Bir Nesli Hayaletler Peşinde Koşturan Efsane: Ghostbusters

“Civarda tuhaf şeyler yaşandığında
Kimi çağıracaksın?”

Seksenlerde ve doksanların başlarında doğan şanslı nesil, bu sorunun cevabını daha çocuk yaşlarda verebilirdi: Hayalet Avcıları. Hatta gerek Türkiye’de ilk özel televizyon kanallarının yayına geçmesiyle orijinal filmleri, gerekse çizgi dizisini seyreden bu şanslı çocuklar evin içinde bağıra bağıra “Hu yu gana kol gostbastıırs” diye şarkılar söyleyip, elektrik süpürgesinin borularından ve sırt çantalarından kendilerine silahlar (proton pack) bile yaparlardı (hiç bana bakmayın). Kendilerine bile itiraf edemeseler de hafiften tırsarak girdikleri bu evren (bana bakmayın dedim) onları, için hayaletlerle haşır neşir olacakları ve yaramaz olanlarını korkusuzca avlayacakları yepyeni fantastik dünyaların içine çekip alacaktı.

ghostbusters-1

Film müzikleriyle, unutulmaz oyuncu kadrosu ve Ghostbusters ekibinin sevimli logosunun yer aldığı afişiyle büyük küçük herkesin beğenisini kazanan ilk Ghostbusters (Hayalet Avcıları) filmi, 1984 senesinde gösterime girdi. Şahsen ben, sinema filmleriyle olan mazimin beni afallatan ilk yapımlarından biri olması ve çizgi dizisiyle de (The Real Ghostbusters olmayan) bu durumu pekiştirmesi sebebiyle bende her daim yeri çok farklı olan Ghostbusters’ın, her zaman çok samimi bir yapım olduğunu düşünmüşümdür. Sonrasında filmler hakkında daha çok şey okuyup yazıp çizmeye başlamadan önce bile, böylesine güzel akan, böylesine eğlenceli bir oyuncu kadrosuyla başarıyı yakalayabilen bir filmin ancak bir grup çok eğlenen insan tarafından çekilmiş olabileceğini düşünürdüm. Gerçekten de Ghostbusters’ın sinema tarihinde Oscar adaylıklarına dek uzanan başarısını biraz da bir gönül işi olmasında aramak gerektiğini düşünüyorum. Zira filmin, başrol oyuncularından Dan Aykroyd ve Harold Ramis tarafından yazılmış, Aykroyd’la maziye dayanan sağlam bir arkadaşlığı olan Ivan Reitman tarafından yönetilmiş olduğu gerçeği de bu düşüncemi doğrular nitelikte. Aksi halde, içinde fazlasıyla absürd öğe barındıran “supernatural comedy” tarzında bir filmin bu kadar başarılı olabilmesi başka bir şeyle bağdaştırılacak gibi değil. Yani neredeyse değil. Bill Murray ve hayran olunası tarzıyla hayat verdiği unutulmaz karakter Dr. Peter Venkman faktörü haricinde.

Peter Venkman (Bill Murray), Raymond Stantz (Dan Aykroyd) ve Egon Spengler (Harold Ramis)

Peter Venkman (Bill Murray), Raymond Stantz (Dan Aykroyd) ve Egon Spengler (Harold Ramis)

Hâlâ seyretmemiş olanlar ya da hayatlarını bu zamana kadar uzay boşluğundaki bir başka gezegende geçirmiş olanlar için filmin konusunu da şöyle bir özetlemek gerekecek tabii. Akademik kariyerlerini parapsikoloji alanında sürdüren Peter Venkman, Raymond Stantz ve Egon Spengler, paranormal bir vakayı araştırmaları için New York Halk Kütüphanesi’ne çağrılmıştır. Üç arkadaş burada eski bir kütüphaneci kadının hayaletiyle karşılaşır ancak hayalet korkunç bir canavara dönüştüğünde ne yapacaklarını bilemezler. Bu sırada, araştırma ödeneklerinin iptal edilmesi gerekçesiyle üç akademisyen, Columbia Üniversitesi’ndeki işlerini de kaybederler. Bunun üzerine, paranormal olaylarla kendi tarzlarında başa çıkabilmek için eski bir itfaiye merkezini kiralarlar. Burada, “paranormal olayları inceleme ve imha etme” hizmeti veren bir yer açarlar, kendilerine “Hayalet Avcıları” ismini verirler, “proton pack” ismini verdikleri bir tür parçacık hızlandırıcı silah keşfederler ve bir de kuruma özel arabayla küçük çaplı işlere girişirler.

Unutulmaz Marshmallow Man sahnesi

Unutulmaz Marshmallow Man sahnesi

İlk hayaletleri Slimer’ı lüks bir davet verilen bir otelde yakalarlar, ödemelerini alırlar ve giderek yayılan ünleri dördüncü bir eleman kazanmalarına neden olur: Winston Zeddemore (Ernie Hudson). Ancak genç ve güzel bir kadın olan çellist Dana Barrett’ın (Sigourney Weaver) kendilerine, Zuul isminde bir yaratığın ona musallat olduğu şikâyetiyle gitmesi ve Çevre Koruma Birimi adına Hayalet Avcıları’nın başına bela olan bir avukatın, atık kontrolünün yapılmadığı gerekçesiyle işletmenin güç kaynaklarını devre dışı bıraktırmasıyla tüm şehre yayılan yakalanmış hayaletler de işin içine girince, ekibin durumu iyice içinden çıkılmaz bir hal alır. Özellikle final sahnesi ve dev Marshmallow Man karakteriyle akıllarımızda yer eden bu film, inanılmaz başarısıyla bir devam filmini de ardında getirir.

Yorumlar