Bir Kar-Wai Wong Mucizesi: 2046
“Önceleri insanlar, paylaşmak istemedikleri bir sırları olduğunda bir dağa tırmanırlardı. Bir ağaç bulup onda delik açarlardı. Ve sırrı bu deliğe fısıldarlardı. Sonra bu deliği çamurla kapatırlardı. Böylece onu hiçkimse bulamazdı.”
İçerisinde bilimkurgu olan ama kendisi bilimkurgu olmayan 2004 yapımı muhteşem film “2046” ! Kar-wai Wong’un birçok şaheserini biliyordum, ama henüz çoğunu izlemeye fırsat bulamamıştım. İzlediğimde ise bu kadar zamandır izlemeyip vakit kaybettiğime üzülmekten başka bir şey yapamadım. Tony Chiu Wai Leung’un (Chow) başrolde olduğu ve hiç bir tane bile oyuncunun kötü oyunculuk sergilemediği neredeyse mükemmel bir film var karşımızda.
1960’lı yıllarda bir gazeteci-yazar olan Chow; Singapur ve Hong Kong arasında, aşık olduğu kadınları anlatıyor. Ama bu tanım yeterli değil 2046 için. Belirleyici bir noktadan çok daha fazlası var çünkü. Chow, Singapur’da yaşadıklarından sonra Hong Kong’a gidiyor ve oradaki ilk vukuatının ardından, bir otelde 2046 numaralı oda ilgisini çekiyor. Otele yerleşiyor ve 2046’da aşk yaşadığı ya da sadece yakınlık kurduğu kadınları hikayelerinde, romanlarında anlatmaya başlıyor. En sonunda da 2046 isimli bilimkurgu romanını, otel sahibinin kızı yetenekli Wang Jing-wen (Faye Wong) ile birlikte yazmaya başlıyor. Romanını tamamen çevresinde olan bitenlerden ilham alarak, en çok da Wang Jing-wen ve Japon sevgilisinin imkansız aşkı üzerine yazıyor.
Roman, yani filmin bilimkurgu kısmı 2046’yı daha da çok ilginç kılıyor. İnsanlar esrarengiz bir trene biniyor ve 2046 yılına gidip ellerinden kayıp giden hatıralarını yakalamaya çalışıyorlar ve çünkü 2046’da hiçbir şey değişmiyor, her şey sabit kalıyor. Oradan geri dönebilen kimse yok, Tak dışında. Tak, aşık olduğu kadını yeniden bulabileceği umuduyla 2046’ya gidiyor ama orada kimseyi bulamıyor ve böylece geri dönmenin bir yolunu buluyor. Aşık olduğu android’ten bile aşkına karşılık bulamıyor. Her gün ona aynı soruyu soruyor, her gün cevap alamıyor. Bunu öyle bir dille ve görsellikle anlatıyorlar ki; kalbinizin üzerine bir şey oturuyor. Tıpkı otel sahibinin kızı Wang Jing-wen ve sevgilisinde olduğu gibi. Romanın kendine konu edindiği dünya bir çeşit paralel evrenmiş gibi anlatılıyor. Chow, sevdiği kadınlarla ellerinden kayıp giden anılarını, romanında geri almaya çalışıyor.