri Coşkun ve Ahmet Kocaoğlu ile yine orada çalışan arkadaşım Ozan Safa Tangör de programa katılmıştı. FRP, programın konu başlıkları arasında olmasına rağmen çok kısa bir süre değinildi. Programdan aklımda çok net kalmış tek bir sahne var. Ozan “Yahu bu sadece bir oyun, o zaman filmleri de yasaklayın!” derken, psikolog ünvanıyla oraya oturtulmuş, maalesef adını hatırlayamadığım beyaz saçlı, gözlüklü zatın “Zararlı işte kardeşim! ZAAA-RAR-LI!” diye bağırması. Bu son derece bilimsel ve saygılı üslup karşısında insanlar ne diyeceklerini bilememiş, Fatih Altaylı da işin üstüne gitmeyip hemen konuyu değiştirmişti. Galiba “Oyuncunun El Kitabı” filan da açılıp gösterilmişti. Yıllardır kural için açıp baktığımız kitabın bu adamlar tarafından uzaydan gelmiş gibi incelendiğini görmek, tarif edilemeyecek derecede komikti. Aynı zamanda, bir önceki nesil ile aramızda süregelen korkunç iletişim kopukluğunu belgeler nitelikteydi.

Melih Yılmaz, 3;15, ICON 2009.

LARP denince en çok akla gelen isimlerden biri olan Melih Yılmaz, 3,15, ICON 2009.

Satanizm, Türkiye’de 1999’da başka bir genç kızla gündeme gelmişti, ama bu sefer olay bir cinayetti! Genç kızın, üç arkadaşı tarafından “şeytana kurban edilerek” öldürülmesi, “Gençler Satanist mi Oluyor?” başlıklı haberlere yol açmıştı. Ama FRP, o zamana kadar medyamızda duyulmuş bir şey değildi. 2002 politik çalkantılar açısından çok yoğun bir seneydi (“Hangisi değildi ki?” diyebilirsiniz tabii!). Şubat 2001’deki ekonomik krizin etkileri hala şiddetliyken ve 57. hükümetin kendi aralarındaki kavgaları devam ederken, idam cezasının kaldırılması gibi önemli meseleler söz konusuyken, Türk medyasının her zamanki gibi gündemi saptıracak malzemeye ihtiyacı vardı.

O dönemlerde FRP kafeler henüz kapanmamıştı, gazeteciler Sihir ve Kayıp Cafe’ye gidip resimler çektiler, röportaj yaptılar. Oyuncular gayet mantıklı bir şekilde FRP’nin nasıl oynandığını anlattılar. Ama ertesi günkü manşetler şöyleydi; bugün kült bir cümle haline gelmiş olan “FRP Öldürüyor!” ve “Bu Oyun Değil!” Artık iş gazetecilerin algı kapasitesinde miydi, bizim çocuklarda mıydı, yahut “Bundan ilginç haber çıkmaz, daha sansasyonel olsun!” diyen patronda mıydı, yorumu size ait.

Bu yazı, "Larp ve Türkiye'de LARP Kültürü" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar