Dünden Bugüne James Bond: Bonus Bölüm
İkili arasındaki anlaşmazlığın kökeni tam olarak bilinmese de Peter Sellers ve Orson Welles’in birbinden nefret ettiği herkes tarafından bilinmekteydi. Hatta bu nefret o kadar büyür ki, ikisinin poker masasında olduğu bir sahne dublörler yardımıyla farklı günlerde çekilmiştir. İkilinin husumeti efsanevi olsa da, Le Chiffre rolü için Orson Welles’i öneren ismin Peter Sellers olması bu durumu daha da ilginç kılıyor. Sellers’ın sorun yaşadığı tek isim Orson Welles olmaz. Oyuncunun aynı zamanda yakın arkadaşı olan yönetmen Joseph McGrath da Sellers’ın hışmından nasibini alır. Sellers’ın setteki davranışlarını eleştiren McGrath, oyuncu tarafından yumruklanır.
Peter Sellers’ın bu derece agresif olması oyuncunun yaşadığı bir hayalkırıklığından kaynaklanıyor olabilir. Sellers’ın bazı biyografilerinde ve Geofrrey Rush’ın başrolünde yer aldığı “The Life and Death of Peter Sellers” filminde gösterildiği gibi, oyuncu esasında James Bond rolünü çok ciddiye almıştır. Casino Royale’in komedi filmi yapılması Sellers’ı derinden etkiler çünkü o ciddi bir Bond canlandırmayı istemiştir. Roger Lewis’in yazdığı biyografide Sellers kendi sahnelerini ciddi göstermek için yeniden yazar ve hatta doğaçlama yapar. Ancak istediği tepkiyi ve desteği alamaz. Komedi rollerinin üstüne yapışmasından duyduğu rahatsızlık, Sellers’ın sette kıyameti koparmasının önemli bir nedeni olarak kabul edilebilir.
Filmdeki problemler yalnızca Peter Sellers kaynaklı olmaz. Tüm sahneleri Londra’da çekilen Woody Allen, çekimin son gününde yapımcıların çekimi tekrar tekrar ertelemesinden dolayı çileden çıkar ve seti terkeder. Allen öyle öfkelenmiştir ki, setten ayrıldıktan sonra direkt Heathrow Havaalanı’na gider. Hiçbir yere uğramadan New York City’ye dönen oyuncunun kostümü bile üzerinde kalmıştır.
Çekimi bir şekilde tamamlanan filmin bütçesi ise ayrı bir konudur. Başlangıçta 6 milyon dolar bütçe ayrılan filmin (ki o dönem bu, oldukça büyük bir miktardır) çekim sırasında devam eden problemler ve sayısız kesintilerden dolayı final bütçesi iki katına çıkmıştır. 12 milyon dolar maliyet ile döneminin en pahalı yapımlarından biri olan film, vizyona girdikten sonra bu miktarı fazlasıyla karşılamıştır. 13 Nisan 1967 tarihinde Odeon Leicester Square’de vizyona giren “Casino Royale”, tiyatro tarihindeki pek çok rekoru kırarak dünya çapında, toplam 41,7 milyon dolarlık gişe hasılatı yapar. Gişe başarısına rağmen filmin, eleştirmenlerden iyi tepkiler almadığını da belirteyim.
Never Say Never Again (1983)
“Never Say Never Again” filminin kökeni 1960’larda cereyan eden Thunderball romanı üzerindeki anlaşmazlığa dayanıyor. O dönem Ian Fleming, potansiyel bir Bond filmi için yapımcı Kevin McClory ve senarist Jack Whittingham ile işbirliği yapar. İsminin “Longitude 78 West” olması planlanan bu film, daha sonra yüksek maliyetli bulunarak rafa kaldırılır. Ancak Ian Fleming filmle ilgili materyalin çöpe gitmesine razı olmaz ve Thunderball romanını yazar. Sorun şu ki Fleming romanda ne McClory’ye kredi verir ne de Whittingham’a. Bunun üzerine Jack Whittingham 1963 yılında yüksek mahkemeye gider ve Ian Fleming’e Thunderball ile ilgili telif davası açar. Eon Productions Bond filmlerini yapmaya başlayınca şirket Kevin McClory ile bir anlaşma yapar. 1965 tarihli Thunderball filminde yapımcı olacak olan McClory on yıl süreyle romanla ilgili bir proje başlatmamayı taahhüt eder. 1970’lerin ortasına gelindiğinde McClory Thunderball filmini çekmek için harekete geçer. Yazar Len Deighton ve Sean Connery senaryo için bir araya gelir. Ancak senaryo daha sonra Eon Productions’ın telif hakkı ile ilgili kısıtlamalarından ötürü rafa kalkar ve McClory geri adım atarak yalnızca Thunderball romanına dayanan bir film çekme fikrine geri döner. Proje bir kez daha ertelenmiştir.