Batman V Superman: Görsellik Uğruna Hikayeyi Feda Etmek
Bu realistlik mevzusunu biraz daha açmak lazım. Malum Zack Snyder, Nolan ile Man of Steel için işbirliği yaptığında ağzından düşürmediği bir realizm mottosu vardı. Nolan’ın varlığından dolayı bu aşı Man of Steel’de bir nebze tutmuştu. Ama işte yalnız kaldığında Zack’in realizm anlayışı kendiyle çelişmeye, kendini ve filmi aşağı çekmeye başladı. İlk olarak gerçekler acıdır sözünün arkasına sığınıp atmosferi adeta zifte boyamak gerçekçilik değil, izleyicinin gözünü boyamaktır. Kabul edelim, dünyamız gerçekten acılarla dolu bir yer ama bu filmde gördüğümüz şeyler o kadar depresif ki, bu çaba lise çağında bir gencin cool gözükmek için karalara bürünmesi kadar zayıf bir girişim. Sonuçta kimse bana Captain America: Winter Soldier’ın sert, karanlık bir film olmadığını söyleyemez ama bunu söylerken ardından “çok eğlendim” diyebiliyorsak bu içinde umudu, gülümsemeyi barındıran bir hayatı da yansıttığı içindir.
Filmin hikayesi için referans alınmış bir çok çizgi roman, bir çok sahne var. Superman’in ilk gözüktüğü Action Comics kapağını dahi filmde görebilmeniz mümkün. Ancak çoğu sahneyi fragmanlarda gördüğümüz için “Hani şöyle bir sahne vardı ya? İşte orası şuna göndermeydi!” diyemiyorum, çünkü zaten gördünüz. Bu yanlış reklam kampanyası yüzünden filme dair yaşadığım tek bir sürpriz vardı, o da mahkemenin patladığı sahne. Orada en az Superman kadar şok yaşadığımı dile getirmeliyim. Onun dışında Lex’in Superman’in annesini kaçırmasından tutun, filmin en önemli sürprizi olan Doomsday bile fragmanlarda verilmişti.
Filmdeki Batman büyük oranda Frank Miller’ın “The Dark Knight Returns” hikayesinden esinlenilmişti. Orada elli yaşını aşmış, saçlarına ak düşmüş, kaybettikleri yüzünden hayata karşı kayıtsızlaşmış bir Batman profili vardı. Burada karakter biraz daha genç ve daha hırçın diyebiliriz. Çizgi romanda bahsi geçen ve Batman’e bu işleri bıraktıran Robin’in ölümüne sık sık değiniliyor. Doğrudan o olaya işaret eden bir sahne dahi var. Ayrıca o çizgi romanın sonundaki Superman’le dövüş sekansı da filme küçük değişikliklerle uyarlanmış. Alfred’in ise Geoff Johns’un “Earth One” hikayesindeki haliyle uyarlandığı kanısındayım. O çizgi romandaki savaş gazisi, yontulmuş Alfred tiplemesine daha uygun kaçıyor. Jeremy Irons’ın ona yazılan role inandırıcı bir ruh kattığını ve performansına doyamadığımı da söylemeliyim.
Superman’in hikayesi ise daha kalabalık referanslara sahip. Mahkeme sekansı bana fena halde Mark Waid-Alex Ross’un “Kingdom Come”ını hatırlattı. Onun dışında Batman’in görü mü, rüya mı olduğunu anlayamadığım çöl sekansı da doğrudan Injustice: Gods Among Us hikayesine işaretti. Elbette Doomsday’in varlığı ve filmin sonu itibari ile “Death of Superman” hikayesini de filmin içerisinde görebilmek mümkün. Hatta Doomsday’in yorumlanış itibariyle biraz Darkseid (Devasa ışınları ile ortalığı darman duman ettiği an özellikle) biraz da “Superman Unchained”in tek atımlık karakteri Wraith’e (Evrimleştikçe vücudundan fışkıran kızıl yıldırımlar tam olarak onu hatırlattı) benzediğini söylemeliyim.
Filmin genel olarak hikayesini zayıf bulduğumu da belirtmeliyim. Aslında iyi başlayan, karakter motivasyonlarını iyi veren bir senaryonun, karanlık ve şaşalı olacağım diye yok oluşuna şahit olduğumu söyleyebilirim. İnşa edilen onca şey, onca fikir, resmen bir son bölüm canavarı uğruna feda ediliyor. Kısa bir örnekle açıklamak gerekirse; Superman’in mahkemeye çıktığı sahnede yaşanan devasa olayın, bir sahne sonra tamamen unutulması (Üstelik o adamı mahkemeye getirene kadar bize Man of Steel’i bir daha izletti adamlar) meselenin Batman ve Superman kapışmasına indirgenmesi gibi bariz senaryo açıkları mevcut. Bu açıdan sonunu getiremeyen bir hikaye yapısına sahip olduğu için Snyder’ın bu açıdan yine sınıfta kaldığını söyleyebilirim. Peki filmin sıkça tartışılan oyuncuları için neler söylemeliyiz?
İlk olarak en çok tartışılan Ben Affleck ismi ile başlamak istiyorum. İnişli çıkışlı oyunculuk kariyerini birbirinden başarılı filmler çektiği yönetmenlik kariyeriyle pekiştiren Ben Affleck, özellikle Daredevil’daki başarısız performansı sonrası doğru seçim mi diye sıkça tartışıldı. Filmin sızan ilk görselleri itibariyle görsel olarak Bruce Wayne’e oturan Affleck’in, rolü için verdiği emek ve karakterine olan bağlılığı ortaya belki de sinema tarihinin en iyi Batman’ini çıkarmış. Özellikle Batman ve Bruce Wayne arası geçişleri gerek sesi gerek mimikleriyle çok iyi verebilmiş. Batman olduğu anlardaki başarısı bana daha önce Batman yerine maskeli bir kanunsuz izlediğim izlenimini bile uyandırdı. Hani bir ihtimal film gişede bekleneni vermez, DCEU rafa falan kalkarsa olası Batman filmlerine Ben Affleck’le devam edilmeli düşüncesindeyim (Umuyoruz hem çekecek, hem oynayacak bizi de yerimizden oynatacak).