Captain America: Civil War – Karakterlerini Anlayan, Sınırlarını Bilen Film
Doğrusu Civil War filmi ilk olarak Serpent Society ismi ile açıklandığında bir hayli şaşırmıştım. Söylentiler Russo’ların isim olarak Civil War mevzusuna gireceklerine dairdi ve bu isim çok başka bir şeyi nitelendiriyordu. (Marvel’da Serpent Society isminde yılan temalı süper suçluların buluştuğu garip bir topluluk var) Kısa bir süre sonra Civil War yazısı ekranda belirdiğinde tüyler diken diken olmuştu. Coşku yaşandıktan sonra düşünmeye başladım. Mark Millar’ın politik eserini sinemaya uyarlamak gerçekten çok zordu. Hani Hobbit’in 3’er saatlik üç filmle anlatıldığı günümüz sinemasında, Civil War’dan rahat üç filmlik seri çıkardı. Elbette Russo’lar Winter Soldier’da politik gerilim işini gayet iyi yürüttüklerini kanıtlamış ve bu iş için biçilmiş kaftanlardı. Ama işte mevcut materyalin uyarlanması için MCU’da hala gerekli koşullar sağlanmamıştı.
Pekala geçmiş filmler de -özellikle Avengers’lar da- kahramanlarımız beraberinde yıkım da getirmekteydiler. Bu durum tartışılmaya gidilmeliydi ama geçmişte bu durum zaten çizgi romanların konusu oldu. İleride yazısını yayınlamayı düşündüğüm The Avengers: Kree-Skrull War’da bile bu mevzu politik arenaya taşınıyor. Ama Civil War’u bu işlerden ayıran temel etken, artık kalabalıklaşan ve kontrolü zorlaşan kahramanlar üzerinden bir fikir ayrılığı konseptini işlemekti. İşte MCU elindeki kahramanları ve tek filmle derdini anlatma sorunları yüzünden Civil War’u uyarlamak konusunda kafalarda soru işaretleri bırakıyordu.
Filmden haberlerin gelmesi, sızan senaryolar ve fragmanlar gelmeye başladığında, sosyal medyada dile getirilen, “Bu Civil War değil mahalle kavgası” sözü iyice dillere pelesenk olmaya başladı. Ben Russo’lara ve Kevin Feige’in vizyonuna güvendiğim için daima bu söze karşı, “Film daha fazlasını gösterecektir, bu sadece fragman.” sözüyle savunmaya geçtim ama filmi izlediğimde mahalle kavgacılarının çok da haksız olmadığını fark ettim. O yüzden ben eleştirime bu filmin isimlendirilmesi sorunu ile başlamayı doğru buluyorum. Bu film Civil War’u değil, bir iç çatışmayı anlatıyor. Zaten War denilebilecek bir yoğunluk, hatta şiddet unsuru da yok. O yüzden daha fikir ayrılığı, çatışma temalı bir isim ile devam edilseydi en azından isim eleştirileri ve beklenti yaratma konusunda daha iyi sonuçlar alınabilirdi.
Filme gelirsek, Russo’ların Winter Soldier filmi ile MCU içinde çıtayı bir hayli yukarı çektikleri kanaatindeyim. Hatta o filmin ardından vizyona giren Age of Ultron’un bu çıtanın yarattığı sorunla yüzleştiğini de dile getirmiştim. FOX’un X-Men’leri, DCEU’nun da kendi “karanlık” hikayeleriyle sahneye çıkmasıyla izleyicilerde; “kahramanları daha ciddi işleyin” beklentisi oluşmaya başladı. Winter Soldier, Marvel’ın bu eleştirilere cevabıydı. Civil War ise hem ismen, hem de ağırlık olarak Captain America’nın son filmi olması gibi etkenler sebebi ile bu çıtanın üzerine çıkılması bekleniyordu. Benim görüşüm çıtanın hala aşılamadığı, ama o çıtaya bir hayli yaklaşıldığı. Film için Winter Soldier’ın bir tık altı, The Avengers’ın bir tık üstü şeklinde bir düşüncem var. Bunun sebeplerini açıklamaya çalışacağım.
Öncelikle filmde Russo’ların anlatım unsuru olarak kullandıkları geniş çerçeve ve üzerine büyük beyaz puntolarla yazılmış mekan isimleri bana feci halde Tarantino’nun bölümler halinde filmlerini kurgulayışını hatırlattı ve filmin anlatımı açısından çok güzel bir tat getirdiğini dile getirmeliyim. Age of Ultron’un yaptığı acele kurgu hatalarının da tekrarlanmayacağına dair bir işaretti aslında bu unsur.
Hikayeye gelirsek, senaristler Stephen McFeely ve Christopher Marcus’un Winter Soldier’da da politik alt-metin yazma konusunda başarılarını üzerine koyarak devam ettirdiklerini düşünüyorum. Özellikle Stark ve Cap arasında yaşanan fikir ayrılığını o kadar net işlemişler ki, hangi tarafı seçeceğinizi şaşırıyorsunuz. Fanatik bir TeamCap yanlısı olarak girdiğim filmde Stark’ın argümanlarıyla ikna olma aşamasındaydım. Zaten filmde de Cap’in ikna olmaya yakın olduğu bir kırılma noktası var ki; bu durumu bozan ve ağırlığın Cap’e kaymasına yol açan bir General Ross etkeni var. Incredible Hulk’taki gaddar tutumundan zerre ödün vermeyen bu adam, filmin bir Captain America filmi olduğunu hatırlatmak amacıyla konulmuş gibi. Çizgi romanda Stark’a binen yükün kirli kısımlarını o üstlenmiş vaziyette. Bu sayede Stark’a gereksiz bir kin tutmuyor hatta onu dinlemeye çalışıyoruz.
Çoğu kişi filmin Captain America’ya ait olduğunu unutuyor. Filmin ismi Civil War olabilir ama olaylar Cap’in perspektifinden anlatılıyor. O yüzden ağırlığın ondan yana olması normal. Ayrıca mevzunun Bucky’den çıktığı düşüncesi ise film içinde eritilip yok ediliyor. Hatta Bucky’nin 1.Dünya Savaşını başlatan Sırp Milliyetçi figürün temsili tadında kullanılması benim çok hoşuma gitti. Filmin asıl kötüsü kıvamında izlediğimiz Helmut Zemo’ya ise ayrı bir paragraf ayırmak gerekiyor.