Dünden Bugüne James Bond: Bölüm 1
Thunderball (1965)
Albert R. Broccoli, serinin dördüncü filmi “Thunderball” için “Goldfinger”da yönetmen koltuğuna oturan Guy Hamilton’ a teklif götürür yine. Ancak Hamilton Bond karakteriyle ilgili yapabileceği her şeyi yaptığını söyleyerek bu teklifi reddeder. Neyse ki Eon ile sorunlarını aşan Terence Young filmi yönetmeyi kabul eder.
Sean Connery, Bond olarak sete geri döner. Rol konusunda gittikçe zorlansa da, o dönemde onun yerini doldurabilecek başka kimse yoktur. Diğer oyuncuların da seçilmesinin ardından çekimler Paris’te bir cenazede başlar. Cenaze sahnesinden sonra çok sevilen Bond’un jetpack’le uçtuğu sekans çekilir. Bu sahne yapım şirketi Eon için öyle önemlidir ki, uçuşu gerçekleştirmek için iki kalifiye pilotla anlaşırlar.
Jetpack ne kadar havalı olsa da, senaryodaki şüphesiz en etkileyici donanım Largo’nun kruvazörü Disco Volante’ydi. Bütçeden 500.000 dolar bir deniz otobüsüne harcanır. Mini denizaltılarında uzman olan Jordan Klein ve mühendis ekibi bu deniz otobüsünü, gece gündüz çalışarak Disco Volante’ye dönüştürür.
Su altındaki sahneler ekip için çekilmesi açık ara en zor sahneler olur. SPECTRE dalgıçlarının nükleer başlıkları batık Vulcan gemisinden aldığı sahne 15 metre yüksekliğindeki dalgaların altında çekilir. Bu sahneden sonraki en zor sahne Largo’nun havuzunda çekilir. Sean Connery’nin ısrarı üzerine oyuncuyu köpekbalıklarından ayırmak için özel bir pleksiglas kullanılır. En azından amaç budur. Gerçekteyse, pleksiglas düzgün bir biçimde yerleşmez ve Connery sahneyi köpekbalıklarıyla ayrılmadan çeker. Sahne çekilirken köpekbalığı diğer tarafa geçer ve Sean Connery panik halinde kendini havuzun dışına atar.
Film bir başka devasa başarı sağlar ve büyük şehirlerdeki pek çok sinemada kapalı gişe oynar.
You Only Live Twice (1967)
“You Only Live Twice” romanı Ian Fleming’in ömrü boyunca yayınlanan son romanı. James Bond serisindeki filmler arasında kitapla en az benzerliği olan yapım. Bazı karakterler ve Japon öğeler aynı kalmasına rağmen, iki öykü birbirinden tamamen farklıdır.
Filmin çoğu sahnesi Japonya’da çekilmiştir. Çocukluğu Bond setlerinde geçen ve ileride babasından sonra Bond filmlerinin yapımcısı olan Barbara Broccoli, Japonya’daki yerde uyuma geleneğinden dolayı ateşli bir hastalığa yakalanır. Bunun üzerine Sean Connery, James Bond rolünün sağladığı ayrıcalıkla elde ettiği rahat ve konforlu yatağı Barbara’ya vererek küçük kızın hastalığını atlatmasına yardım eder.
James Bond rolünün sağladığı ayrıcalıklar vardır elbet ancak bunun ağır bir bedeli de olduğunu söylersek yanılmış olmayız. Japonya’ya karısı Diane Cilento ile birlikte gelen Sean Connery bu süre boyunca uluslararası basının yoğun baskısı altında kalır. Basın konferanslarında gazeteciler Connery’ye inatla James Bond diye hitap ederler. Yerel bir gazeteci oyuncuyu tuvalette fotoğraflamaya teşebbüs eder. 30 ekstra güvenlik görevlisi işe alınır, ancak bir süre sonra bu görevliler bile fotoğraf çekmeye başlar. Hatta bir iddiaya göre Connery’nin tuvalette çekilen bir fotoğrafının bir Tokyo gazetesinde yayımlandığı söylenir. Gerginliği azaltmak için, filmin yapımcıları Connery’ye bir film daha yapma yükümlülüğü veren maddeyi sözleşmeden çıkarırlar.
Çekimler, aşırı hevesli Japon izleyiciler yüzünden sürekli olarak engellenir. İlgi o derece rahatsız edici hale gelir ki, film çekimlerinin yarsı bile tamamlanmadan Sean Connery bir açıklama yapar ve bir daha James Bond rolünü canlandırmayacağını açıklar.
Filmin çekimleri zar zor tamamlanır ancak yapımcılar ilk sonuçtan memnun olmazlar ve önceki filmlerin editörlüğünü yapan Peter Hunt’a filmi yeniden düzenlemesi için teklif götürürler. Hunt bu teklifi tek bir şartla kabul edeceğini söyler. Bu şart ise sıradaki Bond filmi “On Her Majesty’s Secret Service”i yönetmektir. Yapımcılar bu şartı kabul eder ve Hunt bir kez daha editör koltuğuna oturur.
“You Only Live Twice” ismini bir haiku’dan alır. “Sadece iki kez yaşarsın. Biri doğduğunda, diğeri ise ölümle yüzyüze geldiğinde.”