Az Bilinen Harry Potter Gerçekleri
-
Gülçin Akturan
- Kitap, Sinema
- 19 Ekim 2015
Ruh Emiciler’in Yaratım Süreci
Yaklaştıklarında tüm neşenin, iyliğin sizi terk ettiğine inandığınız, hayatta bir daha asla mutlu olmayacağınızı düşündüren ve gittikçe sizi daha da karanlığa iten varlıklar olan Ruh Emiciler; yazarın geçirdiği depresyon döneminde hissettiklerinin bir toplamı aslında. Bir Ruh Emici’nin öpücüğü tıpkı depresyon gibi sizi siz yapan tüm mutlu ve güzel şeyleri alıp götürüyor. Peki bir Ruh Emici’yle savaşmanın en iyi yolu ne? Sahip olduğunuz en güzel anılara tutunup bir Patronus yaratmak; tıpkı depresyonu sahip olduklarınızı ve hayattaki güzel şeyleri düşünerek yenmeye çalışmak gibi.
Ron ve Hermione: Kesinlikle Yılın Çifti Değil
Ron ve Hermione arasındaki ilişki başladığı andan itibaren tüm okurlara mutlu bir his yaşatsa da, yazarın aslında bu konuda derin pişmanlıkları var. J.K. Rowling daha sonradan verdiği bir röportajda Ron ve Hermione’nin ilişkisinden aslında pişman olduğunu ve bunun biraz da bir ricayı kırmamak üzere gerçekleştiğini itiraf ediyor.
Aynı röportajda Hermione’yi oynayan Emma Watson da çiftin kesinlikle bir evlilik terapisine ihtiyaç duyacağını hatta Ron’un Hermione’yi mutlu etmeye vakıf olup olmadığından emin olmadığını belirtmiş. Biz en son bıraktığımızda oldukça mutlu olan çiftimizi o şekilde hatırlamaya devam edelim.
Kelid de Ne Demek?!
Harry’nin ailesini görebildiği ve önünde saatlerini geçirdiği Kelid Aynası güçlü olduğu kadar da tehlikeli bir ayna. Dünyada en çok sahip olmak istediklerinizi önünüze serdiği için o ihtimallerin önünde hayatlarını harcayanların da olduğunu bizzat Dumbledore’dan duymuştuk. Peki Kelid ne demek hiç düşündünüz mü yoksa ben gibi “Yabancı bir kelimedir.” diyerek geçtiniz mi? İşin aslına uyanmam kitabın İngilizcesini okumam sırasında gerçekleşti. Adı “Mirror of Erised” olarak geçen ayna bizim Kelid Aynası’ydı. Madem bu kelime yabancıydı, neden aynı şekilde muhafaza etmediler diye düşünürken, “Vay anam vay!” diyerek Erised’ın aslında Desire’ın ve Kelid’in de Dilek’in ayna görünüşü olduğunu anladım. Yeri gelmişken ilk kitabın çevirisini yapan Ülkü Tamer’e buradan saygılarımı iletirken; diğer kitapların çevirilerinde imzası olan Sevin Okyay ve Kutlukhan Kutlu’ya da teşekkürlerimi sunuyorum.
Snape’in Harry’le İlk Konuşması
İlk iksir dersinde Harry Snape’le yıldızlarının barışmayacağını anlamıştı. Daha ilk dakikalarda Snape Harry’e yani aslında hiç iksir bilgisi olmayan bir öğrenciye “Potter! Öğütülmüş çirişotu kökünü pelinotu demine eklersem ne elde ederim?” diye sormuştu. Tabi ki Harry cevabı bilememiş ve Snape de sorularını sıralamaya devam etmişti. Peki ilk cümlenin biraz daha derinliklere inince karşımıza ne çıkıyor dersiniz?
Zambağın bir türü olan çirişotu –ki zambak da İngilizcede Lily, Viktoryan Çiçek Dili’ne göre mezara kadar gidecek derin bir pişmanlık anlamına gelirken pelinotu da yoklukla birlikte derin bir acı ve üzüntüyü simgelemektedir. Yani aslında Snape, daha ilk anda Harry’nin annesi Lily ile ilgili olan hislerini kendi yöntemiyle belirtmiş ve pişmanlığının onunla birlikte mezara kadar gideceğini itiraf etmiştir.
Çapulcu Haritası’nda Gizli Olan Kehanet
Çapulcu Haritası’yla ilk karşılaşmamda bir yandan lakaplara gülerken bir yandan da Snape’e verdikleri cevaplarla şenleniyordum. Sonra tabi haritanın ardındaki sırrı ve ismi geçen Aylak, Kılkuyruk, Patiayak ve Çatalak’ın aslında kimler olduğunu öğrendik. Bu kişilerden ilk ölen Harry’nin babası James Potter yani Çatalak’tı. Sonrasında ise en yakın arkadaşı olan Sirius Black yani Patiayak’ı Esrar Dairesi’nde kaybetmiştik. Peter Pettigrew, yani Kılkuyruk, ise Harry’e karşı ufak bir merhamet göstermek üzereyken Voldemort’un kendisine verdiği el tarafından boğularak ölmüştü. Son olarak da Remus Lupin Hogwarts Savaşı sırasında ölmüştü. Buradan şunu görüyoruz; karakterlerin ölümü Çapulcu Haritası’ndaki isim sıralamasının tam tersi bir sırada gerçekleşiyor yani Çatalak, Patiayak, Kılkuyruk ve Aylak.
Bunların haricinde hala görüp çıkaramadığım ya da duymadığım gizli kalmış noktalar olduğuna eminim. Ben yazımda en çok hoşuma gidenleri ve sizin de öğrenmek isteyeceğinizi düşündüklerimi listelemeye çalıştım. Tüm bu ve bunun gibi detaylar Harry Potter’ı güzel kılan ve yine okuma isteğini körükleyen etkenler. Son olarak her zamanki isteğimi yineliyorum. Rowling! Kocaman şaton var; sen yazmazsan kimler yazsın!