1917: Bir Sinematografi Başyapıtı

1917 filmi Sam Mendes’in yazıp yönettiği; I. Dünya Savaşı sırasında iki genç Britanya askeri olan Kıdemsiz Onbaşı Schofield ve Kıdemsiz Onbaşı Blake, gerçekleştirilmesi imkansız gibi görünen bir göreve atanır. Görevleri, zamana karşı yarışırken düşman bölgesini geçerek yüzlerce askerin ölümünü engellemek üzere bir mesaj iletmektir. Blake’in kardeşi de kurtarılabilecek askerlerin arasında olduğundan görev daha da önem kazanır.

Sinematografi Dersi

1917 filmi bünyesinde; Colin Firth, Benedict Cumberbatch, Richard Madden gibi tanınmış oyuncaları bulundursa da hepsinin çok kısa öz sahneleri var. Asıl başroller ise George MacKay ve Dean-Charles Chapman gibi son yıllarda çıkış yapan genç oyuncular. İki askerin adıkları mesajı bir başka askeri üsse götürürken yaşadıklarına odaklanıyor. Daha film ilk başlangıcında izleyenleri şaşırtmayı ve ele geçirmeyi biliyor. Çünkü yapımın plan sekans sahnesiyle çekilmesi o kadar başarılı ki, bazen izlerken gerçeklik ve kurgu iç içe giriyor. tek plandan çekilen film tam anlamıyla görüntü yönetmeni Oscar ve BAFTA dahil pek çok ödüllü Roger Deakins’ın görsel şölenine dönüşüyor. Son yıllarda izlediğim plan sekans sahnesiyle kesinlikle bir sinematografi başyapıtı ve dersi niteliğinde. Evet konu çok bilindik ve Er Ryan’ı Kurtarmak havası olsa da, filmi izlerken sanki ben çekmişim, sanki oradaydım hissini izleyecisine çok başarılı hissettriyor. Hatta filmi izlerken şahsen ben kendimi Call of Duty oyunu içindeymişim gibi hissettiğim zamanlar olmadı değil.

Tek plan ilerleyen yapımımızda hikayenin akışı kısmen durağan ama çatışma sahneleri etkileyici olmasıyla üzerine tutmayı başarıyor. Oyunculukların da tek plan olması sebebiyle dikkat çektiği bir film. özellikle George MacKay tek başına filmi sırtlıyor desek haksız sayılmayız. Çarpıcı savaş sahneleri, etrafa saçılan cesetlerin gözümüzün içine sokulacak kadar net ve başarılı gösterilmesi, askerlerin yüzündeki gerçekçi dram görülmeye değer.

plan-sekans çekim

1917 filmi senaryosu çok basit ve tahmin edilebilir gibi gözükse de bir de şu bakış açısından bakmak gerek. 1917 bir savaş ortamının gerçekçiliğini her yönüyle vermeye çalışan bir film ve cephede neredeyse intihar görevi gibi görülen mesajı ulaştırmaya çalışan iki askerin diyaloglarına odaklanmasına çalışmak ne kadar doğru olurdu. Eğer filme buralara odaklanıp durduk yere dramalize edilecek konuşmalar yapılsaydı gerçekçiliğini yitirip biraz şova ve izleyeciye oynamaya dönşürdü. Çünkü 1917 filminin asıl başarı anahtarı bir cephede, ölü asker bedenleri, havan topu çukurları, ölü köpekler, atlar, ineklerin arasındaki savaşın yıkımını göstermek asında konuşan bu resimler diyaloğa çokta gerek yok diye düşünüyorum. Başlangıçta Scofield (George MacKay) karakteri çekingen bir yapıya sahipken artık final sahnesinde görevine nasıl bağlandığını görmekteyiz. En epik sahnelerden birisi de hiç kuşkusuz mesaj taşıyan askerin Scofield (George MacKay) komutanı bulmak için savaş alanına çıktıktan sonra askerlerin hücum yönünün dikine doğru koşturduğu bölüm müthiş bir itinayla çekilmiş.

Film savaş filmi olunca tabi ki verdiği mesajlarda kaçınılmaz oluyor. Düşen Alman pilotu düşman olmasına rağmen yardım etme çabası ingilizlerin propoganda yapmasını engelleyemiyor. Savaşın ortasında kalmış beşikteki bebek ve matara göndermesi düşündürücü sahnelerden. Scofield (George MacKay)’ın nehirden çıkmak için şişmiş cesetlerden yardım alma çabası savaşın ne kadar yıkıcı olduğunu gözler önüne seriyor. Filmin bir sahnesinde görülen suda yüzen kiraz çiçekleriyle birlikte boğulup şişmiş askerlerin görüntüsü savaşın kazançsızlığının açtığı insanlık kaybı tek kareye sığdırılmış.

Scofield (George MacKay) – Blake (Dean-Charles Chapman) mesajı taşıyan iki asker

Ödüller

1917 bu yıl çok sayıda ödül alan bir film olmayı başardı. Öncelikle 10 dalda Oscar adayı olduğunu ve bunların 4 tanesini kazandığını belirletelim. (en iyi sinematogrofi, görsel efekt, görüntü yönetmeni ve ses miksajı). BAFTA ödüllerinde ise; En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi İngiliz Filmi’nin de aralarında olduğu yedi dalda ödül kazanarak büyük bir başarıya imza attı. Aynı zamanda Altın Küre Ödüllerinde Sam Mendes’e en iyi yönetmen ödülünü getirdiğini ekleyelim.

Usta Yönetmen Sam Mendes ve gelmiş geçmiş en iyi görüntü yönetmenlerinden olan Roger Deakins’ın iş birliğiyle ortaya çıkan bu film son yılların en damga vurucu filmlerinden olmayı başarıyor. 1.Dünya Savaşının insanlar üzerindeki zorlu  taraflarını,etkilerini gerçekçi bir dil ve görüntüyle aktarmayı başarıyor. Mekanların gerçekliği, kostümleri, müzikleri, muazzam ders niteliğindeki çekim tekniği ve atmosferiyle hasret kaldığımız kaliteli Er Ryan’ı Kurtarmak havasında bir yapım. Daha şimdiden IMDB Top 250 içine girdiğini hatırlatalım. Savaş karşıtı bu modern sinema gerçekçiliğini kesinlikle kaçırmayın.

Not: Filmin IMDB notu; 8.4

Yorumlar