Yükseliş ve Uyanış: World/Chronicles of Darkness’da “Mage” Oyunları

Yükseliş: Metafizik Felsefe, İrade ve Matrix

“Mage: The Ascension” (1993), diğer World of Darkness oyunlarından farklı olarak doğaüstü olanın yaşantısını ve amaçlarındansa “nasılını” ele almıştır. The Ascension, türkçesiyle Yükseliş oyununa göre insanların evrende düşündükleri bir gerçek olmaktadır. Evren, düşünceden bağımsız olarak var olsa da İnsan gibi akıllı varlıklar evrenin yapısında değişiklik yapabilmektedir. Bu yapıya zaten “pattern” denmektedir.

8edd4d3dbaccdecae7279504b50e40ea

The Ascension’a göre büyü, büyü olduğuna inandığımız için büyüdür. Bilim dersek bilim olur, hokkabazlık dersek hokkabazlık olur. Aslında hepsinin yaptığı şey, gerçekliği bükmektir. Gerçeklik bükülmeyi istemediğinden dolayı geri tepip, paradoxlar yaratıp size musallat olabilir. Paradox yaratmak istemeyen büyücüler, yaptıkları işleri dünyadan saklar çünkü “uyanmamış” toplumların önünde yaptığınız değişiklikler “doğaüstü” olup, sizi istenmeyen bir hata konumuna düşürür. Paradox’lar çeşit çeşitdir… Oyun Yöneticisi başınıza lanetli ruhlar musallat edebilir veya kendinizi Atlantik okyanusunun derinliklerinde bulabilir veya varlığınız hiç olmamış gibi evrenden silinebilir… Büyücüler bu yüzden dikkatli olmalıdır.

Gerçekliğe uyandığınız zaman bundan daha fazlası olduğunu da öğrendiğiniz andır. Her büyücü “Avatar”ları rehberliğinde “Yükseliş”i arar. İnsanlığın ve maddi dünyanın sınırlarını bırakıp, soyutun somut olduğu, gerçekliğin özüne ulaşmayı denemektir. “Avatar” ise kişinin ruhunun, bu gerçekliğe geçmiş sadece ufak bir parçasıdır. Mage’ler bu Avatar sayesinde büyülerini gerçekleştirir ve Avatarların evrenin dinamikleriyle eşleşen dört farklı özü vardır.

Descartes’in “Düşünüyorum öyleyse varım.” sözünü benimsemek gerekiyor Yükseliş hakkında konuşurken. Algılar insanları yanıltmakta ve gerçekliği tam olarak algılamalarını engellemektedir. Mage dediğimiz kimseler aslında gerçekliği tam olarak algılayabilen ve farkında olan “awakened” yani uyanmış kişilerdir. İşte burada Matrix filmi aklınıza gelebilir, Matrix filmi “Mage: The Ascension” filmi olarak bile adlandırılabilir. Gerçekliğin farkına varan bireyler Matrix “pattern” üzerine değişiklik yaparlar ve pattern’ı korumakla yükümlü programlar olan Agent’lar (Paradox) onları engellemeye çalışmaktadır.

7ea

Mage Tarikatlarının dikkat etmesi gereken tek şey Paradox değildir. Aynı zamanda “Technocratic Union” veyahut daha çok bilindikleri adları “Technocracy” adı verilen bir oluşum da açık olarak “doğaüstü/büyülü” kişileri, nesneleri ve yaratıkları avlamaktadır. Technocracy’e göre büyü yalnızca evrenin düzenine ve kanunlarına karşı gelen bir isyandır, evrenin yapısına zarar vermektedir. Zannetmeyin ki Technocracy büyü yapmıyor, yapıyorlar fakat buna “bilim” adını veriyolar. Technocracy de gerçekliği bükmektedir fakat bunu tamamen formüllere, makinelere ve deneme-yanılma yoluyla elde edilmiş verilere bağlamaktadır.

Büyük resme bakıldığı zaman Mage’lerin temsil ettiği şeyler: duygular, hayal gücü, batıl inançlar, dinler, inanç ve ruhtur. Technocracy ise: akıl, mantık, bilim, psikoloji, teknoloji ve düzendir.

“Yükseliş Savaşı” olayı, bu iki gücün arasında yüzyıllardır devam eden yegane kavgadır. İnsanlığın geleceği nasıl olacak, neyle belirlenecek, Mage Orders ve Technocratic Union arasında bitmeyen bir tartışmadır. 2016’da etrafınıza baktığınızda göreceğiniz üzere savaşı Technocracy kazanmaktadır ve her geçen gün “doğaüstü” dediğimiz Dünya’dan silinmektedir. Büyük resme döndüğümüz zaman herkes içinde Technocracy’nin doğru olan ama Mage’lerin de olması fena olmazdı dediğini tahmin edebiliyorum, şahsen bence öyle. Büyü romantiktir ve biz Postmodern bi çağda yaşıyoruz.

Mage The Ascension’a göre büyünün dokuz adet “Sphere” yani alanı vardır. Her alan bir Mage Order’ın uzmanlığı altındadır. Her tarikat, iradeleriyle gerçekliği değiştirmek için farklı yöntemlere sahiptir. Örneğin Order of Hermes büyülü olduğuna inanılan nesneleri toplayıp, antik dillerde sihirli sözler söyler, Akashic Brotherhood ise Taoist/Buddhist ritüeller, uzak doğu dövüş sanatlarını kullanır. Hatta Virtual Adepts büyücüleri, bilgisayarları ve teknolojiyi kullanır. Aslında bu üç tarikattan gelen farklı büyücüler tamamen aynı etkilere sahip bir büyüyü yapsalar dahi farklı teknikler ve yöntemler kullanır.

3

Son olarak büyünün diğer kötü yanı olan Quiet’dan, Marauder’lardan ve Nephandi’den bahsetmek istiyorum. Her büyücü, Paradox veya büyülü etkiler yüzünden “Quiet” denilen bir yan etkiyle karşılaşabilir. Quiet, büyücünün gerçekliğini bozar ve aklını bulandırır. Yaşanan Quiet tecrübesi, büyücünün Avatar’ına göre değişir.  Bazı şanssız büyücüler kendileri Quiet içerisinde kaybedebilir. “Marauder” olarak bilinenleri delirmiştir hatta bazıları “uyanmamış” olan kitleleri yok ederek büyüyü özgürleştirmeye çalışmaktadır. “Nephandi” karanlık güçlere tapan ve inanan, gerçekliğin kendisini yerle bir edip, silmeye çalışan karanlık büyücülerdir. Technocrat’ların da bir çeşit Quiet içerisinde olduğu düşünülmektedir.

Benzer Yazılar

Yorumlar