eXistenZ: “Şeytan Allegra Geller’e Ölüm!”

Daha önce The Fly (Sinek) ve Videodrome filmlerini mercek altına aldığımız “Cronenberg Sineması” yazı dizimizin bu üçüncü bölümünde, yönetmenin 1999 yılında vizyona giren eXistenZ yapıtına odaklanıyoruz. Öncelikle filme dair ilk göze çarpan şey, 17 yıl boyunca kendi tarzında işler ortaya koyan Cronenberg’in, bu eserinde daha özgün bir üretime imza atmış olduğudur. Ancak bu durum, yönetmenin söz konusu üslubunu tamamen geri plana attığı anlamına da gelmiyor. Cronenberg, eXistenZ’de alışık olduğumuz anlatım üslubunun dışına çıkmıştır çıkmasına; fakat o eski bir takım saplantılarından da vazgeçmediğini ve vazgeçmeye niyeti olmadığını da göstermiştir.

ex4Filmi izlerken, burnumuza buram buram Crimes of the Future (Geleceğin Suçları, 1970) ve Videodrome kokuları geliyor. Öyle ki Crimes of the Future’ın insan fizyolojisini farklı yorumlamalarından ötürü birbirlerine düşman kesinlen tarikatlarıyla, Videodrome’un bilinçsel/bedensel gerçekliği dönüştüren video teknolojisi eXistenZ’de bir araya geliyor ve “gerçekçiler” ile “sanal oyun tasarımcıları” arasındaki ölümcül bir mücadeleye bürünüyor. Bu noktada küçük bir bilgiyi de vermek gerek: Film, gösterime girmesinden bir yıl öncesine kadar Crimes of the Future’ın yeniden çevrimi olacağı şeklinde duyurulmuştu. Öte yandan Cronenberg, bu filmde de insan bedeniyle teknolojiyi bütünsel bir anlamda ele alarak, gerek fizyolojik ve gerekse de psikolojik açıdan birbirleriyle olan etkileşimine yoğunlaşmıştır. Özellikle 90’lı yıllardan itibaren, bilimkurgu sinemasında “sanal gerçeklik” temasının popülerlik kazandığını ve atağa geçtiğini söylemek mümkün. Elbette bu konuda Cronenberg’in de söyleyecek çok sözü vardı. Zaten yıllardır bu konuyu kendi derinlikli bakışıyla ele alan bir yönetmenden de başka bir şey beklemek abes olurdu.

ex1Kahramanımız Allegra Geller (Jennifer Jason Leigh) eXistenZ adlı yeni bir oyun tasarlar. Oyunun yapımını ise Antenna Research şirketi üstlenmiştir. Şirketin, küçük bir oyuncu grubuyla gerçekleştirdiği test seansına sızan bir suikastçı “Şeytan Allegra Geller’e ölüm!” diye bağırarak, namlusundan insan dişi fırlatan bir silahla genç kadını yaralar. İnsanın aklına ister istemez Videodrome’daki suikast sahnelerini getiren bu hararetli açılışı takiben Geller, özel koruması Ted Pikul (Jude Law) ile kaçmaya başlar. Suikastı düzenleyen kişi, sanal video oyunlarının insan algılarını çarpıttığını ileri süren fanatik gerçekçiler grubunun üyelerinden biridir. Bu insanların hizmet ettiği büyük kuruluşlar, Geller’in başına 5 milyon dolarlık da bir ödül koymuştur. Bu kaçış esnasında güvenli bir yere sığınan Geller, eXistenZ’in zarar görüp görmediğini anlayabilmek için koruması Ted  ile birlikte oyunu oynamaya başlar ve buradan itibaren biz izleyiciler, kendimizi “gerçekçiler” ile “sanalcılar” arasında geçen entrikalarla dolu bir maceranın içinde buluruz.

ex2Adventure ve RPG oyunlarının kurallarına göre işleyen eXistenZ, sinemada realizm, anlatım ve oyunculuk konularında ilginç okumalara imza atar niteliktedir. Filmde, oyun boyunca karakterlerin oluşumuna, senaryonun akabilmesi için katılımcıların ne zaman ne tür replikler söylemesi gerektiğine ve oyunun gerçekle kurduğu ilişkiye yönelik önemli açıklamalar duyuyoruz. Bir başka önemli ayrıntı da eXistenZ’in tasarımıdır. Oyun, bir tür dizüstü “pod” aracılığıyla oynanmaktadır ve Cronenberg’in sapkın teknolojik anlayışından bekleneceği üzere, alette herhangi bir tuş ya da dijital ekran bulunmamaktadır. Antenna Research’ın, bu ilginç oyun pod’larını, amfibik hayvan yumurtalarına sentetik DNA yükleyerek ürettiğini öğreniriz. Pod’ların, şekilleri itibariyle insan bedenine dair müstehcen çağrışımlar yaptıklarını söylemek de yanlış olmaz. Örneğin, göbek kordonuna benzeyen bir uzantının, sırttaki anüs benzeri bir deliğe sokulmasıyla çalışmaktadırlar. Oyuncu, doğrudan sinir sistemiyle bağlantıya geçen bu pod sayesinde kendini sanal bir dünyanın içinde buluyor. Elbette oyunun konusunu ve değişkenlerini belirleyen ana etken, oyuncuların bilinçaltlarında pusuya yatmış bekleyen istek ve korkularından ibarettir. Bu da oyunun, oyuncu üzerindeki etki gücünü arttırmakta ve oyuncunun gerçekle sanal arasındaki ayrımı yapamamasına neden olmaktadır.

ex3Tüm bunların yanı sıra şu ilginç bilgiyi de mutlaka aktarmak gerekiyor: Cronenberg, filmin konusunu yazarken Salman Rüşdi’nin başına gelen olaylardan çok etkilendiğini belirtmiştir. Bilindiği gibi “Şeytan Ayetleri” adında bir kitap yazan Rüşdi, Muhammed’e hakaret ettiği ve İslami gerçekleri çarpıttığı gerekçesiyle Müslümanların büyük tepkisini çekmişti. Hatta Humeyni tarafından hakkında ölüm fetvası verilmiş ve canına kastedebilecek fanatik Müslümanlar yüzünden hayatını köşe bucak kaçarak sürdürmek zorunda kalmıştı. eXintenZ’in Allegra Geller’i ile Salman Rüşdi arasında pek çok benzerlik olması tesadüf değil anlayacağınız.

Yorumlar