2001 A Space Odyssey: İşte Bunlar Hep Mitoloji

Acizliğin Sanatı veya Sanata Karşı Acizlik

Filmin ikinci bölümünde ise kendimizi Jüpiter’e yolculuk yaparken buluruz. Kusursuz yapay zeka HAL 9000’in gözünden yönetmen Stanley Kubrick’in insanlığı eleştirmesini ya da analiz etmesini görürüz. Satranç maçıyla insanın yapay zeka önündeki zekasal acizliği gösterilirken, HAL’ın sanata ve resime meraklı Dave’e olan takıntılı tavrı ile HAL’ın sanat karşısında tüm zekasına rağmen aciz kalması gayet güzel bir şekilde resmedilir. HAL’ın insanlıktan üstün bir zekaya sahip olması, ne yazık ki onun bizim gibi sanat yapmasına veya bizim yaptığımız sanatı anlamasına olanak sağlamamaktadır. Bu anlamsızlık, ya da en üstün ve en kusursuz alet olarak nitelendirilen HAL’ın bu acizliği onu inceden inceye insanlığa karşı cephe almaya iter. Görev esnasında bir hata yapması ile başlayan olaylar sürecinde HAL, kapatılmasını önlemek için ekipten birisini uzayda ölüme terk edince, milyonlarca yıl önce varlığını sürdürebilmek için alet yapan Homo sapiens kendi yaptığı bir alet tarafından öldürülmüş olur ve savaş başlar.

2001-a-space-odyssey450312

Mutlak Bilgi ve Dikilitaş

İnsanlığın Ay’da ikinci kez bilgiye ulaşması ve dönüşüm geçirmesinden sonra çıktığı yolculuğun Jüpiter’e olması bir tesadüf değil elbette. Jüpiter Roma mitolojisinde Zeus’un diğer adıdır. Yani insanlığa ateşi-bilgiyi verdiği için Prometheus’u cezalandıran kişi. İnsanlık, kendisine bilgiyi veren kişiyi cezalandıran tanrıya doğru uzayın derinliklerinde yol alırken, kendi yarattığı bir yapay zekanın ihanetine uğruyor ve bu görevinden men edilmek isteniyor. Çünkü insanlık güneş sistemindeki en büyük gezegene, tanrıların en büyüğüne, mutlak güce ve bilgiye doğru gidiyor. Belki de elde etmemesi gereken bir gücü arzuluyor.  Varoluş amacını gerçekleştirip, mutlak bilgiye ulaşarak aydınlanmayı yaşamak istiyor insanoğlu. Mutlak bilgiye erişmenin anlatıldığı sekanslarda ise insanlığın son akşam yemeğini görüyoruz. Şarap yerine su var, tıpkı hikayenin en başında olduğu gibi. İlkel maymunlar su için öldürdü, şimdi ise o su son akşam yemeğinde insanlığın masasında kristal bir kadehte durmakta. Yaşlı adam, su ve kadeh.

Metafor kullanımı sinemada eskimeyecek ve benim de gördükçe sevmekten vazgeçmeyeceğim bir şey bana kalırsa. Kubrick Dave’ın yaşlılığı ile bize onun bilgiye ulaşmış olduğunu, su dolu kadehin kırılması ile bilgiye erişen bilincin bedenden ayrılıp zemine, yani evrene yayılmasını gösteriyor. Zaten bu sekansın devamında Dave’i daha da yaşlanmış ve küçülmüş bir halde ölüm döşeğinde görüyoruz. Ölümlü bedeni görevini tamamlamış, Dave’in bilincinin mutlak bilgiye erişmesini sağlamıştır. Dave son kez dikilitaşa dokunmak için uzanır. Bu defa önceki seferlerde olduğu gibi bilinçsiz değildir, bu defa ne öğreneceğinden bihaber değildir. Fakat Dave tüm bu bilgiye erişmiş olmanın getirdiği arzu ile mutlak bilince uzansa da dokunamaz. Dikilitaşa dokunan maymunlar birbirleri ile savaşa girdi, astronotlar ise öldü. Taşa dokunamayan Dave’in bilinci ise yeniden doğdu, yıldıza dönüşmüş bir çocuk olarak.  Artık bilinç milyonlarca yıldır adım adım ulaşmaya çalıştığı mutlak bilgiye erişmiş, varoluş amacını gerçekleştirmiştir. İçine hapsolduğu o ilkel hayvan, yani beden ölmüş ve bilinç özgür kalmıştır. Şimdi evrene ve içinde barındırdığı her şeye bağlanabilen ve onlarla etkileşime geçebilen bir üst-forma dönüşmüştür.

davewater

Toparlayacak olursam, film bana göre mitolojik bir temeli olan, içinde Nietzsche’nin görüşlerini bol bol barındıran, hem mitolojik hem felsefi bir film. Giriş ve bitiş sekanslarında yoğun metafor kullanmasıyla birçok şeyi izleyicinin keşfedip anlamlandırmasını istiyor. Döneminin politik yapısı nedeniyle devlet tarafından da destek gören 2001 A Space Odyssey bana kalırsa ölmeden önce birden fazla kez izlenmesi gereken filmlerden biri. Üzerine sayfalarca şey yazılabilecek bir film, fakat filmlerin alt metinlerinde gizli felsefi katmanları keşfetmeye dayalı incelemeler yazdığımdan ötürü, yazdıklarım sıkıcı geliyor olabilir. Bir de bu yazıları uzatıp daha fazla derine ve detaya girerek sizleri iyice bunaltmak istemiyorum ve yazımı burada noktalıyorum.

Yorumlar