Bright – Madem Orksun, Alem Korksun
Muhtemelen Netflix’in Bright adlı filminin ülkemize yerelleştirilmiş tanıtımı Orklar Aramızda‘yı sosyal medyadan izlemişsinizdir. Yönetmenliğini Suicide Squad‘dan hatırladığımız David Ayer, başrolünü ise Will Smith’in üstlendiği “polis kankalar” türü film, “Elf ve orc gibi ırklar günümüzde yaşasa nasıl olurdu?” sorusuna cevap arayan bence eğlenceli bir yapım. Yazıda kesinlikle spoiler vermeden filmle alakalı detaylara gireceğim, ancak öncelikle anlatmam gereken başka şeyler var…
Netflix Hakkında
Netflix hem ucuz abonelik politikası, hem de yayınladığı yüksek kaliteli orijinal diziler ve bu dizilerin tüm sezon bölümlerini aynı gün yayınlamasıyla bilinen “on demand” yani “istediğin zaman istediğini izle” modeli, çevrimiçi bir hizmet. Söz konusu orijinal serilerden mutlaka en az bir tanesini izlemişsinizdir; Daredevil, Stranger Things, Jessica Jones, Sense8, Luke Cage, House of Cards, Iron Fist, OA, Orange is the New Black, Glow, Dark, Black Mirror, 13 Reasons Why, Punisher ve A Series of Unfortunate Events, aklıma ilk gelenler oldu.
Elbette Netflix Originals adı altında yayınlanan onlarca film de yok değil. Örneğin; ilginç bir bilimkurgu yapım olan Spectral, gayet başarılı bulduğum bir gerilim filmi olan Hush, animesini izlemediğim için bana iyi bir filmmiş gibi gelen Death Note ve Stephen King romanından uyarlanan Gerald’s Game’i örnek gösterebilirim. Ancak Netflix Original filmlerinin ortak özellikleri; düşük bütçeli olmaları.
Eleştiri Lobisi İş Başında
İşte tam bu noktada Bright devreye giriyor! Zira kendisi 90 milyon dolar bütçesiyle Netflix Original etiketi taşıyan ilk blockbuster yapım oluyor. Ama film daha yayınlanmadan hemen önce düşen eleştiriler filmi yerden yere vuruyordu! Peki, bu film o kadar mı kötü? Ben bu yazıyı kaleme alırken filmin Rotten Tomatoes skoru 31%, Metacritic skoru ise 28 idi. Diğer yandan IMDB puanı 6.7, Rotten Tomatoes izleyici skoru ise 90%. Sanki Warner Bros yeni bir DC Comics uyarlaması vizyona sokmuş! Bakın siz şu işe…
İyi de neden? Çok basit; basılan kuyruklar var! Öncelikle blockbuster bütçeli bir filmin sinema salonlarında değil de televizyonlarda yayınlanması aşağı yukarı 100 yıllık para basma tezgahına yapılan açık bir tehdit. Film stüdyoları, dağıtım şirketleri, sinema salonları ve reklam sektörü gibi kurumlardan oluşan devasa bir sektör bu. Tekere çomak sokanın vay haline! Bununla beraber Netflix’in oturduğu on demand service (isteğe bağlı hizmet) tahtında çok kişinin gözü olduğu da malum. Amazon, Hulu ve CBS All Access gibileri malumunuz. Ayrıca yakın zamanda Disney bile kendi on demand service’ini kuracağı için Netflix’teki dizilerini geri çekme kararı aldı.
Tüm bu bilgilerin ışığında, Bright için çirkin bir linç kampanyası yürütüldüğü sonucuna varmamak için dünyadan habersiz olmak lazım. İroniye bakın ki, “net neutrality” konusu gündemdeyken Netflix’in adı, servis sağlayıcılara kendine daha çok bant genişliği ayırması için teşvik primi vermesiyle gündeme gelmişti. Kapitalizm böyle bir şey işte!
Neyse, bu kadar goygoy üstüne artık filmin içeriğiyle ilgili bir şeyler okumak istersiniz sanırım:
Bu Bir Şehir Fantezisi
Bright içinde birden fazla tür barındıran ilginç bir deneme aslında. Bunlardan ilki; buddy cops (polis kankalar). Buddy cops türünü çok fazla anlatmama gerek yok. Hepimizin bildiği, sevdiği ve eğlenceli bulduğu Lethal Weapon (1978), Tango & Cash (1989) ya da Bad Boys (1995) gibi bir çift polisin maceralarını anlatan filmler buddy cops olarak kategorilendirilir. Bright, bu noktada işini garantiye almış diyebiliriz, zira tür açısından baktığımızda halihazırda büyük izleyici kitlesine sahip olduğu bir gerçek. Bu arada şunu da eklemek isterim; Bright’ın Netflix’te yayınlanan ilk fragmanını gördüğümde aklıma hemen bir diğer buddy cops filmi olan 1988 yapımı Alien Nation adlı film gelmişti. Daha sonra 1988-98 arasında bir sezon olarak dizisi de yayınlanan filmde Dedektif Matthew Sykes’ın polis ortağı dünyaya mülteci olarak gelen uzaylı ırka mensup bir dedektifti. Alien Nation’u Bright’ın esin kaynaklarından biri olarak saymak doğru bir teori olacaktır.
Bright’ın taşıdığı diğer tür ise ise urban fantasy (şehir fantezisi) ki, bu türde Harry Potter serisi dışında geniş kitlelere hitap edebilmiş yapım sayısı çok fazla değildir. Kurt Russell’ın başrolünü üstlendiği Big Trouble in Little China (1986), Constantine (2005) ya da Sorcerer’s Apprentice (2010) türe örnek olarak gösterilebilir. İlk bakışta orijinal gibi görünen Bright’ın modern zamanda fantastik ırklara yer verme fikri, masaüstü rol yapma oyunu meraklılarının iyi bildiği Shadowrun adlı rol yapma eserden esinlenilmiş.
Shadowrun, ilk sürümü FASA adlı yayınevi tarafından ilk defa 1989 yılında yapılmış olan cyberpunk türü bir rol yapma oyunuydu. Ancak söz konusu evrende fantastik kurguya ait olan elf, cüce ve orc gibi ırklar kullanılmıştı. Bright’ın evrenini her kim yaratmışsa Shadowrun’dan bir hayli etkilenmiş, orası kesin. Eğer rol yapma oyunlarına ilginiz varsa Shadowrun’ın 4 ve 5’inci sürümleri hakkında sitemizde tanıtım yazıları mevcut:
Rol Yapma Oyunu Dosyaları – Shadowrun: 4th Edition Rol Yapma Oyunu Dosyaları – Shadowrun: 5th EditionFantastik Taklidi Yapan Modern Dünya Alegorisi
Bright’ın evreni üç aşağı beş yukarı Yüzüklerin Efendisi evrenindeki statükonun şekilde günümüze kadar gelmiş olması fikri üstüne kurulu. Hikayeye göre 2 bin yıl önce Dark Lord adı verilen kişi, orclardan oluşan ordusuyla dünyayı ele geçirmek üzereyken Jirak isimli bir orc tarafından bir araya getirilen 9 ordu ile büyü de kullanılarak yenilgiye uğratılmış.
Elfler dünyayı yöneten sosyetik zengiler haline, orclar ise toplumun en düşük ve hakir görülen kesimine dönüşmüş. Elbette bu noktada günümüz dünyasına bir alegori yapıldığı da çok belli. Zira Nick adlı teşkilatın ilk orc polisine yapılanlar 60’lı yıllarda Siyah Amerikan vatandaşların karşılaştığı muamelenin hemen hemen aynısı. İnsanlar ise günümüzdekinden pek farklı değil.
Dünyada büyü neredeyse hiç kalmamış. Zamanında olan büyü de Yüzüklerin Efendisi evrenindeki gibi çok nadir ve neredeyse her şeye kadirmiş. Büyü yapmanın tek yolu, dünyada çok az kalmış olan büyülü değneklerden birini kullanmak. Ancak sadece Bright adı verilen kişiler bu değnekleri kullanabiliyor. Bir Bright olduğunuzu anlamak da zor iş. Zira zor bulunmaları bir yana, dokunan kişi bir Bright değilse asa elinde patlıyor. Filmimizin konusu da tahmin edebileceğiniz gibi MacGuffin olarak herkesin peşinde olduğu bir asanın ortaya çıkması ve polis kankalarımız Ward ve Nick’in kendilerini olayların içinde bulması.
Bildiğiniz Will Smith ve Diğerleri
Will Smith her zamanki gibi kendisini oynamış. Zaten başrolde ismini gördüğümüz anda 4 aşağı 5 yukarı nasıl bir tipleme göreceğimiz mühürlenmiş oluyor. Özellikle Bad Boys filmlerinde polis kankalar türünde başarılı işler çıkarmış olan Smith için bu rol biçilmiş kaftan, orası kesin. Diğer oyuncular zaten ne kötü, ne de öyle akıllarda kalacak derecede başarılı. Filmin kendisi de öyle…
Filmin genel olarak tam bir eğlencelik Pazar akşamı filmi olduğunu söyleyebiliriz. Ne yerden yere vurulacak kadar kötü, ne de nesiller boyunca unutulmayacak kadar iyi. Ancak bazı yerleri çok iyiyken bazı yerleri vasat kalmış görünüyor. Yine de her sene çıkan süper kahraman filmlerine boğulmuş günümüz ortamında bana ilaç gibi geldiğini itiraf etmeliyim.
Tüm bunlar bir yana, Bright’ın içerdiği şehir fantezisi temasıyla film ya da dizi formatında devam edebilecek potansiyele sahip olduğunu da düşünüyorum. Elbette eleştiri lobisinin saldırılarını atlatıp başarılı olup olmadığını önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Film Hakkında Birkaç Not
- Dark Lord dedikleri grafittilere bakılırsa bir kara elf imiş.
- Jirak adlı orc, 9 orduyu bir araya getirerek Dark Lord’u yenmiş. İnsan, elf, orc, cüce, centaur dışındaki diğer 4’ünün ne olduğu açıklanmadı. Hatta bu ordular arasında orclar var mıydı, yoksa tümü Dark Lord’un hizmetinde miydi bilmiyoruz.
- Filmin başlarında polis arabasında Jacoby’nin çaldığı “orc şarkısı” Cannibal Corpse’un Hammer Smashed Face adlı şarkısı idi.
- Polislerin orclara müdahale ettiği sahnede atlı polis olarak bir centaur gördük.
- Bir akşam sahnesinde gökyüzünde uçan bir ejderha vardı.
- Los Angeles’ta hiç göremedik, ancak Miami’de cüceler olduğu söylendi.