Altınızı Üstünüze Getirecek Bir Korku Filmi: As Above, So Below

“Gençler bir araya gelirler ve başlarına bir şeyler gelir” diye özetlenebilecek bir korku/gerilim türü vardır. Daha yakın dönemde ise “gençler bir halt ederler ve başlarına bir şeyler gelir” diyebileceğimiz “Geçen Yaz Ne Yaptığını Biliyorum” gibi, “kaşındıkları için” türlü belaya musallat olan gençlerin hikayelerini görmeye başladık.

As Above, So Below’a da göz attığınız zaman, hepsi maşallah pek güzel, pek yakışıklı olan gençlerin hikayesi gibi duruyor. Bu da daha fragmanı izlerken, bizler gibi kaşarlanmış sinema seyircisinin gözüne batmaya başlıyor.

Ancak film, “gençler, yine ne halt karıştırdınız len” türünden çok daha öteye uzanıyor. Öyle ki; izlerken “yahu şu araştırmacı keşke 40’lı yaşlarda olsaymış, şu kameraman az göbekli bir abi olsaymış” diyorsunuz, zira hepsinin genç olması sürekli kafanızda “klişe bu film klişeeee” diye bağırıp duruyor.

Elleşmeyin de şuracığa bir güzel halleneyim ben...

Elleşmeyin de şuracığa bir güzel halleneyim ben…

Yine de gençlik önyargımızı bir kenara bıraktığımızda, filmin öyle olmadığını ve yakın dönemin en sağlam korku örneklerinden biri olduğunu görebiliyoruz. Hikayesinde, babası yıllarını Simya üzerinde bilimsel ve tarihi araştırmalara vermiş, kendisi de 4 yaşayan, 2 ölü dil bilen, üniversitede profesör olan ve henüz 20’li yaşlarda olmasına rağmen, bunların üzerine krav-maga da siyah kuşak sahibi olan, güzel Scarlett’i baş rolde izliyoruz.

Scarlett, babasının akademik camiadan dışlanmaya ve intihara sürükleyen simya araştırmalarını, İran’daki unutulmuş deliklerden başlayarak takip etmeyi deniyor. Nihayetinde Paris’in altında, her yöne millerce uzanan tünellere kadar araştırmasını getiriyor. Paris’e geldiğinde ise, sıklıkla keşlerin ve toplum dışıların kullandığı bu tünellerde, yolunu bulabilmek için bir çeşit rehber ve sevgilisi, bir dağcı ve eski Aramik dili okuyabilen eski bir arkadaşını daha gruba katıyor.

Filmin büyük kısmı da, bu tünellerde geçiyor ve kameraman dışında, bir kaçının daha kafalarına monte edilen kameralardan olayı takip ediyoruz.

Yetkililer nerede, tüneller mikrop yuvası olmuş!

Yetkililer nerede, tüneller mikrop yuvası olmuş!

Bu noktada, özellikle bazı sahnelerin çok boğucu olduğunu belirtmekte fayda var. Kapalı yer, tünel, sıkışıklık gibi konularda fobileriniz var ise, filmi izlemenizi tavsiye etmiyorum. Fakat eğer bu konulara takılmayacaksanız, film size ortalamanın üzerinde bir atmosfer vaat ediyor.

Grup tünellerde ilerledikçe, bir noktada sonra geri dönmek yerine, sürekli ilerlemek zorunda kalıyor ve tünellerin, yerin altında inanılmaz mesafelere kadar ilerlediğini, bir noktada gerçek ile doğa üstünün karmaşıklaşmaya başladığını görüyorlar.

Oyuncuların hepsi genç ve aralarında benim daha öncesinden tanıdığım hiç bir oyuncu yok. Yine de rollerinin hakkını vermişler, ucuz korku efektlerine, sesler kesildiği anda “bööööeaaannk” diye gelen gürültülere girilmemiş. Kapalı yer, doğaüstüne yolculuk ve geri dönülemez tünellerin atmosferini iyi bir şekilde yansıtmışlar.

Adamlar ne güzel yapmışlar dimi George?

Adamlar ne güzel yapmışlar dimi George?

Yazıyı bitirmeden önce, filmin içindeki Midnight Express göndermesinden söz etmek istiyorum. Sene olmuş 2014 (film 2014 yapımı), halen Avrupa’da Türkiye algısı; “korkunç hapishaneleri olan ülke”den ileriye gidemediyse, bunda sadece yabancıların değil, biraz da ülkeyi daha farklı tanıtamayan sanat camiasının da rolü vardır.

Özetle, son dönemde belki de biraz şişirilen Babadook’la yaşadığımız hayal kırıklığından sonra, As Above, So Below bana çok iyi geldi. Bu soğuk havalarda yorganın altına girip, ürkütücü bir deneyim yaşamak istiyorsanız, bu filme kesinlikle bir şans verin.

Not: Filmin şu andaki IMDB notu, genele göre ortalama ancak korku filmleri için iyi sayılabilecek 6.1 olarak görünüyor. Ancak ben, korku türü içinde değerlendirirsek temiz bir 8 puan veriyorum. 

Fragmanı İsteyenler İçin:

Yorumlar