2001 A Space Odyssey: İşte Bunlar Hep Mitoloji
Sizce insanın varoluş amacı nedir? Ben, yeryüzü sakini olmaya hak kazanmış ve gelecekte de kazanacak olan her insanın ortak bir amaç için buraya gönderildiğine inanan birisiyim. Hepimizin varoluşsal bir amacı veya görevi var bana göre. Mutlak bilgiye erişmek. Evrenin ve türümüzün varoluş serüvenini anlayıp, milyarlarca yıldır işleyen bu mekanizmanın sırrını keşfetmek mutlak bilgi kavramının bendeki karşılığıdır. Bunu bizzat keşfetmem mümkün değil, hiçkimse için mümkün değil aslında. Ancak asırlarca sürecek olan bir bilgi birikiminin sonucunda erişilebilecek bir güç bu. Çünkü bilim bu şekilde işler, bir anda var olmak yerine birikerek zamanla büyür ve var olur. 1899 yılında ABD Patent Ofisi Başkanı Charles Duell hükümetin ofisi kapatması gerektiğini, çünkü icat edilebilecek her şeyin halihazırda icat edilmiş olduğunu beyan ettiğinde bilimin ve keşfin bitemeyen bir yapısı olduğundan bihaberdi kuşkusuz. Çünkü bilim, bilgi temellidir ve bilgi ise her gün, her saat başı yaşayan milyarlarca insanın dünyanın çeşitli yerlerinde durmaksızın ürettiği bir şey. Bundan habersiz olan Charles Duell kuşkusuz bilimkurgudan ve onun toplumun sosyo-kültürel birikimi veya bilinçaltı üzerindeki etkisinden de habersizdi. Fakat Duell’in aksine, 37. ABD başkanı Richard Nixon bunun farkındaydı. Ruslar ile girdiği uzay yarışında, Ay’a yolculuk gibi büyük maliyetli bir projenin olabilirliğini ve gerekliliğini halkın bilinçaltına işlemesi için güzel bir fırsattı 2001 A Space Odyssey. Söylediğim biraz fazla komplo teorisi gibi gelmiş olabilir, ama inanın toplumu yönlendirmede veya topluma fikir aşılamada sinemanın yeri oldukça büyük. Merak etmeyin, lafı uzatıp yazıyı Emperyalizm vs Komünizm temelli bir eksene kaydırmayacağım. Filmin politik ve bilimsel konumuna kısaca değindiğimize göre artık incelemenin mitolojik boyutuna geçebiliriz.
Prometheus ve Ateş
Olympos tanrıları titanları devirdikten sonra, Prometheus dedelerinin intikamını almak için insanı yaratır. Fakat insan o kadar acizdir ki Prometheus onlara acır ve Hephaistos’tan ateşi çalıp insanlığa verir. Bunu öğrenen Zeus onu Kafkas Dağı’nda zincire vurur. Kafkas Dağı’ndan Prometheus’u kurtaran ise Zeus’un yarı tanrı oğlu Herakles olur. Bu mitolojik hikayede Prometheus’un çalıp da insanlığa verdiği ateş aslında bilginin metaforize edilmiş halidir. Yani Prometheus insanlığa bilgiyi öğrenip üretme yeteneğini bahşeder. Peki tüm bu mevzuların bizim filmimiz ile ne gibi bir ilgisi var?
İşte bu resimde gördüğünüz sahne ile alakalı anlattığım bu mitolojik hikaye. Filmin başında insanlık öncesi bir çağda maymunlar arasındaki iktidar mücadelesine şahitlik ediyoruz. Sesi daha çok çıkanın borusunun daha çok öttüğü ve doğal olarak daha fazla su ve besin elde ettiği bu ilkel dönemde, bir grup hemcinsleri tarafından mağlup edilmiş maymun sabah uyandıklarında karşılarında resimdeki dikili taşı görüyorlar. Ve bu gizemli taş onların içinde kilitli bir şeyi açığa çıkarıyor. Daha saldırgan ve daha bilgili oluyorlar, etraflarındaki sivri şeyleri silah olarak kullanmayı ve öldürmeyi öğreniyorlar. Bu da kaybettikleri gücü onlara geri kazandırıyor ve besin zincirinde tekrardan üst noktalara yerleşiyorlar.
İşte Prometheus’un insanlığa bakıp, gördüğü acizliğin ardından ateşi yani bilgiyi çalıp onlara vermesi gibi, birisi ya da birileri filmin başında bu ilkel maymunlara dikili taşı yani bilgiyi yollayarak, onları daha gelişmiş bir canlı formuna dönüştürüyor. Bilgiye erişmeden önce otla beslenen ilkel maymunlar, kemikleri silah olarak kullanıp otoriteyi ele geçirince et ile beslenmeye başlarlar ve büyük değişimleri ilk olarak böyle başlar. Çünkü silah güçtür, güç ise hayatta kalmak ve gelişebilmek için gerekli temel ihtiyaçlardan birisidir. Daha sonra kendimizi bir anda uzay aracının içinde Ay’a giderken buluruz, çünkü milyonlarca yıllık olan bu Siyah Taş Ay’da tekrardan ortaya çıkmıştır. Astronot ekibimiz Ay üssüne iner ve taşa dokunarak poz verirler. Tıpkı milyonlarca yıl önce ataları olan ilkel maymunlar için olduğu gibi, bu dokunuş onlar için de bir dönüşümün habercisi olur.