Captain America: Civil War – Mahalle Kavgası Açılımı
Hocam Vuruyorum Ama Non-Lethal, Mümkünse Damage Threshold’u Geçmeyeceğim.
İyi bir birey, sebebi ne olursa olsun, karşısındaki kişiyi öldürmek istemez. İnsan hayatını her şeyden üstün tutan kişi ancak kendisine iyi bir birey diyebilir. Karşısındaki kişi azılı bir katil de olsa, akla gelebilecek en kötü suçları da işlemiş olsa, onu öldürmek yerine yaşatmayı tercih etmek bir bireyi iyi bir birey yapabilir. Üstüne üstlük, buradaki “İyi” karakterler, söz konusu “anlaşmazlık” ların ardından, topu tüfeği birbirine doğrultup birbirini öldürecek değil! Kaldı ki, bu adamlar kendilerine hiçbirimizin kabul etmeyeceği türden kötülükleri yapmış kişileri bile, yeri gelmiş öldürmemeyi seçmiş kişiler. Bir zamanlar sırt sırta dövüştüğü kişileri mi öldürsünler? E tabi, modern dünyanın kolezyumunda ne kadar çok kan, o kadar çok keyif sanki? Millet, “Abi Iron-Man istese var ya, o süper ışınıyla Kaptan Amerika’yı deler geçerdi.” E adam delip geçmek istemiyor ki oğlum? Niye delsin geçsin?
İşte tüm olay burada bitiyor. Filmi izlerken, o meşhur hava alanı sahnesinde tam olarak bu başlıktaki sözleri, sesli bir biçimde sarf ettim. Zira olayları Rpg severlerin anlayacağı dilden açıklarsam, anlatmak istediğimi daha net açıklayabilirim.“Lawful Good karakter (Burada Kaptan Amerika bunun en güzel örneği) suçluyu öldürmez, yakalayıp adalete teslim eder ve gereken cezayı almasını sağlar. Bunu yaparken, karşısındaki kişinin hayatı beş para etmese de, bir başkasının canına kast etmesi durumu onun için söz konusu değildir. Karşısındaki ile savaşırken non-lethal damage vurup, gereken hit point altına düşürdüğü kişinin elini kolunu bağladıktan sonra, gereken Heal check’i atarak stabilize eder ve en yakın kolluk kuvvetine teslim eder.”
Zaten bu hava alanı dövüşünde de, bunun böyle olduğunu bize çok net şekilde gösteren, bariz sahneler var. Öncelikli olarak, millet anlamaz açık açık söyleyelim dedikleri; Hawkeye – Black Widow karşılaşması, uzun yıllar boyunca birlikte çalışmış bu ajanların antrenman sahnelerinden farklı bir şey değildi ikilinin karşılaşması. Hatta Hawkeye, Black Widow’a daha sert vurması için teklifte bulunuyor, ki daha sonra Wanda tarafından “Yumruklarını esirgiyorsun.” diye paylanıyor.
İkincisi ise Spidey’nin varlığı. Adam olayı; “Bay Stark’a kendimi kanıtlamam, birkaç güzel numara yapmam lazım.” diyerek, içine girdiği çatışmanın, ölüm kalım mücadelesi olmadığını görüp,rahat bir tavırla hareket ediyor. Sonrasında ise Captain kendisini duvara çalmadan evvel, memleketini sorup ardından “Ben de Brooklyn’liyim.” diyerek Spidey’ı duvara çalıyordu. Elbette bunu yaparken, Steve Rogers’ın yüzündeki gülümseme, benim de gülümsememe neden oldu. Zira, Captain America’dan beklediğim her tavrı, Chris Evans beyaz ekranda çok güzel yansıttı.
Bu arada filmin son sekansında, fark edilmesi gereken bir nokta var ki, yine Captain’a hasta olunası bir nokta bu. Tony, Steve’e vazgeçmesini söylediğinde, tıpkı bir zamanlar çelimsiz bir çocuk olan Cap, sokak arasında bir kabadayıyla dövüşürken, kendisini kurtaran Bucky “Yetmedi mi?” diye sorduğunda; “Bunu bütün gün yapabilirim.” diye cevap veriyordu. İşte aynı sahne, bu kez bir dosta karşı tekrarlanıyor. Bu da, Cap’in ne olursa olsun hem duruşundan taviz vermediği, hem de ne olursa olsun dostlarından vazgeçmediğinin bir kanıtı.
Black Panther – Bucky ve Iron Man – Bucky mevzusuna gelirsek, bunlara ilerleyen kısımlarda değineceğim.
Fakat öncesinde, şakanın kakaya dönüştüğü kısma gelelim. Malumunuz Vision’ın bu dövüşe sonradan katılmasının bir takım sebepleri olsa gerek, sahip olduğu güçler göz önünde bulundurulunca, ortamdakileri çok rahat pataklaması işten bile olmazdı. Tabi ki, olaya müdahil olduğunda ortamdakilerin bir irkilip geri çekildiği kısımda intimidate zarını sağlam attığı da aşikar. Geldi ve sağı solu çizerek, akıllı olun uyarısını yaptı. Elbette, amaca giden yolda kendini feda etmek Captain gibi adamların vazgeçilmezlerindendir.
Sonra ne mi oldu?
Dostlarının kaçmasına yardım eden Falcon’ı nişan alan Vision, “yanlışlıkla” War-Machine’i indirdi. Bakın burası filmin dövüş sekansını bitiren, benim için çok önemli bir nokta. Herkesin yaşadığı bir durumdur bu, mahallede arkadaşlarınızla anlaşamayıp kavgaya tutuşursunuz, herkes birbirine girer, sonra biri farkında olmadan arkadaşına öyle bir darbe indirir ki, yere yığılan adamın etrafına toplanıp, “Lan n’oldu iyi misin?” diye sorulur. Falcon ve Iron-Man olayın kendisini bırakıp War-Machine’in peşinden dalışa geçseler de, yakalayamadılar Albay Rhodey’i. Sonrasında, Falcon üzgün olduğunu belirtse de, Tony öfkesini nereye kusacağını bilemeyip yapıştırdı ışını Falcon’a. Peki Falcon buna alınıp, gücendi mi? Yerinden kalkıp Tony’e saldırdı mı? Yo hayır, çünkü iyi olmak, arkadaş olmak bunu gerektirir.