Yönelim ve Sınıf Seçimlerinin Rol Yapmaya Getirdiği Sınırlamalar

Siz bu karakteri canlandırıyorsunuz, yanınızda üç adamınız kaldı ve esiriniz olan, tutukladığınız bir düzine haydut var. Bunları orklarla dolu olan dağlardan geçirip, hapishanesi olan şehre nasıl götüreceksiniz? Aldığınız emir haydutları durdurmak üzerineydi ve durdurdunuz. Bir kısmı savaşta öldü (evet kabul edilebilir) ancak teslim olanlar var. Doğal olarak bunların adalete teslim edilmesi, yargıçlar tarafından cezalarının belirlenmesi lazım. Elinizdeki üç adamla bunların başında nöbet nasıl tutacaksınız? Bu kadar adamı orklarla dolu dağlardan nasıl sağ salim geçireceksiniz? Hepsinden önemlisi nasıl besleyeceksiniz?

Kuralcılık, aldığınız emir ve uyduğunuz düstur sizi bu adamlarla ilgilenmek konusunda “zorlar”. Belki kuralcı kötü bir karakter olsaydınız “bu ülkede haydutluğun cezası ölümdür” diyerek kafalarını kesip bırakırdınız. Hatta sırf size kılıç kaldırmış olmalarını bile ölmeleri için geçerli bir sebep olarak görebilirdiniz. Ancak vicdanınız da bu adamların adil bir mahkemeyi hak ettiğini, içlerinde çaresiz kalıp haydutluğa bulaşmış olanlar olabileceğini, bazılarının küçük yaşta zorla ailelerinden koparılıp haydutlar tarafından büyütülmüş olabileceğini söylüyor. Kısacası kural ve iyilik içinizde çelişiyor. İşte bu noktada ikisinden de ödün vermemek için saksıyı çok daha hızlı çalıştırmak, alternatif çözümler üretmek zorunda kalırsınız.

Halbuki aynı amaçla bölgeye gitmiş olan kuraltanımaz/kaotik bir savaşçı olsaydınız, bu adamlarla konuşarak vicdanınıza göre onları yargılayabilirdiniz. Tutuklamaktan vaz geçebilirdiniz ya da kurallar ile çelişmeyen sürüyle yöntem bulabilirdiniz. Hatta en baştan o bölgeye, haydutları bulmaya hiç gitmemeyi bile seçmiş olabilirdiniz. Kısacası, oyun sizin için çok daha kolay bir hal almış olurdu.

İyi Kötü Çirkin?

Kuralcı – kuraltanımaz/kaotik ekseninden bahsettik. Peki iyi-kötü ekseninde durum nedir dersek bunun cevabı aslında çok basit. İnsanlık tarihindeki çoğu medeniyetlerde hep benzer cümleleri görürsünüz, özetlemek gerekirse şunun gibi bir şeydir :

“İyiliğin yolları taşlı ve zorludur”

Hatta çok basit bir imgelem yoluyla, güncelliğini koruyan inanç sistemleri de Cennet’in dağ (ya da gökyüzü) olduğunu ve oraya gitmenin çok zor olduğunu, Cehennem’in çukur (ya da yer altı) olduğunu ve oraya yuvarlanmanın çok kolay olduğunu söylerler.

Basit olsa da oldukça haklı bir söylemdir. Farz edelim açsınız ve komşunuzun bahçesinde meyveler var. Girip çalmak kolaydır, kendin uğraşarak bunları yetiştirmek zordur. Zengin bir adamın üzerinde yüklü miktarda altın var, adamı öldürüp bunları almak kolayıdır. Çalışıp kazanmak ise zordur.

Ah güzel ve nazlı Celestia, bir gün gelsem kapına, sarmalar mısın beni kollarınla?

Ah güzel ve nazlı Celestia, bir gün gelsem kapına, sarmalar mısın beni kollarınla?

Rol yapma oyunlarında da gerçek anlamda iyi karakterin işi oldukça zorlaşır. Zira çoğu oyun savaş mekanikleri üzerine kuruludur. Eninde sonunda birilerini ya da bir şeyleri öldürmek zorunda kalırsınız. Ancak iyi karakterler savaşta öl/öldür seçeneği ile cinayet arasındaki çizgiyi gerçekten fark edebilirler. Cinayet savunmasız birini öldürmektir ve herhangi bir sebep bunu haklı çıkaramaz. Tek başına öldürüp öldürmemek konusu bile, bütün bir hikaye boyunca iyi karakterlerin karşılaşacağı en büyük çatışma olabilir.

Yorumlar