Can Bedenden Çıkmayınca… Die Hard
Durum vahim ve gayet açıktır: Karısının da içinde bulunduğu tüm plaza personeli bir grup Alman teröristçe rehin alınmıştır. Teröristlerin lideri Hans Gruber (Alan Rickman) şirketin, içerisinde 640 milyon $ barındıran kasasının kodunu ister fakat şirketin patronu işbirliğine yanaşmayınca onu acımadan öldürür. Hans şu ya da bu şekilde kasayı açıp bu işten sıyrılabileceğine emindir zira plazaya sadece silahlar değil çok daha fazlasıyla gelmiştir. Dışarı ile iletişimi tamamen kesilen ve peşindeki teröristlerce sürekli takip edilen McClane, bir tabanca ve bir şarjörden başka bir şeye sahip olmaksızın teröristlere karşı gece boyunca sürecek bir savaş açar.
Mctiernan’ın filmindeki teröristler öyle ucuz ve beceriksiz tipler değildir. Tam aksine her biri hayatta kalmak ve McClane’i öldürmek için ellerinden geleni artlarına koymazlar. Liderleri olan Gruber bu tür bir filmden beklenmeyecek şekilde zeki ve planları olan bir adam portresi çizer, hakeza ilk kez başrol oynayan Alan Rickman bu rolde dikkatleri üzerine çekmekte gecikmemiştir.
Film karanlık havayı dağıtmak amacıyla birçok metot denemiş ve başarılı da olmuştur. Bunlardan en belirgini kuşkusuz McClane’in Holly ve polis memuru Al ile kontakt kurduğu sahnelerdir. McClane’in başına gelen sayısız belaya rağmen yüzünden Belmondovari bir ifadeyi eksik etmeyişi, onun rutin günlük eşyaları kaçış ya da dikkat dağıtma gereci olarak kullanabildiği pratik bir zekaya sahip olması ve çektiği acıya rağmen savaşmaya ve çıkış yolu bulmak için çabalamaya devam etmesi 132 dakikalık bu uzun macerayı düz bir aksiyon filminin çok daha ötesine taşımaktadır.
Die Hard kazandığı başarı ile 4 devam filminin çekilmesini sağlamış, Hollywood’da 1987’deki Lethal Weapon’un ardından bizim dünyamızda olduğu hissedilebilen filmlere ön ayak olunmasını sağlamıştır. Oyuncuları sonuna dek zorlayan pek çok sahne içermesine karşın (ki bunlardan birisi 20 metrelik, dublörsüz bir düşüştür) tam aksine bu izleyicinin filme odaklanmasını en üst seviyeye çekmekte, bir gecede başlayıp biten bir maceradan çok daha fazlası olarak hafızalarda yerini almasını sağlamaktadır. Bu bağlamda ayrılan zamanın karşılığını adrenalin bombardımanı olarak fazlasıyla veren bu filmi bir şekilde şu ana dek izlememiş herkesi bu Noel gecesinde Die Hard’ı izlemeye, diğerlerini ise bu macerayı bir kez daha yaşamaya davet etmekte herhangi bir sakınca görmüyorum.