Captain America: Civil War – Analiz, Tahmin ve Anekdotlar

Spidey!

Yazarlarımızdan Aslan Richard Dilek‘in dün Facebook hesabında söylediği gibi; film bir nevi “Iron Man v Captain America: Dawn of Spider-Man” olmuş. Sonunda çizgi romanlardaki gerçek yaşına uygun, düşük çeneli ve esprili bir Peter Parker izleme şansımız oldu. Bu arada bilmeyenler için, Spider-Man savaşırken heyecanını bastırmak için çene çaldığını çizgi romanlarda defalarca dile getirmiştir. Eski Spider-Man filmlerini de çok severim, hatta ikinci Spider-Man serisinde ilk seride çok iyi çözülen bazı şeylerin kullanılamaması beni çok üzmüştü. Bu yeni serinin de başına aynısı gelmez umarım. Örneğin; J.K. Simmons’tan daha iyi bir Johan Jameson, Willem Dafoe’dan daha iyi bir Norman Osborn ve Emma Stone’dan daha uygun bir Gwen Stacy olamayacağına üzülüyorum. Umarım her birinde tek tek yanılırım.

İşte o an!

İşte o an!

Robert Downey Junior’ın 2017’de gösterime girecek olan Spider-Man: Homecoming adlı filmde rol alacağını biliyoruz. Filmde de izlediğimiz, hatta çizgi romanlarda bizzat Peter Parker’ın da söylediği gibi Tony Stark, Peter için hiç sahip olmadığı babası rolüne bürünecek gibi. Bu arada Stark’ın çekici bulduğu May Hala ile bir ilişki yaşaması da çok olası. May Hala demişken; rolü üstlenen oskar ödüllü Marisa Tomei bazı çevrelerce çok genç bulunmuş. Açıkçası çizgi romanlardaki May Hala’nın görünüşünü ilk serideki Rosemary Harris’in tam olarak karşıladığı bir gerçek. Ancak matematiksel olarak bakacak olursak, Peter’ın ebeveynleriyle aynı jenerasyondan olan May Parker’ın, 16 yaşındaki bir Peter’ın yanında en fazla 45-50 yaşında olması gerekir. Marisa Tomei de 52 yaşında! Ben açıkçası başıma bir şey gelmeyecekse çizgi romanlarda 80 yaşındaymış gibi çizilen May Parker’ın yaratıldığı dönemlerde gerçekçi resmedilmemiş olabileceğini düşünüyorum.

Son olarak, Ant-Man’i indirdikten sonra baygın düşen Spider-Man’in Iron Man tarafından uyandırıldığında verdiği tepki, aslında onun hala ürkek ve sorunlu bir çocuk olduğunu hatırlatan bir sahne olarak şahaneydi!

Son Savaş

Filmin şüphesiz en vurucu sahnesi, hepimiz son bir kötü adam savaşı beklerken Zemo’nun kusursuz planı yüzünden birbirine bir kez daha giren Captain America ve Iron Man’in savaşı oldu. Film boyunca Captain America’nın tarafını tutmuş olsanız da, burada Tony Stark’ı haklı bulmamak gerçekten çok zor.

Daha önce de söylediğim gibi, filme gri tonlar o kadar iyi yedirilmiş ki, Zemo’ya bile bir anlığına empati duyduğumu fark ettim. Zemo, alışageldiğimiz türden kostümlü ve maskeli bir kötü adam olarak karşımıza çıkmamış olsa da, hatta çizgi romanlardaki nazi sempatizanı Helmut Zemo’yla uzaktan yakından bir alakası olmasa da çok başarılı uyarlanmıştı. Avengers’a ne Loki’nin ne de Ultron’un veremediği kadar zarar vermiş bir kötü adamdan bahsediyoruz burada. İşlettiği planı gerçekten kusursuzdu.

Hem de Avengers'ın canına okumak için maskeye ihtiyaç bile duymadı!

Hem de Avengers’ın canına okumak için maskeye ihtiyaç bile duymadı!

Ben açıkçası Zemo’nun uyarlanma şeklini Iron Man 3’te Ben Kingsley’in canlandırdığı Mandarin karakteri kadar başarılı buldum. Efendim? Koskoca Mandarin’i harcamışlar mıydı? Çizgi romanlardaki gibi değil miydi? Bu yazı bunun yeri değil, farkındayım ama Mandarin, 60’lar ABD’sinin uzak doğu korkularını sembolize etmek için yaratılmış, Flash Gordon’daki İmparator Ming’in saçma bir kopyasından başka bir şey değildi. Iron Man tarihinde teknolojiye karşı büyü, şövalyeye karşı büyücü temalarının altını çizmek için yaratılmış bir karakterdi. Iron Man 3’teki Mandarin, bir tür Osama Bin Laden idi. Artık insanlar bu gibi uzak ya da orta doğulu “öcü” karakterlerin insanları manipüle etmek için ortaya atıldığını gayet iyi biliyor. Filmde de anlatılmak istenen buydu. Gerçekten de hala 60’lı yılların propagandaları mı yemek istiyoruz? Sizi bilmem ama ben değil…

Yorumlar