Ant-Man – Analiz, Tahmin ve Anekdotlar

Süper Kız Evlatlar

Önceki yazımda da filmde temel olarak iki farklı baba-kız ilişkisinin irdelendiğinden bahsetmiştim. Peki bu kızların Marvel çoklu evrenindeki yeri nedir?

Hope van Dyne, aslında Earth-616’da olan bir karakter değil. Hatta filme kadar hiç bir evrende bu isimde bir karakter yoktu. Karakter “Hope” ismini Earth-982’de Red Queen adıyla süper kahramanlık yapan Hope Pym’den almış. Hope Pym, bu evrende Avengers için savaşırken hayatlarını kaybetmiş Henry Pym ve Janet van Dyne’ın kızı. Filmdeki karaktere dönecek olursak; filmin sonundaki ekstra sahneyi izlediyseniz, zaten Hope’un Earth-199999’da, yani Marvel Sinematik Evreni’nin Wasp’ı olacağını görmüşsünüzdür.

Hope Pym (Earth-982) ve Cassie Lang (Earth-616)

Hope Pym (Earth-982) ve Cassie Lang (Earth-616)

Cassie Lang’e gelecek olursak. Earth-616’da bir Avengers üyesi olan Scott Lang’in ölümünden sonra bir mutant olduğu ve babasının Pym partikülleriyle kazandığı güçlere doğuştan sahip olduğu ortaya çıkan Cassie Lang, Young Avengers’ın bir üyesi olarak Stature adıyla süper kahramanlık yapmaktadır. Cassie, Marvel’in çocuklara yönelik Marvel Adventures adlı serisinde (Earth-20051) ise Avengers üyesidir.

Küçülme Tamam da, Büyüme Neden Kullanılmadı?

Filmde Pym’in elinde küçülmenin tam tersi, büyüme formülü de olduğu halde neden kullanılmadığını açıklamak biraz güç. Bunu büyüme işleminin beyin kimyasallarına olan olumsuz etkilerini henüz çözümleyememiş olduğunu düşünerek açıklayabiliriz. Ancak en son sahnede büyüyen karınca gayet sağlıklı görünüyordu (köpek gibi davranması dışında).

Giant Man adını taşırken Henry Pym

Giant Man adını taşırken Henry Pym

Filmin genel akışında büyümeye ihtiyaç olmadığını düşünerek bu konuyu geçiştirebiliriz. Filmin ismine aykırı olması bir yana, zaten film bir soygun filmiydi ve erkeksi bir kafa yapısıyla “büyük olsun, iyidir” anlayışına sahip olması istenmiyordu. Ancak şu diyeceklerimi bir yere not edin: Civil War filminde olmasını beklediği toplu savaş sahnelerinden birinde Scott Lang’i dev boyutlarda görürseniz şaşırmayın!

Popüler Bilim Güzeldir!

Filmde popüler bilimle biraz da olsa ilgilenenlerin gözünden kaçmayacak bir iki şey vardı:

Öncelikle, küçülme (ya da büyüme) teknolojisinin maddenin atomlarını birbirine yaklaştırılmasıyla (ya da uzaklaştırılmasıyla) mümkün olduğu söylenmekte. Bunun teorik olarak mümkün olduğunu biliyoruz. Zira madde denen şey, atomlarının birbirine hangi açıyla baktıklarına bağlıdır. Aralarındaki mesafeler orantılı olarak uzaklaşabilir ya da yakınlaşabilir.

Aralarındaki mesafeden bahsetmişken: Zaten atomların birbirlerine olan uzaklıkları aslında bizim bir duvardan rahatlıkla geçebilmemizi sağlayacak kadar uzak, fakat bunu yapabilmek için atomların birbirine çarpmayacak şekilde sıralı olması gerekmekte. Hatta Flash’ın titreşerek duvardan geçebilmesi ve Kitty Pride’ın yoğun bir atomik yapıya sahip olan adamantium içinden geçerken zorlanması da bu teoriyle açıklanabiliyor. İşte tam bu noktada filmde bir hata fark ettim:

İşte o tren!

İşte o tren!

Son dövüş sahnesinde Cassie’nin odasındaki oyuncak tren kazara büyütüldüğünde orada görsel bir hata yapıldı. Zira bu teknolojiye göre bir objenin büyümesi atomlarının birbirinden uzaklaşmasıyla gerçekleşiyor, yeni atomlar yoktan var etmesiyle değil. Bu durumda oyuncağın o boyuta büyütülmesi sonucunda kusursuz görünmemesi gerekir. Muhtemelen filmin görsel yönetmeni bu hatayı bilinçli yaptı.

Dikkatimi çeken bir diğer şey de filmdeki karıncaların davranışları oldu. Karıncalar işbirliği halinde birlikte hareket edebilen mükemmel yaratıklardır. Ancak fiziksel temasa dayalı sevgi kavramları tüm diğer tüm böcekler gibi yoktur. Dolayısıyla aynı boyda olup onlarla iletişim kurabileceğiniz bir teknolojiniz olsa bile bir köpek gibi gelip size sürünmezler. Bu hareketi yapan hayvanların memeliler gibi derisi olması gerekmektedir. Yani filmde hem Scott Lang’in küçüldüğünde bazı karıncalarla evcil hayvan gibi oynaşması, hem de boyutu kazara büyütülmüş karıncanın ev köpeği gibi Cassie ile iletişime geçmesi baya baya yanlış bilgi.

"Gel kuçu kuçu!"

“Gel kuçu kuçu!”

Filmin en etkileyici sahnesinin ve filmi üç boyutlu olarak izlediğimize en değdiğini düşündüğümüz anın mikroevren sahnesi olduğu malumunuz. Mikroevren teorisine göre her bir atomun kendi içinde bir evren barındırdığı, bizim yaşadığımız koca evrenin aslında başka bir evrende yer alan bir objenin tek bir atomunun içinde gizli olduğu düşünülmektedir. Ürkütücü değil mi?

Not: Bilgilerde yanlışlık görürseniz bildirin. Düzeltirim…

Yorumlar