Assassin’s Creed Movie: Beğendim, Neden?
Assassin’s Creed hakkında film daha vizyona girmeden verilen olumsuz puanlamalar ve galadan sonra yapılan kötü yorumlar biz hayranları çok şaşırttı. Peki, karakterlerine büründüğümüz yenilmez assassinler, harika tarihsel bir arka plan ve mükemmel kurgusu ile gönüllerimize taht kuran Assassin’s Creed oyun serisi neden beyaz perdede sevilmedi? Ben çok sevdim, yoksa bu kötüleyenler aramızda gezen tapınakçılar mı?
Oyun serisini büyük bir keyifle bitirdim, hala daha tekrar tekrar oynuyorum. Video oyunu olması dışında edebiyata da uyarlanan Assassin’s Creed serisinin Eric Corbeyran kaleminden yaratılmış 6 tane çizgi romanı var. Eğer benim gibi bir çizgi roman tutkunuysanız bu müthiş çizimlere sahip seriyi sevmemeniz imkansız. Ayrıca, İngiliz romancı ve Rönesans tarihçisi Oliver Bowden‘ın da seri üzerinden yazdığı 8 kitaplık bir roman serisi var, 4 tanesi Türkçe’ye çevrildi. Bu seriyi seçmiş olmasına şaşırmamak lazım, biliyorsunuz ki Assassin’s Creed tarih kokuyor. Matthew J. Kirby ise büyük ihtimal filmden sonra bu seriye bir giriş yapmanın başarılı olacağını düşünmüş ve ünlü bir çocuk kitabı yazarı olarak oyunla ilgili ilk kitabını, bu sene filmden hemen sonra seriye yepyeni bir bakış açısı ile yayımladı. Film üzerine bir novelization da yapıldı. Henüz Türkçe’ye çevrilmese de Assassin’s Creed serisini edebiyat alanında da görüyoruz. Uzun lafı kısası, tüm bunları okumuş ve oyun serisini bitirmiş bir insan olarak filmin birebir aynı olduğunu görseydim çok sıkılırdım.
Bu yüzden filmin de aynı oyun gibi olmasını istemedim. Ama oyundan aldığım tadı görmek istiyordum tabi. Büyük bir heyecanla bekliyordum ki saçma sapan yorumlar görmek moralimi bozdu. Bu yüzden beklentimi düşük tutarak gittim. Sonuç olarak filmi çok beğendim. Assassin’s Creed serisine bambaşka bir giriş yapılmış. Yönetmen Justin Kurzel film hakkında “Gerçekten insanın içine işleyen bir video oyunu ve bu durumun sırtıma yüklediği gerçek tadı yakalama sorumluluğumun farkındayım, ancak bir sinema deneyimi olarak kitlesiyle buluşacağı için de oyundan farklı olmalı.” demiş. Sonuçta bu oyunu oynamamış veya kitaplarını okumamış insanlar olduğunu unutmamak lazım. Bu yüzden Kurzel bu oyunu beyaz perdeye uygun bir şekilde aktarmak zorundaydı ki sadece oyuncular değil herkes anlayabilsin ve izleyebilsin diye. Bir yönetmen olarak kendisinin, hatta oyuncuların bile oyun hakkında pek bilgileri yokmuş. Buna rağmen ben başarılı olduklarını düşünüyorum, özellikle de Michael Fassbender‘ın canlandırdığı Callum Lynch ve onun atası Aguilar bizlere yepyeni bir hikaye sunmuş oldu. Ayrıca görsel efekt seviyesi de çok düşük, sahnelerin çoğu gerçekten çekilmiş hatta sakatlanmalar bile olmuş. Örnek olarak “Leap of Faith“ sahnesinden bahsetmek istiyorum, Kurzel filmi olabildiğince gerçeğe yakın yapmak istediği için bu atlayışı gerçekten 35 metre yükseklikten yapmışlar mesela.
Peki, daha iyi olabilir miydi? Tabii ki de olabilirdi. Açıkçası ben Altair ile giriş yapılmasını, daha sonra da favori assassinimiz Ezio ile devam edilmesini, film serisine de oyunla aynı konu gidişatı ile güzel bir giriş yapılmasını isterdim. Sonuçta oyunu bilsem bile beyaz perde farklı bir tat verebilirdi bana, hayranlar da sanırım bu yüzden sevemedi. Ama bestseller sıralamasına giren kitapları düşünün, genellikle kitap meşhur olunca filmini yapmazlar mı? Peki kitap mı daha etkilidir film mi? Lord of the Rings ve Hobbit filmlerini ele alırsak; Peter Jackson hiç detay atlamamış mı zannediyorsunuz, hele Hobbit hiç beğenilmedi çünkü beklentiyi karşılayamadı, Tolkien ağlıyor be. Kitap ve film arasında o kadar çok fark var ki, o yüzden bırakın Assassin’s Creed de biraz eksik olsun, olur o kadar. Kitap her zaman daha iyidir, daha çok detay vardır kafanızda canlandırabilirsiniz. Oyun da öyle, karaktere bürünürsünüz. Fakat konu film olunca işin içine bir kısıtlama giriyor. İşte bu yüzden Assassin’s Creed serisinin dizi olarak önümüze konulmasından yanayım. Bölüm bölüm yaparlarsa kesmek zorunda kalmazlar, böylece hepimizin gönlü olmuş olur.
Biliyorsunuz ki Ubisoft artık Assassin’s Creed serisinden bir başarı elde edememeye başladı, belki bu film sayesinde yeni bir oyun tasarlamaya başlarlar. Çünkü bu yeni Animus tasarımının hakkını vermek lazım, ben bayıldım. Soundtracks desem, bir Hans Zimmer imzası görsek tam bir eargasm olabilirdi, ama çok kötü değil, bence müzikler iyi olsa da sadece sahnelere göre yetersiz kalmış. Genel olarak film gayet iyi olmuş, eleştirileri hem destekleyici bulmadığım için hem de superfan olduğum için kabul edemiyorum. Ayrıca, Tomb Raider‘dan tut WarCraft‘a kadar beyaz perdeye uyarlanan hiçbir video oyunu beğenilmiyor. Birkaç sene içinde bir de Call of Duty vizyona girecek biliyorsunuz, artık oturup hepimiz ağlarız.
Genel olarak özetlersek; bu film ile seriye yepyeni bir bakış açısı ile giriş yapıldığı için ve buna rağmen Assassin’s Creed ruhunu olduğu gibi değiştirmeden yansıtabildikleri için bu filmi çok beğendim, hatta bence her şey kötü olsaydı bile yeni Animus tasarımı ve Fassbender‘in oyunculuğu filmi kurtaracak durumdaydı. Ne var yani o koşuşturma ve Leap of Faith sahnelerinde, hadi onları geçtim filmin sonundaki “Bitmedi, daha yeni başlıyor” havasında hiç mi heyecanlanmadınız?! Uzun lafın kısası; oyunlar beyaz perdeye uyarlanınca beğenilmeme durumu yüksek oluyor, o yüzden lütfen artık ya şu oyunları rahat bırakın ya da objektif eleştiri yapmaya çalışın, bir Assassin’s Creed fanı ağlıyor burada tapınakçı mısınız belli değil! Biz kötü yorumlara ve eleştirilere rağmen amentümüzden şaşmayacağız, we are assassins!