Uzaylı istilası üzerine ortalarda dolanan filmleri unutun, çünkü District 9 bu klişe konsepti alıp yerle bir etmek için hazır desek yersiz olmaz. Genel olarak, klişe uzaylı istilası filmlerini gözden geçirdiğimizde gördüğümüz ve artık gerek filmlerden, gerekse kitaplardan alışık olduğumuz şekliyle ya da henüz bir kaç gezegenden öteye gidemeyen teknolojimizi göz önünde bulundurursak, uzaylıların bizden çok üstün bir teknolojiye sahip olduklarını artık kabul etmiş durumdayız.

Buna paralel olarak, artık kendi dünyalarında sıkılan, yeni bir tat aramak için (!) başka gezegenleri araştıran ya da kaynaklarını tüketip, başka dünyalara musallat olmaya karar vermiş uzaylıların, bizim dünyamızın tepesine devasa uzay gemileri, hatta filoları ile saldırması kaçınılmaz bir bilim kurgu klişesi haline geldi. 2009 yapımı District 9 bize bundan daha fazlasının yapılabileceğini gösteriyor. Hem de en doğal haliyle!

Filmin çekimlerini göz önünde bulundurursak, yarı belgesel tarzında amatör kameralarla bilinçli olarak kullanılan çekim teknikleri, olayı bize adeta gerçekmiş gibi yansıtırken, bir anda bizi gerçeklikten çok uzağa taşıyan görsel efektleri ile başta ne olduğunu anlamadığımız film, fazlasıyla heyecanlı bir hal almaya başlıyor.

Geliyorlar!

Baş rollerini, Sharlto Copley’in oynadığı, Peter Jackson’ın yapımcılığını üstlendiği filmin yönetmeni ise Stargate, Smallville ve Elysium gibi önemli yapımların yönetmenliğini yaptığı; Neil Blomkamp. Bu arada, filmdeki oyuncuların her biri ilk bakışta yakınen tanıdığımız oyuncular da değiller üstelik. Buna rağmen, Imdb’de 8 puanı rahatlıkla alacak muhteşem bir senaryoya imza attıklarını söylemekte fayda var.

Filmin konusuna gelecek olursak eğer; Güney Afrika’da aniden ortaya çıkan devasa bir uzay gemisi, uzunca bir süre, insanların ne olduğunu anlamadığı bir şekilde, gökyüzünde beklemeye başlar. Her zaman olduğu gibi, ne bir savaş tehdidi ya da dostluk mesajı alamadıkları için afallayan insanoğlu; bir süre sonra genlerine yer etmiş olan merakın kurbanı olarak geminin içine girmeye başlar. İşte olaylar tam olarak burada başlıyor diyebiliriz.

Uzaylıların dünyayı işgalinin çok farklı bir şekilde gerçekleştiği bu filmde, uzaylılar biz dünyalıların barışçıl ve konuksever karşılamasına maruz kalarak, kendilerini bir anda onlar için düzenlenmiş olan bir çadır kentte bulurlar. Göçmen olarak yaşadıkları berbat hayat, insanların onları denek tahtası olarak kullanma ve teknolojilerini ele geçirme arzusu ile birleşince yaşanılamaz bir hale gelir. Olaya insanlar tarafından bakacak olursak, kendi aralarında “Karides” diye adlandırdıkları bu uzaylıları anlamak yerine, onları iyiden iyiye istememeye başlarlar. Bu esnada asıl karakterimiz yani, Wikus Van De Merwe devreye girer.

Sanırım UFO gören masum köylü, böyle bir şey olsa gerek?

Wikus, sevgili karides dostlarımızın yaşamlarını inceleyen ve onların yaşadıkları çadırkentin sorumluluğu üstlenen bir memurken, başından geçen bir kaç talihsiz olayla birlikte, kendini bir anda hem insanlardan, hem de uzaylılardan çok başka bir halde bulur. Bu esnada hem uzaylılardan, hem de insanlardan kaçmaya çalışırken, beklenmedik bir şekilde dost olduğu uzaylılarla birlikte, hayatta kalma mücadelesi vermeye başlar.

Filmin türüne baktığımız zaman; aksiyon, bilim-kurgu ve korku içeriklerini görsek de, kendi adıma söyleyecek olursam District 9; başlangıçta basit bir bilimkurgu filmi gibi görünse de, ilerledikçe gerek psikolojik ögelerin ortaya çıktığı, gerekse dramatik sahnelerin yaşandığı ve bütün bu öğelerin uyumlu bir şekilde yansıtıldığı bir filme dönüşüyor. Elbette, filmi belli kısımlarından klişe senaryo parçaları bulsanız bile, bu filmin tadını kaçırmayacak düzeyde diyebilirim.

Son olarak; Hepimiz kardeşiz!

Sonunda başrolün yerinde kendinizi bulabileceğiniz, bu duruma düşseniz “ben ne yapardım?” sorusunu kendinize sorabileceğiniz bir film olmuş District 9. Bununla birlikte, genel senaryonun gidişatını göz önünde bulundurduğunuzda, “insanlığın” uzaylılara yaptığını; günümüzde kendi türüne de yaptığının göndermesini yapan film, bir çok anlamda izlemeye değer.

Bilimkurgu’dan hoşlanın ya da hoşlanmayın, District 9’u mutlaka izlemeniz gereken filmler listesinde üst sıralara doğru alırsanız, pişman olmayacağınızı düşünüyorum.