Adaletin Şafağında Kafkaesk Bir Dönüşüm

Filmin Çizgi Roman İskeleti

Çizgi roman okurları filmi izlerken, film boyunca üç önemli  hikayeye büyük oranda göndermeler yapıldığını fark etmiştir. The Dark Knight Returns, Injustice ve Flashpoint isimli bu üç hikaye, bence Batman ve Superman’i anlamak için oldukça mühim bir yere sahiptir. İronik gelebilir; ancak üç hikayenin de ortak noktası Batman ve Superman’in alışılagelmişin dışında davranışlarıdır. Yani bu hikayelerde, ikiliden en az biri normalin dışında davranışlar sergilemekte ve bu anomali, okuyucunun kafasında olması gereken “Batman” ve “Superman” modellerini yeniden kodlamakta. Hikayeler hakkında detay verme niyetinde olmadığım için, şimdilik sadece bu iki kahramanın alametifarikalarından olan “insan öldürmeme” çizgisinin çok rahat aşıldığı öyküler olduklarını söyleyerek geçmeyi tercih ediyorum.

batman-v-superman-2

Sinematografi yönünden eleştirerek yazının bağlamından kopmak istemesem de belirtmeden geçemeyeceğimi düşündüğüm birkaç noktaya değinmek istiyorum. Yönetmen Zack Snyder, filmi adeta bir çizgi roman gibi çekerek büyük bir başarıya imza attığını düşünüyorum. Burada “Adeta bir çizgi roman gibi çekmek” ile neyi kastettiğimi ise biraz açmam gerekecektir:

Filmde diyalogların oldukça kısa olması, hatta uzun konuşma cümlelerin var olmamasını büyük bir artı olarak yorumlamak mümkün. Filmin uzun olması muhtemel tek konuşma sahnesi olan Lex Luthor’un davetinde bile bize sadece fonda duyulan birkaç anahtar sözcükten başka bir şey verilmez. Fonda “Prometheus, insanın yaratılışı, Tanrı, Zeus ve savaş” gibi sözcükleri rastgele kullanan Lex Luthor varken, ön planda Bruce Wayne’in hareketlerini izleriz. Böylelikle yönetmen, bize adeta bir çizgi roman panelini okuyormuşuz izlenimi verir. Üstelik, bununla da kalmayıp bu tarzı filmin geneline yayar. Film, sayfaları hızlıca akıp giden, kalın bir çizgi romanmışçasına önümüzden geçer. İzleyicilerin kopukluk eleştirisi yaptığı sekanslarda dahi bu özellik göze çarpar. Böylelikle, çizgi romandaki detaylı görsellik ve kısa kelimelerle uzun ve güçlü hikayeler anlatılması geleneği, Batman v Superman’de oldukça tatmin edici bir şekilde karşımıza çıkıyor.

Son Söz

Nolan’ın sahte karanlığını, Kafkaesk bir kabusa çeviren Snyder’ın filminde eleştirilecek birçok nokta bulunabilir. Ancak filmde Altın ya da Gümüş Çağ kahramanlarını arayanların, aradıklarını bulamadıkları için getirdikleri eleştirilerin temelsiz olduğu apaçık bir gerçek. Zira, neredeyse her sahnesinde devinime ve dönüşüme vurgu yapan bu filmde, tipik kahramanlar beklemek gülünç olur. Unutmayın, ısırdığınız elmadan armut tadı alamamanız elmanın suçu değildir! Ve eğer elmalı pasta yiyorsanız, yediğinizde elmadan başka tatlar almayı da göze almışsınızdır.

Batman v Superman’e getirilen yoğun eleştirilerinden hareketle “Böyle film olmaz olsun, adeta gözlerim kanadı izlerken” diyenlere ise Morpheus’tan geliyor: “2016’nın gerçek dünyasına hoş geldin Neo. Gözlerin acıyor çünkü onları daha önce hiç kullanmadın.” Hadi şimdi BvS’ye doğru gözlerle ve doğru açıyla bir daha bakalım ve onu yeniden yorumlayalım!

Yorumlar